24 Ağustos’da NewScientist’te1 yayımlanan bir makalenin başlığı şöyle: Covid-19 Avrupa’da daha az öldürücü hale geliyor, ancak nedenini bilmiyoruz.
Makalenin yazarı iddiasını şu veriye dayandırıyor: Fatalite hızı (ölenler/hastalar) İngiltere’de Haziran sonu ile Ağustos başı arasındaki dönemde %55-80 oranında azaldı. Örneğin Nisan ayında 40.000 test pozitif hastanın 7.164’ü ölmüşken (fatalite hızı %17,9), oran 17 Ağustos’ta 7.000’de 95’e indi (fatalite hızı %1,3).
Buradan hareketle hastalığın öldürücülüğünün azaldığı iddia edilebilir mi, bakalım.
Durumu daha hafif hastalar saptanmaya başlandı
Geçen süre içinde yapılan günlük test sayıları neredeyse bütün Avrupa’da yaklaşık üçe katlandı. Eskiden durumu daha ağır hastalara test yapılırken, test stratejisi giderek ateş, halsizlik, tat ve koku almada bozukluk, öksürük gibi hafif olarak nitelenebilecek yakınmaları olanları da içerecek şekilde genişletildi.
Dolayısıyla hastaların oluşturduğu havuzda ölme ihtimali daha yüksek olan ağır hastaların oranı azalmış oldu.
Hasta havuzu gençleşti
Haziran ayının başında başlatılan “normalleşme”yle hastaların yaş yapısı değişti. Hasta havuzu içinde gençlerin oranı yükseldi. Örneğin İngiltere’de 10-16 Ağustos tarihleri arasında hastalığın en çok görüldüğü grup 15-44 yaş olarak saptandı.
Öteden beri bilinen şey ise SARS-COV-2’nin gençlerde daha düşük derecede öldürücü olduğudur.
Dolayısıyla bir yandan test sayısının artmasıyla durumu daha hafif olan vakaların daha fazla saptanmaya başlanmış olması, bir yandan da hasta havuzunda gençlerin oranının yükselmesi fatalite hızını düşürdü ve bu da yanlış bir şekilde hastalığın öldürücülüğünün azaldığı yorumlarına yol açtı.
Virüs daha az öldürücü olacak yönde mutasyon geçirmedi
Mart ayı sonundan beri virüs popülasyonunda D614G varyant oranı arttı. Söz konusu mutasyon SARS-COV-2’nin bulaştırıcılığını artırdı, ancak öldürücülüğünü herhangi bir yönde değiştirdiğine dair elde henüz bir bulgu yok.
Yani, mutasyonun virüsü daha az derece öldürücü hale getirdiği kesinlikle söylenemez.
Tedavi yöntemlerindeki gelişmeler öldürücülüğü azaltmış olabilir
Ancak hastalığın daha az öldürücü hale gelmiş olmasını destekleyen bir gelişme tedavi yöntemlerinde söz konusu olabilir.
Örneğin geçen zaman içinde ölümlerin virüsün yol açtığı pıhtılaşma bozukluğundan kaynaklandığı anlaşılınca tedavi protokolüne buna uygun ilaçlar eklendi.
Öldürücülük için ölüm hızına bakmak gerekir
Hastalığın daha az öldürücü duruma gelip gelmediğini anlamanın yolu fatalite hızına değil, ölüm hızına bakmaktır.
Böyle yapıldığında İngiltere’de gerçekten de Haziran’ın son haftasıyla Ağustos ayının tamamladığımız haftası arasında ölüm sayı ve hızlarında azalma olduğu görülür. Haziran’ın son haftasında ölüm sayısı 439 ve ölüm hızı milyonda 7,8, Ağustos’un son haftasında ölüm sayısı 78 ve ölüm hızı da milyonda 1,4 olarak gerçekleşti.
Ancak bu azalmaya neden olan bir faktör mutlaka akılda tutulmalı: Avrupa ülkelerinin tamamında Şubat-Haziran dönemindeki yüksek ölüm hızları çok riskli gruptaki hastaların (bakım evlerinde kalan, 80 yaş üzerindekiler) ölmesine bağlıydı. Bu riskli grupların önemli kısmı o dönemde hayatını kaybettiği için artık ölüm hızını o dönem ki kadar beklememek gerekir. Muhtemelen önümüzdeki kış aylarında da Avrupa ülkelerinin ölüm hızları geçtiğimiz kış kadar yüksek olmayacak. Yani Avrupa için bir anlamda “ölenler öldü” durumu söz konusu.
Türkiye’nin verileri ise başka bir manzaraya işaret ediyor: Türkiye’de Temmuz ayı başı ile şimdiye kadar olan dönem boyunca ölüm hızının azalmadığını, tersine arttığını görüyoruz.
6-12 Temmuz haftasında Türkiye’de ölüm sayısı 138, ölüm hızı da milyonda 1,7 iken; yaklaşık 1,5 ay sonra, yani 17-23 Ağustos haftasında ölüm sayısı 147, ölüm hızı da %6,6 artışla milyonda 1.8 oldu.
Dolayısıyla fatalite hızından hareketle hastalığın öldürücülüğünün azaldığını iddia etmek hiç bilimsel olmaz. İngiltere’yi ise yaklaşmakta olan sonbahar sonrasında özellikle izlemek gerekir.