MI6 İngilizce Askeri İstihbarat anlamına gelen Military Intelligence kelimelerinin kısaltması. Sondaki rakam ise 1. Dünya Savaşı döneminde farklı görevlerle kurulan bölümlerden kalma bir sıralamayı belirtiyor. Birleşik Krallık sınırları içinde çalışan MI5’in aksine MI6 dış istihbarat servisi olarak çalışıyor. 1994 yılına kadar varlığı resmi olarak kabul edilmeyen kurum İngiltere’nin çıkarları adına yurt dışında istihbarat toplamak, düşman olarak görülen öznelerin silahlanmasını önlemek, terörizm karşıtı faaliyetlerde bulunmak gibi sınırları tam belirli olmayan bir görev tanımıyla işliyor. Kurumun istihbarat camiasında bilinen adıyla Five Eyes (Beş Göz) programı çerçevesinde ABD-Avustralya-Kanada-Yeni Zelanda ile doğrudan işbirliği sistematiği bulunuyor.
Yaklaşık 15 yıl önce Orta Doğu’da patlak veren ve “Arap Baharı” adı verilen emperyalist müdahalenin istenen sonuca tam olarak ulaşamadığı Suriye’nin, bildiğimiz anlamıyla devlet olarak var olmadığı ilk günlerden geçiyoruz. Şam’daki Esad rejiminin düşmesine öncülük eden Heyet Tahrir-uş Şam (HTŞ) liderliğindeki cihatçı çeteler emperyalizmin bütünlüklü bir desteğiyle adım adım güçlendirilip son saldırıya hazırlandı. Burada İngiltere ve MI6 önemli bir yer tutuyor.
İnsani yardım kisvesinde cihatçılara destek
Suriye’de yaşanan iç savaşın iki tarafın da yenişemediği ilk ateşkes döneminde İngiltere, cihatçıların egemenliği altındaki bölgelere insani yardım toplamaya başladığını ilan etti. Demokrasinin ülkede inşa edilmesi gibi kulağa hoş gelen söylemlerle yardım aktaran ilk kurum Conflict, Stability and Security Fund (CSSF) idi (Çatışma, İstikrar ve Güvenlik Fonu). 2015 yılında başlatılan program sayesinde Suriyeli cihatçı muhaliflere en az 215 milyon sterlin yardım yapıldı.1 Bu raporlarda geçen terminoloji insanı çok rahatlatıyor: barışın korunması (peacekeeping), filancanın güçlendirilmesi (strengthening), falancanın desteklenmesi (supporting). Ancak gerçekler hiç de öyle değil.
Britanya hükümeti kamuoyu baskısı nedeniyle cihatçı örgütleri terör listesine dahil ettiği için yapılan yardımların yoksullukla savaş, idari mekanizmaların güçlendirilmesi gibi kılıflara sokulması gerekiyor. Sahada gerçekleşen ise çok başka. El-Kaide bağlantılı El-Nusra Cephesi’nden ayrılan çeşitli gruplar tarafından kurulan HTŞ’nin denetimi ele geçirdiği bölgelerde hayat hiç de “centilmen” İngilizlerin aktardığı şekilde akmıyordu. Selefi esaslara göre idare edilen bölgelerde muhalif siyasi görüş bildirmek, bunu örgütlemeye çalışmak ölümle eşanlamlıydı. Ancak buna rağmen cihatçı örgütleri Esad iktidarına karşı besleyip büyüten İngilizler bu grupların “ılımlı” muhalif olduklarını, ne Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) ne de El-Kaide gibi olmadıklarını savunuyordu.
İngiltere’nin cihatçıların elindeki bölgelere yardım yaptığı program bununla sınırlı değil. Access to Justice and Community Support (AJACS - Adalete Erişim ve Toplumsal Destek) programının doğrudan cihatçılara kaynak aktardığı BBC Panorama programıyla ifşa edilince program 2017 yılında askıya alındı.2 Bu döneme kadar muhaliflerin denetimi altındaki bölgelerdeki polis kuvvetleri yardım adı altında cihatçılara silah, mühimmat ve askeri eğitim desteği verildiği bilinmektedir.
Askeri destekte NATO etkisi
Suriye’de iç savaşın ilk patlak verdiği dönemde ülkemizdekiler de dahil olmak üzere NATO üslerine getirilen cihatçıların MI6 uzmanlarından askeri eğitim aldığı biliniyor.3 Burada İngiltere özellikle Türkiye üzerinden Libya’daki cephanelerin Suriye’deki muhaliflere iletilmesinde belirleyici rol oynuyor.4 Öte yandan Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün de kapılarını İngiliz istihbaratçılara ve eğitilecek cihatçılara açıyor.5
Muhalif medya ayağı örülüyor
İngiltere’nin ve ona bağlı MI6 kurumunun cihatçılara verdiği destek sadece mali ve askeri alanlarla sınırlı değil. Yine ABD ve Kanada ile eşgüdümlü olarak kurulan medya altyapısında muhalifler lehine olacak şekilde bir medyacılığın kurulduğu anlaşılıyor. İstanbul başta olmak üzere bölgeye yakın önemli kentlerde ofis açan bu teşkilat yurtdışındaki Suriyeli muhalifleri maaşa bağlayarak Suriye içinde bilgi kaynakları yaratmış. Suriye’de yerleşik ve kendilerinin bir haber kaynağı olarak yansıtıldığını bilmeyen çok sayıda kişi özellikle Batılı medya kuruluşlarına gazeteci şekilde tanıtılıyor ve yanlı haberlere kaynak olarak gösteriliyor. Bu kişilerden alınan bilgiler “Özgür Suriye” üst başlığında toplanarak ve sözümona radikal unsurlardan arındırılarak Esad karşıtı, ılımlı Suriye muhalefetini destekleyici şekilde sunuluyor. Öte yandan bu program kapsamında “gazeteci” olarak yetiştirilmek üzere işe alınan kişilerden istihbarat sağlamalarının beklendiğini de ekleyelim. Sonrasında elde edilen “haberler”in Sky News Arabia, BBC Arapça, El Cezire, El Arabiya gibi emperyalizmle uyumlu yayın yapan kurumlara servis edildiğini ekleyelim.6
İngiltere’de düzen içi olsalar da muhalif kimlikleriyle bilinen Guardian veya Observer gibi gazeteler de dahil olmak üzere belli başlı yayın organlarının ağız birliği yapmışcasına İngiliz istihbaratının Suriyeli cihatçı muhaliflere verdiği desteği görmezden gelmesi de dikkat çekici bir not.7
- 1. https://www.gov.uk/government/publications/conflict-stabilisation-and-s…
- 2. https://www.imdb.com/title/tt7689478/ “Jihadis you pay for” adlı belgeselin IMDB sayfası
- 3. https://www.theamericanconservative.com/nato-vs-syria/
- 4. https://www.middleeasteye.net/opinion/how-britain-engaged-covert-operat…
- 5. https://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/middleeast/saudiarabia/11753…
- 6. https://www.middleeasteye.net/news/revealed-british-government-covert-p…
- 7. https://www.dailymaverick.co.za/article/2020-03-09-how-the-uk-press-is-…