Cumhurbaşkanına verilen Irak ve Suriye’ye asker gönderme yetkisini iki yıl uzatmayı da içeren tezkere dünkü Meclis oturumunda kabul edildi. CHP ve HDP’nin hayır oyuna karşılık, AKP ve MHP’nin yanı sıra İYİP de evet oyu vererek tezkerenin süresinin uzatılmasını destekledi.
Günlük Boyun Eğme gazetesi de bugünkü manşetine tezkereyi taşıdı:
"AKP iki yıl daha Lübnan, Irak ve Suriye’de kalıcı işgal politikalarını sürdürerek hem uluslararası hukuku, hem Türkiye Anayasasını çiğnemeye devam edecek.
Bu ülkelerin egemenlik hakkını hiçe sayacak ve bu ülkelerin halklarına karşı yeni savaş suçları işleyecek. Türkiye’nin emekçi çocuklarını ölüme göndermeyi, Türkiye halkının güvenliğini tehlikeye atmayı sürdürecek.
Üstelik her fırsatta ve hiç utanmadan Türkiye’nin milli güvenliği için bu politikaları sürdürdüğünü, işgal edilen ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı gösterdiğini, Türkiye ordusunun istikrarı sağlamak üzere buralarda bulunduğunu söyleyecek.
Söyleyene değil söyletene bakmak lazım.
AKP’nin Yeni Osmanlıcı bölgesel açılımlarını, cihatçı terör örgütlerinin hamiliğini üstlenerek yürüttüğü nüfuz politikalarını, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yanı sıra cihatçıların oluşturduğu ordu benzeri yapıları sahaya sürmesini yalnızca AKP’nin ve Erdoğan’ın ideolojik hedefleri ve politik hırslarıyla açıklamak büyük bir hatadır. AKP’nin işgal politikalarının altında öncelikle sermaye rasyonalitesi yatmaktadır. AKP’nin savaş politikaları Türkiye sermaye sınıfının savaş politikalarıdır. AKP’nin sevk ettiği askeri gücün başlıca işlevi işgal bölgelerine babasının malı gibi yerleşen Türkiye sermayesinin yatırımlarını korumaktır.
AKP’nin bugün kan kaybetmekte olması bu gerçeği değiştirmiyor. AKP’nin kendini kurtarmak için ülkeyi sınır ötesi maceraya sürüklediği tespiti bu nedenle eksiklidir. AKP hâlâ aynı sermaye çıkarlarına yaslanarak, bu çıkarları korumak için sınır ötesi operasyonları sürdürme yetkisi istemiş ve elde etmiştir. Kısacası AKP’nin maceraları Türkiye sermayesinin maceralarıdır.
Dün olduğu gibi bugün de, AKP’nin iç ve dış politikada attığı adımların her biri Türkiye halkı için büyük risktir ve ülkedeki yıkımı derinleştirmektedir. Öte yandan gelinen nokta itibariyle, Türkiye’yi AKP ile girdiği saldırgan ve yayılmacı dış politika yöneliminden çıkarmak için AKP’den kurtulmak yetmeyecektir. Bağımsız bir dış politika ve barışçıl uluslararası ilişkiler için düzen değişikliği talep edilmelidir."
