Biz de Teyit.org’u teyit ettik: Bakanın basın müşavirliğini üstlendiler

Milli Eğitim Bakanı 'uzaktan eğitim kalıcı olacak' müjdesini vermiş sonra sözlerinin 'yanlış anlaşıldığı' açıklamaları yapılmıştı. Teyit.org tüm hikayeyi yanlış anlamayı tercih etti.

soL

Yeni medyanın, yeni modası teyit siteleri. Yalan ve manüplasyona boğulmuş iletişim dünyasında yayılan bilgi ve belgeler üzerine araştırmalar yaparak bunları teyit etmek, tartışılmakta olan doğruları doğrulamak, yanlışları sergilemek... İyi bir fikir, bir ihtiyaç.

Ve aslında bu ihtiyacın karşılanması için yapılan her şey habercilik faaliyeti olarak görülmeli.

Bu ihtiyacı karşılayan yayıncılık da bir tür haber yayıncılığı.

Kapitalist dünyada "ihtiyaç ve çözüm" tespitleri her zaman "fırsat" tespitleriyle kolkola gittiği için bu alanda da bozulma kaçınılmaz oluyor.

Birisi de şu 'hibrit' modele açıklık getirse

Bakan Selçuk'un "uzaktan eğitimin" artık hayatımızın kalıcı bir parçası olduğunu duyurduğu açıklamasında önemli bir detay var. Pek üzerinde durulmamış.

Bakanın tüm okulların ve derslerin "uzaktan eğitime" geçirileceğini söylemediği (!) açıklamasında karşımıza çıkan bir şey: "Hibrit model".

"Hibrit modelini uygulamaya ilişkin ciddi bir deneyimimiz oldu."

"Yüzyüze eğitimi destekleyici nitelikte olacak hibrit eğitim modeline ilişkin çalışmalarımız devam ediyor"

Hibrit'in kelime anlamını hepimiz biliyoruz.

Sorun şu ki, bakan "eğitimde hibrit model" dediğinde "ha tamam" deyip geçmek mümkün değil. 

Normları ne? Bakanlığın bir dökümanı var mı, tanımlayan? "Dünyada uygulanıyor" denilen şeyin ne olduğu örneğin öğretmenlerle paylaşıldı mı?

"Selçuk açıklamasında hibrit modelden bahsediyor" başlığı da bu yüzden çok da "bağlamına uygun" durmuyor aslında.

Bir habercilik etkinliği kısa süre sonra önce kendini bir "gerçeklik otoritesi" katına çıkartıyor, sonra bu otoritenin ekmeğini yemeğe başlıyor.

Ekmek dediğimiz de her zaman o kadar temiz olmuyor.

"Marka değeri kazanmış, iyi işler yapmış bir 'gerçeklikleri teftiş kurumuyuz', bizim teyit ettiklerimiz gerçek oluyor, yalanladığımızın mumu sönüyor. Size de bedeli mukabilinde hizmet verebiliriz" diyerek sosyal medya devlerinden birine yanaşmakla başlayan "ticari etkinlik" giderek "sizin gerçeklerinizi de teyit edelim abi" diyerek güç merkezlerine yanaşmakla devam ediyor.

Mesele aslında basit: Habercilik, haber yapmak, haber çıkarmak, haber "kaçırmak" kadar haberi doğrulamak, yaygın görüş ve izlenimleri eleştirel bir bakışla değerlendirmek, başka habercilerin yaptığı haberleri düzeltmek, eleştirmek gibi şeyleri de tanım olarak içeriyor. 

Habercilerin yaygın yanlışların üzerine gitmesi, gerektiğinde yanlış buldukları haberleri eleştirerek habercilik görevlerini yerine getirmeleri gerekiyor.

"Tık" çağında bozulan, zayıflayan şeylerden birisi de bu. Muhalif "kitlenin" coşkuyla paylaştığı bir fotoğraf için "yahu bir durun, burada bir gariplik var" demesi gerekenler, tıklama furyasının peşine takılmayı tercih ediyor.

Ama sonuç değişmiyor: Bugün teyit.org gibi sitelerin yaptığı, daha doğrusu "yapma iddiasında" oldukları şey bütünlüklü bir habercilik faaliyetinin parçası olarak değer taşıyabilir.

Yoksa yapılan şey, gerçeğe yatırım yapmaktan ibaret oluyor.

Teyit.org bunun ibretlik örneği: Emek ürünü haber çalışmalarıyla kazanılan otorite şirket sermayesine dönüyor ve kazanç kaynağı haline geliyor. Kazancın ne kadarının "faturalandırılmış satış" ne kadarının iktidarla kurulan rabıta olduğu da giderek belirsizleşiyor.

Teyit.org'un etkinlikleri bir süredir daha fazla göze batıyor, daha fazla tartışılıyordu.

Bugün yayımlanan bir "teyit" ise insanüstü gerçek tanrısının gerçekliğini biraz daha fazla ele verdi.

Bırakın basın müşavirliği yapsın "yanlış anlaşıldık" açıklamalarını

Milli Eğitim Bakanı'nın geçen hafta yaptığı açıklama farklı kaynaklarda haber olmuştu. Teyit.org bu haberlerde kullanılan başlığın "bağlamdan koparma" ile malul olduğunu tespit ederek bu konuda yapılan haberlerin yanlış olduğunu duyuruyordu.

Örneğin soL Haber'in başlığı "bağlamdan koparma" koduyla yanlışlanıyordu:

"Ziya Selçuk: Salgın bitse de uzaktan eğitim kalıcı olacak"

Bu cümle Ziya Selçuk'un kullandığı cümleydi. Teyit.org'un alıntıladığı (yanlış olduğu duyurulan haber metinlerinin de çoğunda olduğu gibi yer alan) sözler şöyle:

"Salgın bitse de uzaktan eğitim artık kalıcı olacak. EBA altyapımızı güçlendirdik. Hibrit modelini uygulamaya ilişkin ciddi bir deneyimimiz oldu. Bundan sonraki süreçte hangi derslerin yüz yüze hangi derslerin uzaktan yapılabileceğine ilişkin çalışmalardan sonra yeni yol haritası belirleyeceğiz. Birçok okulumuzun buna ilişkin altyapısı uygun."

Teyit.org bu konuşmadan alınan cümlenin bağlamından kopartıldığını tespit ediyordu. Onlara göre "Açıklamanın tamamı okunduğunda, hibrit modelden bahsedildiği anlaşılabiliyordu." 

Nitekim gelen tepkiler sonrasında bakan "Twitter hesabı üzerinden ikinci bir açıklama yaparak yüz yüze eğitimin vazgeçilmez olduğunu, hibrit model üzerine çalıştıklarını açıklamıştı."

Teyit.org'un teyit haberinde birden çok sorun var.

Önemli bir sorun, bu haberle birlikte Teyit.org'un bir "gerçeği" teyit etme izlenimi vererek aslında bir gerçeğin uyandırdığı izlenimleri, ilk tepkileri düzeltme yoluna gidiyor olması. Bakan'ın yaptığı açıklama, kullandığı cümle bir gerçek. "Yanlış anlaşılıyor" demek ya da "böyle okuyunca tabii farklı bir sonuç çıkıyor" diyerek "asıl kastımız şuydu" demekse bir "teyit" çalışması olmaz. Bakanlığın basın müşavirleri vs. böyle işler için var zaten!

Bu cümlenin kim tarafından nasıl yorumlandığı ve aslında nasıl yorumlanması gerektiği elbette ayrı bir haber konusu olabilir. 

Fakat "bakan bu cümleyi kurdu ama tek başına bunu demediye" işaret etmek ancak yapılan haberlerin bu cümleden ibaret olması durumunda bir anlam taşır.

soL'un haberini örnek verelim:

Başlığımız bu: Ziya Selçuk: Salgın bitse de uzaktan eğitim kalıcı olacak.

Başlığın ardından yine büyük puntolu koyu harflerle haber spotu geliyor: Milli Eğitim Bakanı Selçuk, 'Salgın bitse de uzaktan eğitim artık kalıcı olacak. EBA altyapımızı güçlendirdik. Hibrit modelini uygulamaya ilişkin ciddi bir deneyimimiz oldu' dedi.

Ve haber içinde bakanın yaptığı konuşmanın ilgili bölümü gereken şekilde yer alıyor.

Teyit.org'a bakılırsa bu haber bakanın açıklamasını "bağlamından kopartarak" okuru yanıltıyor! 

Öyle olmadığı açık... Bakanın sözlerini "artık yüzyüze eğitim bitti" cümlesiyle aktarsaydık, durum bu olurdu. 

Teyit.org'un haberinde (neden 'teyidinde' ifadesinin uygun olmadığı okur için açık olmalı) ikinci ve daha önemli sorunsa, bizzat bu haberle bakanın açıklamasındaki önemli bir bilginin "ortadan kaldırılması."

Bakan'ın başlıklara çekilen keskin cümlesinde çok önemli bir değişime işaret ediliyor.

Buna göre, pandemi nedeniyle, tamamen bir olağanüstü sağlık önlemi olarak geliştirilmiş olan uzaktan eğitim teknikleri artık yaygın ve örgün eğitimde kalıcı hale gelecek. Yani "salgın nedeniyle" bir dönem tam zamanlı, daha sonra da "kısmi" olarak uygulanmış olan uzaktan eğitim yöntemleri, artık salgından bağımsız olarak da kullanılmaya devam edilecek.

Bakan müjdeyi veriyor: "birçok okulumuzun buna ilişkin altyapısı uygun."

Bakanın açıklamasının "tepkiyle karşılanması" çok doğal. Bu tepkilerin atılan "başlıklarla", "bağlamdan koparma"larla ilgisi yok.

Milli Eğitim Bakanımız, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin salgından sonra da derslerinin bir kısmını "uzaktan" görmeleri için hazırlıklar yaptıklarını söylüyor.

Haftanın 2 günü okula gideceksiniz, 3 gün de bilgisayar başından! Sayılar değişebilir ama niyet bu.

Teyit.org'un yaptığı, bu gördüğü tepkiyi fazlasıyla hakeden bilgiyi değersizleştirmekten başka bir şey değil.

Haberciliği nasıl yapacağımızı tüccarlara sormuyoruz

Ve...

Teyit.org bizim canımızı yakmıyor. Facebook'ta görüntülenme sayılarımızı etkileyen böylesi etkinliklerin varlığı da, türlü yollarla "sosyal medya tekellerinin" trafik ağalığı yapması da bizim şaşkınlık içinde yeni fark ettiğimiz bir şey değil.

Teyit.org'un bizi de kapsayan çeşitli yayınları hedef alan "teyidini" düzeltmek ya da etkisizleştirmek gibi bir derdimizse hiç yok.

Teyit.org'un Milli Eğitim Bakanı'nın basın müşavirliğini üstlenmiş olması bizim için haberdir. Bu yaptığımız da yine haberciliktir.

Adı, kimliği, amacı ne olursa olsun, herhangi bir kurumun kendini "gerçeklerin tanrısı" ilan etmesiyse bizim için en başta bilim dışıdır. Ne gerçek böyle bir şey, ne haber denilen şeyin yapısı buna uygun, ne de kapitalist dünyada böylesi rollerin göründüğü kadar masum olması mümkün.

Teyit etmek, haberciliğin zorunlu bir parçası. Bunun da elbette kesin ve değişmez ölçütleri yok. Bazen bir iddiayı, iddia olarak vermek için bile araştırmak, haberdeki "iddiaya" kefil olabilecek bir çalışmayı yapmak gerekir. Bazense beklemek, haberin pişmesi için zaman geçirmek okura haksızlık sayılır.

soL, bu ölçütler içinde daha fazla emekten ve daha fazla gerçekten yana. Birden fazla kez kendimizi düzelttik, okurlarımızdan özür dilediğimiz de oldu. Bu bir üstünlük değil, tersine her bir düzeltmeyi, her bir özürü bizim canımızı acıtsın, aynı hatayı bir daha yapmayalım diye yapıyoruz.

Haberciliğimizin zorunlu bir parçası olarak, yayılan yanlış bilgileri düzelttiğimiz, yandaş ya da muhalif, farklı haber kaynaklarında ortaya çıkan yanıltıcı haberleri eleştirdiğimiz çalışmalarımız oluyor.

Dediğimiz gibi bu haberciliğin bir parçası. Ayrılabilir olmayan bir parçası.

"Arkadaşlarla teyit işine girdik biz, yeni medyada yeni trend" diyenlerinse yolları açık olsun. 

Allah bereket versin!