Geçtiğimiz hafta online dersine sadece bir öğrencinin gelebildiği bir köy öğretmeni, "Öğrenciye bu kısmını defterine not alabilirsin dediğimde öğrencim bağda yevmiyedeymiş. Öğle arası molası verdikleri için girebilmiş" diyor ve neredeyse hiçbir öğrencisinin bilgisayar, akıllı telefon ve internet bağlantısına sahip olmadığı için derse katılamadığını aktarıyor.
Ağustos ayıyla birlikte uzaktan eğitimin başladığı okullardaki durum sürekli olarak kentlerdeki manzaralar üzerinden anlatıldı, biz de köylerdeki durumu anlamak için, köy okulunda çalışan bir öğretmenle, neler yaşadıklarını konuştuk.
20'den fazla köye eğitim veren bir ortaokul...
Yirmiden fazla köye taşımalı olarak eğitim veren bir ortaokulun öğretmeni olan A., çok fazla köy olmasının nedeninin köylerin dağlık bölgelerde ve küçük nüfuslu olmasından kaynaklandığını söylüyor.
'Derslere katılan öğrenci bir ya da sıfır, bir derse en fazla üç öğrenci katılabildi'
Salgın günlerinde ikişer şube olan sınıfları tek şube olarak gösterip aynı anda ders verdiklerini belirten A., "Tabi toplam sayı ortalama 25 yakınında oluyor. 3 haftalık uzaktan eğitim sürecinde derslere katılan öğrenci sayım ya 1 ya da 0 oldu. Sadece bir dersimde 3 öğrenci vardı" diyor.
'Ailelerinin tuşlu telefonu var, derse katılamıyorlar... Akıllı telefonu olanların da interneti yok'
İlkokul –Ortaokul öğrenci mevcutlarının 200’e yakın olduğunu, bu yüksek sayıya rağmen öğrencilerin tamamına yakınının derse katılmadığını aktarıyor A. ve şöyle devam ediyor:
200 kişiden evinde bilgisayarı bulunan, evdeki kardeşleri de dahil edersek 15 oluyor. Diğer derse katılabilenler ise akıllı telefonu olanlar ya da ailesinin akıllı telefonlarından yararlananlar. Ancak büyük çoğunluğunun ailesinin tuşlu telefonu var. Dolayısıyla derslere katılma imkanları yok. Bazıları için akıllı telefon olmasının bir anlamı da yok çünkü derse katılabilecek kadar operatörlerin internet alt yapısı yok. Zaten okulumuzun bulunduğu köyde tek operatör çekiyor.
Uzaktan eğitim yapabildikleri öğrencilerde EBA üzerinden sisteme girişin yavaş olduğunu aktaran öğretmen, bazen de sistemin dersten attığını, tekrar bağlanmayım derken 30 dakikalık dersin en iyi ihtimalle 25 dakikasını kullanabildiklerini söylüyor.
A., ders işleyebildiği öğrencilerine Whatsapp üzerinden ödevler verdiğini, bunlara dönüş olduğunu aktarıyor.
'Düzenli olarak derse katılan tek öğrenci de katılamadı, çünkü interneti yoktu'
Düzenli olarak derse katılan bir öğrencinin olduğunu, onun da geçen hafta derse katılamadığını çünkü internet bağlantısı olmadığını öğrendiklerini aktaran A., ders kaçırma durumununun öğrencilerin sonraki konuları da anlamasını imkansız kıldığını aktararak sözlerini şöyle sürdürdü:
Bir de telafi eğitimi yaptığımız için okular kapandıktan sonra işlenmeyen konuları işliyoruz.Bu doğrultuda telafi programına uygun ders veriyoruz. Ancak geçen hafta derse gelemeyen öğrencilerden biri bu hafta derse geldiğinde konuyu anlayamıyor. Çünkü girmediği derslerde işlendiği için konunun devamını dinlemesi faydalı olmuyor. Özellikle matematik branşında konular birbirine paralel gittiği için anlaması imkansız. O yüzden yeni katılacak öğrenciye bir önceki haftanın konusunu anlattığımda bir önceki hafta derse girebilen öğrenci için bir yararı olmuyor. Çünkü aynı şeyi baştan dinlemiş oluyor. Bunun yanında uzaktan eğitim alan öğrenciler alamayanlardan konu olarak ileride olmuş olacak okullar açıldığında. Bu konuları hiç görmeyen bir öğrenci var olan müfredata uygun gidersek hiçbir şey anlamayacaktır.
'Hiç öğrenci katılmasa da dersleri yapıyoruz, bununla da övünüyorlar'
Bir de bize her hafta yeni ders programı oluşturuyorlar. Hiç öğrenci katılmasa bile canlı dersleri başlatıyoruz, kayıt altına açıldığı için. Bunun için ilçelerde okulları yarıştırmaya devam ediyorlar. Okulumuzda haftalık şu kadar ders saati ders konuldu. Bunların şu kadarında ders başlatılmış. İlde veya ilçede şu sıradayız, biraz daha yüklenelim arkadaşlar diye mesajlar geliyor. Halbuki bu övündükleri yüzdelikler ve açılan derslerin çoğuna hiç öğrenci katılmıyor. Ancak biz dersi başlattığımız için ders yapmış sayıyorlar. Trajikomik.
Özel okullar ise sabahtan akşama kadar uzaktan eğitim yapıyorlar. Paran varsa eğitim alıyorsun yeni normalde.
'Not alabilirsin dedim, bağda yevmiyedeymiş'
A., yaşadıkları bu zor duruma dair birkaç öğrencisinden örnekler de paylaştı:
Geçen hafta dersi açtığımda hiç öğrenci katılmadı ikinci dersi açıp bitmesine 20 dakika kala bir öğrenci katıldı. Konu anlatırken öğrenciye bu kısmını defterine not alabilirsin dediğimde öğrencim bağda yevmiyedeymiş. Öğle arası molası verdikleri için girebilmiş. Yanımda kağıt kalem yok öğretmenim dedi ve hiçbir şey söyleyemedi.
'Okulun en çalışkan öğrencisi sadece tuşlu telefon olduğu için derse katılamıyor'
Okulumuzun en çalışkan öğrencisi ise durumları olmadığından sadece tuşlu telefon kullanıyor ve evlerinde televizyon siyah beyaz, sadece TRT 1 var.
Son olarak geçen yıl 8. Sınıf olan ve sınavlara hazırlanan bir öğrencim demişti ki ‘’Öğretmenim biz de 8.sınıfız öğretmenimizin kızı da 8. Sınıf. O sürekli ders işliyor, biz işleyemiyoruz. Keşke onun kadar şanslı olsaydım’’ demişti. Ve maalesef haklıydı...
'Bu dönemdeki kadar gözümüze sokulacak bir tabloyla karşılaşmadım'
A. ile aynı okulda eğitim vermeye çabalayan bir başka eğitim emekçisi de soL'a kısa bir not göndererek, kendi gözünden eğitim manzarasını şu şekilde aktardı:
Ben bir köy öğretmeniyim. Yıllardır çok farklı eğitim eşitsizlikleriyle karşılaştım. Ancak Mart ayından bu yana yaşadığımız tabloda ve özellikle eğitim öğretime başlayacağımız bu yeni dönemdeki kadar belirgin ve gözümüze sokulacak bir tabloyla karşılaşmadım.
22 öğrencim var ve bu öğrencilerden her gün ancak 4-5 tanesi ile ders yapabiliyorum. Diğerleri köydeki işlerden ve diğer kardeşlerinden imkan bulabilirlerse TV yayınını takip ediyorlar. 30 dakika süren dersimin 10 dakikası bağlantı kurmak, kamera ve ses düzenlemeleriyle geçiyor. Bazen hiç giremiyoruz.
Keşke öğrencilerim altyapısı oturmuş, eğitim öğretim kaynaklarına ulaşabilecekleri bir eğitim sistemine sahip olsalardı...