Binalar çökme tehlikesi altında: 'Beklenmeyen sonuçlar değil, riskli olanlar bir an önce boşaltılmalı'

Arka arkaya gelen kolon çatlama sesleri ve bina boşaltma haberlerinin ardından İMO İstanbul Şube Başkanı'na görüşlerini sorduk: 'Beklenmeyen sonuçlar değil, yapı stoğumuz oldukça riskli.'

Aslı İnanmışık

Son günlerde özellikle İstanbul başta olmak üzere bazı kentlerde binalar kolon çatlaması, temel kayması gibi nedenlerle aniden boşaltılmak zorunda kalıyor. Ardından da çöküyor ya da tahliye edildikten sonra yıkılıyor.

Binalarda yaşayan yurttaşlar kolon çatlama seslerini duyarak kendilerini dışarı atıyor ancak buna fırsat kalmadan çökmeler yaşanması da olası. Konya'da 2004 yılında Zümrüt Apartmanı'nın çökmesi hâlâ akıllarda. Binada 92 kişi yaşamını yitirmiş, 30 kişi de yaralanmıştı. 

Çökme tehlikesi bulunan binaların artmasının ardından İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna'ya konuyla ilgili görüşlerini sorduk. Yapı stoğumuzun oldukça riskli olduğunu ve bunun yetkililer tarafından söylendiğini hatırlatan Suna, tahliyeler için "Beklenmeyen sonuçlar değil" diyerek acilen harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.

'Yapı stoğumuz oldukça riskli'

Suna şöyle konuştu:

"Bundan yaklaşık 3 hafta önce de Zeytinburnu'nda bir bina çöktü. O zaman da açıklamalarda bulunmuştuk. Bu durum beklenmeyen bir şey değil, bekleniyordu. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin yapı stoğu oldukça riskli. Depremi bekleyen İstanbul'da, henüz deprem gelmeden binalarımız kendiliğinden yıkılabiliyor. 

2017'de Zeytinburnu ilçemizde boşaltılmış bir bina kendiliğinden çöktü. Sonra Beyoğlu Sütlüce'de bir bina kendiliğinden çöktü. Bağcılar Kirazlı Sokak'ta bir bina yine kendiliğinden yan yattı. 2019 senesinde Kartal Sema Sokak'ta bir binamız çöktü.

'Bir an önce tespit edilip boşaltılmalı'

İlgili Bakanımız da 2018'de 'Türkiye'de yapı stoğumuz büyük bir bölümü; yüzde 60'ı, kaçak, ruhsatsız, iskansız' demişti. Ve bunun üzerine 'imar barışı' çıkarıldı. Halbuki 'imar barışı' değil o açıkçası bir 'imar affı'ydı. Böyle yapılar mühendislik hizmeti almamış ve deprem güvenliği olmayan yapılardır. Demek ki yapı stoğumuz oldukça riskli.

Bunların bir an evvel elden geçirilmesi gerekiyor. 2018'de AFAD ve dönemin İBB yetkilileri İstanbul'da beklenen deprem için senaryo çalışmaları yaptırdı. Birinde 45 bin birinde 48 bin küsur bina aniden çökecek deniyor. Bu sayı azalabilir de, yükselebilir de. Daha ağır, orta hasarlı binalar da var. 200 bine yakın yapıdan bahsediliyor. Biz bunları defalarca söyledik, artık üzülüyoruz. Bunlar beklenmeyen sonuçlar değil. Onun için de bir an önce bu riskli görülen, aniden çökmesi beklenen binaların yetkililerce tespit edilip, kamu eliyle boşaltılması gerekir. 

'Tercih siyasilerde: Rant mı, insan canı mı?'

Şimdiki İBB yetkilileri ilçeler bazında çalışmalara başladı ama iş bunları tespit etmekle kalmıyor. 'Çökecek' denilen yapıyla ilgili çalışmanın sonuca götürülmesi lazım. Vatandaş bugünkü ekonomik dar boğazla mücadele ederken yapısını düşünemiyor. O nedenle hızla adım atılıp en azından vatandaşlarımızın can güvenliğinin derhal sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. 

Yapı stoğumuz bu durumda, çökmelere şaşırmıyoruz. Diyarbakır'da ve Konya'da, Hicret Apartmanı ve Zümrüt Apartmanı içinde vatandaşlarımız yaşarken çöktü. Onlarca can kaybı oldu. İstanbul'da gözümüze çarpıyor ama Türkiye'nin her yeri böyle. Kentsel dönüşüm vs. ağır gidiyor. Planlamalar yanlış. Ciddi çalışmaların yapılması gerekiyor. 

Eğer biz Kanal İstanbul diye garabet bir projeye para ayırıp, Hazine garantisi verebilecek güçteysek, başta İstanbul olmak üzere Türkiye'de depremi bekleyen bir ülkede, yapılarımızı can güvenliğini sağlayacak binalara dönüştürebiliriz. Burada tercih siyasilerde: Rant mı, insan canı mı?"