TBMM Genel Kurulu’nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşmelerine başlandı. Meclis'teki siyasi partilerin genel başkanları ve grup başkanvekilleri Genel Kurul'da konuşmalar yaptı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan konuşmasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DEM Parti milletvekilleriyle tokalaşmasıyla başlayan ve PKK lideri Abdullah Öcalan'a "Meclis'te DEM Parti grup toplantısına katılıp terörün bittiğini ilan etme" çağrısıyla devam eden sürece işaret etti.
“Kürt meselesinin çözümüyle ilgili külliyat oluşmuştur, teşhis konulmuş, reçete yazılmıştır; şimdi barış zamanıdır” diyen Bakırhan, "Türk-Kürt ittifakını demokratik bir zemine çekerek barış ve kardeşlik projesini başlatmamız gerekir. Bugün, tarihî Türk-Kürt ittifakının test alanı Rojava'dır" ifadelerini kullandı.
Bakırhan'ın konuşmasının ardından dikkat çeken bir gelişme yaşandı. MHP sıralarından da alkış sesleri geldi. Konuşmayı Genel Kurul salonunda dinleyen Bahçeli de uzun süre Bakırhan’ı alkışladı.
Bakırhan'ın kürsüden inerken Bahçeli’ye başıyla selam verdiği görüldü.
'Büyük ortaklaşma' dedi
Bahçeli'nin başlattığı tartışmaları olumlu ve önemli gördüklerini belirten Bakırhan, "Biz DEM Parti olarak bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye varız dedik. Muhalefet partilerinin büyük çoğunluğu demokratik çözüm ve barış konusunda çok kararlı bir biçimde bir irade ortaya koydu” dedi.
Bakırhan, belki de ilk defa büyük bir ortaklaşmaya şahitlik edildiğini söyledi ve bu ortaklaşmanın oldukça kıymetli, tarihi bir fırsat olduğunu ifade etti. Bakırhan, “Kürt meselesinin çözümüyle ilgili külliyat oluşmuştur, teşhis konulmuş, reçete yazılmıştır; şimdi barış zamanıdır” çağrısında bulundu.
'Tarihi Türk-Kürt ittifakının test alanı Rojava'dır'
“Bulunduğumuz bölgede emperyalistlerin halkları birbirine kırdırma politikasına karşı Türk-Kürt ittifakını demokratik bir zemine çekerek barış ve kardeşlik projesini başlatmamız gerekir” diyen Bakırhan, “tarihi Türk-Kürt ittifakının test alanın Rojava olduğunu” söyledi.
“Rojava'da Kürt'ün kazanımlarını kendisine düşman gören anlayış bu tarihî ittifaka en büyük zararı verir” diyen Bakırhan, sözlerine şöyle devam etti:
“Gelin, Kamışlı'dan, Kobani'den Ankara'ya tarihî birlikteliği eşit ve adil bir temelde yeniden kuralım. Özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a yapıcı bir görev düşüyor. Sayın Erdoğan, Kürt meselesi Türkiye'nin çözüm bekleyen en tarihsel meselesidir. Bu meseleyi çözerek tarihe geçme fırsatı sizlerin önünde beklemektedir. DEM Parti olarak bu konuda üzerimize düşeni yapacağımızı Meclis huzurunda bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu Meclis bir çözümle anılmalı ve yüzünü başka yere çevirmeden Ankara çözümünü sunmalıdır.
Şayet Ankara vizyonu varsa Ankara çözümü de olmalıdır. Eğer gerçek ve köklü bir çözüm arayışında samimiysek, bu çözümü dışarıda değil Türkler ile Kürtlerin ortak geçmişinde ve geleceği birlikte inşa kararlılığında bulmalıyız. Başka ülkelerin başkentlerinden güç devşirmekten kaçınılmalı, bu kritik süreçte fırsatçılık arayışına girmek kimseye kalıcı bir çözüm sunmaz.”
'Malazgirt ruhundan Eşme ruhuna uzanan tarihsel ittifak...'
Türkler ve Kürtlerin tarihin en kritik kavşaklarında ittifaklar yaptığını ve birlikte hareket ettiğini söyleyen Bakırhan, Türk-Kürt ittifakının "kazan-kazan" siyasetini esas alması ve kader ortaklığını güçlendirmesi gerektiğini ifade etti.
Bakırhan, “Türkler ile Kürtler arasındaki bin yıllık birliktelik bir tesadüfün değil, ortak bir kader birliğinin sonucudur. Bu birliktelik, mecburiyetin değil gönüllü bir dayanışmanın ve tarihsel bir ittifakın ürünüdür” dedi ve şöyle konuştu:
“Malazgirt Savaşı'ndan beri bin yıllık tarihsel ittifakı hep beraber yeni yüzyıllara taşıyabiliriz. Gelin, Malazgirt ruhundan Eşme ruhuna uzanan tarihsel ittifakı hep beraber yeni yüzyıllara taşıyalım. Sizi beş yüzyıl öncesine götürelim: Kanuni Sultan Süleyman Kürtlerle birlikte yaşamayı hem sınırların hem imparatorluğunun güvencesi olarak gördüğünü ifade etmiştir. Beş yüzyıl önce çizilen reçete bugün için hâlâ geçerlidir.
Bugün Türk'ün güvenliği, Kürt'le eşit ve demokratik bir yaşam kurmasından geçer. Bölgesel karmaşadan korunmanın temeli eşitlik ve demokrasiyle güncellenmiş bir Türk-Kürt ortaklığıdır.”
'Barış ve kardeşlik içinde yaşanacak ülkeyi demokratik bir anayasayla kurabiliriz'
Bakırhan, “Önemle altını çizmek isterim ki Kürtleri eski Kürt olarak gören, onları yönetme sevdasıyla yanıp tutuşanlar bir yanılgı yaşıyor. Bu yanılgı, herkes için bir yenilgidir. Böylesi bir yanılgıda ısrar, tarihî Türk-Kürt ittifakına büyük zararlar verecektir” dedi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlerin de kendini ait hissedeceği bir devlet olması gerektiğini belirtti.
Bakırhan, “Devletten beklentimiz, tüm vatandaşları ayrımsız kucaklayan, farklılığını kabul eden, demokratik ve kapsayıcı bir kerim devlet olmasıdır. Gerçek ve demokratik Türkiye böyle inşa edilir, gerçek Türkiyelilik kimliği de bu değerler etrafında oluşturulur. Geçmişteki hatalardan ders çıkarmak ve bu hatalar üzerinde ısrar etmemek zayıflık değil, gerçek bir olgunluk göstergesidir” dedi. Söz konusu yaklaşımın “tarihsel Türk-Kürt ittifakını” derinleştireceğini, barışı güçlendireceğini ve kalıcı bir uzlaşıyı inşa etmek için sağlam bir zemin oluşturacağını söyledi.
Bakırhan, “İşte, bu sağlam zemine sigorta sunan bir açıklama İmralı'dan geldi” diyerek, “Sayın Abdullah Öcalan ‘Tecrit devam ediyor’ dedi ama peşinden de ‘Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim’ dedi” ifadelerini kullandı.
İktidara seslenen Bakırhan, şöyle konuştu:
"Çözüm konusunda teorik ve pratik gücünüz var mı? Madem derdiniz Kürt meselesini çözmek ve bunun adresi olarak Öcalan'ı gösteriyorsunuz -bu doğru bir tercihtir- o hâlde neden İmralı'nın kapılarını kapalı tutmaya devam ediyorsunuz? Neden barışa tecrit uyguluyorsunuz? Barışta ısrar etmek, toplumsal dayanışmayı büyütmek ve geleceğimizi kardeşlik temelinde inşa etmek hem bugünü anlamlandırmanın hem de yarınları kurtarmanın en doğru yoludur. Türkiye'nin bütün vatandaşlarının barış ve kardeşlik içinde yaşayacağı ülkeyi demokratik bir anayasayla kurabiliriz, 2'nci yüzyıla herkesi kapsayan bir anayasayla girebiliriz."
Bakırhan, konuşmasını “Önemli bir çağrıda bulunmak istiyorum: 2025 yılında, cumhuriyetin 103'üncü yılında yeni bir başlangıç yapabiliriz. Bu Meclis, demokratik cumhuriyetin kuruculuğunu üstlenme şansına sahiptir. 85 milyonun kendisini ait hissedeceği bir ülkeyi var etme onuru bu Meclise ait olsun. Yüz yıldır bu toprakların hasret kaldığı, yer ile göğü dolduran barış sesini duymanın zamanıdır, ufukta asılı duran barışı bu topraklara indirmenin zamanıdır” ifadeleriyle noktaladı.
Bahçeli alkışladı, Bakırhan selam verdi
Bakırhan'ın konuşmasının sona ermesiyle birlikte DEM Parti, CHP ve MHP sıralarından alkış sesleri yükseldi.
MHP'li milletvekillerinin yanı sıra konuşmayı dinleyen Devlet Bahçeli'nin de Bakırhan'ı uzun süre boyunca alkışlaması dikkat çekti.
Öte yandan Bakırhan'ın kürsüden inerken Bahçeli’ye başıyla selam verdiği görüldü.