Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 4 Eylül’de Diyarbakır’da düzenlediği basın toplantısında bir kez daha tedavide ve ölümleri azaltmakta başarılı olduklarını duyurdu.
Oysa Türkiye DSÖ’nün, ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin uzun süre önce tedavi protokolünden çıkardıkları hidroksiklorokini kullanmaya devam ediyor. Diğer ülkelerin ilacı terk etmelerinin nedeni Covid-19 tedavisinde hiçbir etkisinin olmadığının anlaşılması.
Öte yandan Türkiye ölümleri azaltmak konusunda da başarılı değil. Basit bir analiz bile Türkiye’nin son haftalarda ölüm hızında, salgının başlangıçta kasıp kavurduğu Birleşik Krallık, Fransa ve İtalya’yı geride bıraktığını göstermeye yetiyor.
Mayıs ayının sonuna kadar Avrupa ülkelerindeki ölüm hızları çok yüksekti. Bunun iki temel nedeni vardı: Nüfuslarının yaşlı olması ve yaşlı nüfuslarının bakım evlerinde yaşaması.
Haziran ayıyla birlikte durum tamamen tersine döndü ve Türkiye kendisinden yaşlı olan bu ülkeleri, üstelik yalnızca test pozitif olanları hasta olarak kabul ediyor ve tüm hasta ve ölüm bildirimlerini de buna göre yapıyor olmasına rağmen geride bıraktı.
Avrupa ülkeleri ise testi pozitif olmasa bile kliniği Covid-19 ile uyumlu hastaları da Covid-19 olarak kabul ediyorlar. Dolayısıyla sırf buna bağlı olarak bile ölüm hızlarının Türkiye’den daha yüksek olması beklenir.
Aşağıda sözünü ettiğimiz ülkelerde ölüm hızını (milyonda olarak) dönemlere göre gösteriyoruz.
Tablodan izlendiği gibi Türkiye’nin ölüm hızı 1 Haziran’a kadar diğerlerinin yanında ihmal edilebilir düzeydi.
Ancak “normalleşme” sonrasında durum değişti ve 1 Ağustos ile birlikte Türkiye ölüm hızında ilk sıraya yerleşti.
Diğer ülkelerde Ağustos’tan beri günlük ölüm sayıları 10’lu düzeyde yerinde sayarken, Türkiye’de her gün düzenli biçimde artıyor ve artık 50’ye dayanmış olması önümüzdeki dönemde farkın daha da açılacağına işaret ediyor.
Ölüm sayıları ourworldindata.org’dan