Ülkelerin silah harcamaları onların uluslararası bağlantı ve ittifakları hakkında bilgi verebiliyor. Öte yandan bu bilginin yoruma muhtaç olduğunu, sayıların her zaman sadece politik bağlara işaret etmek zorunda olmadığını da söyleyebiliriz.
Örneğin şu sıralar Türkiye'nin Bayraktar Holding merkezli savaş sanayii AKP iktidarının uluslararası politik hamleleri için çalıştığı kadar uluslararası pazardan pay kapmak için de çalışıyor. Bayraktar İHA ve SİHA'larının uçtuğu ülkeler AKP'nin politik yatırımları olduğu kadar Türkiyeli savaş sanayicilerinin 'müşteri referansları' olarak da iş görüyor.
Azerbaycan'ın silah harcamaları üzerine ilk bakışta görülen veri 2019 yılı silah ithalatından okunuyor.
Buna göre son 5 yılda SIPRI kayıtlarında Azerbaycan'ın silah ithalatında aslan payı 741 milyon dolarla İsrailli satıcılara ait. Bunu 379 milyonla Ruslar izliyor. Türkiyeli üreticilerin payıysa 41 milyon dolar olmuş.
Son 20 yıla bakıldığındaysa tablo biraz daha farklı görünüyor. Azerbaycan'ın SIPRI kayıtlarına geçen silah ithalatında Rusya 2 milyar 192 milyon dolarlık cirosuyla başta geliyor. İsrailli firmalarsa bunun yarısından az bir değerle 825 milyon dolarlık ihracat yapmışlar Azerbaycan'a. Türkiyeli satıcılarsa toplam 96 milyon dolarlık payla Belarus'un gerisinden geliyor. Belarus bu dönemde 239 milyon dolarlık silah ihracatı yapmış Azerbaycan'a.
Azerbaycan'ın silahlanmasından söz ettiğimizde bu ülkenin içinde yer aldığı bölgesel çatışmalara, bu çatışmaların askeri içeriğine bakmak ve silah ithalatını sözleşme bazında incelemek gerekir. Dönemsel iniş çıkışların da anlamlandırılması ayrı bir çaba gerektirir. Öte yandan çok kaba bir bakışla "Azerilere kimler silah sattı?" sorusu sorulduğunda tablo yukarda gösterdiğimiz gibi.
'Arkandayız Azerbaycan, bizim SİHA'larla vurduğun videoları yolla da sitemize koyalım'
Son günlerde yaşanan çatışmalarda özellikle üzerinde durulan, en azından Türkiye kamuoyuna yansıtılması için özel çaba gösterilen bir konu kullanılan "Türk" silahlarıydı. "Zeki olan damat" Bayraktar'ın sattığı SİHA'lardan söz edildi sıklıkla.
Bunlar Libya'da da sıklıkla boy göstermişti.
Birbirinin alternatifi olmayan iki bakış açısını burada not etmemiz uygun olur. Bir bakışa göre bu tür çatışmalara sattığı silahlarla dahil olmak AKP iktidarı için bir politik güç kaynağı oluyor. Bir başka açıdan bakıldığındaysa, AKP iktidarının varlık göstermeye çabaladığı gerilim alanları, Türk savaş sanayinin "showcase"i (vitrin) olarak değerlendiriliyor.
Silahların içeriğine ve anılan gerilimlerdeki askeri önemine baktığımızda Libya bir yana Azerbaycan'da kesin olarak ikincinin öne çıktığını söylersek abartmış olmayız. Türkiye Karabağ'da kardeşlerinin yardımına Berat Albayrak'tan daha zeki olduğu söylenen diğer damat Bayraktar'ın silahlarıyla koşuyor demekten daha gerçekçi olanı, Bayraktar şimdi de uluslararası fuarlara götürdüğü SİHA'larını Karabağ semalarında vitrine çıkartıyor demek olabilir.