Avrupa Komünist İnisiyatifi'nden 1 Mayıs mesajı: Yeni bir düzen için mücadeleye

Avrupa Komünist İnisiyatifi, 1 Mayıs açıklamasında, 'Tüm emekçileri sömürünün olmadığı, sevdiklerimizin yok yere ölmediği yeni bir düzen için mücadeleye çağırıyoruz' ifadesine yer verdi.

Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi’nin de üyesi olduğu Avrupa Komünist İnisiyatifi 1 Mayıs dolayısıyla bir açıklama yayımladı.

"Daha fazla zaman yitirmek istemiyoruz. Herkes için sağlık hakkı, herkes için güvence, herkes için iş istiyoruz. İnsanca yaşamak ve nefes almak istiyoruz" denilen açıklamada, "Tüm emekçileri sömürünün olmadığı, sevdiklerimizin yok yere ölmediği yeni bir düzen için mücadeleye çağırıyoruz" ifadesine yer verildi.

Açıklamanın tam metni şöyle:

Avrupa Komünist İnsiyatifi Partileri kıtamızdaki ve dünyadaki tüm işçileri can-ı gönülden militan bir şekilde selamlıyor. Şikago’daki işçilerin yaktığı ateşten ilham alıyor, sınıf mücadelesinde savaşan ve harp meydanında hayatını kaybeden, sınıfımızın tüm işçilerini saygıyla anıyoruz.

İşçilerin her dönemde ve dünyanın dört bir yanındaki mücadeleleri sömürü sınıfının işini zorlaştıran, bu görevi başarıyla yerine getiren, onların egemenliklerini ve güçlerini sorgulayan yegâne mücadelelerdir. Çünkü işçilerin gücü kapitalist köleliği sonlandırabilirecek tek güçtür. Sömürü sınıfı tam da bundan korkmaktadır.

Bugün sermaye, AB gibi uzantıları, hükümetleri ve partileri ile işçilere karşı saldırılarını pandemi nedeniyle derinleşen, aslında sermaye için daha fazla finansman ve halk için daha fazla yük anlamına gelen, kapitalist kriz adına arttırıyor.

İlk bakışta şaşırtıcı gibi görünen bu durum, Avrupa’da kapitalizmin gerçek yüzünü göstermektedir.

Bu bir tesadüf değildir. 1 milyon kişinin hayatını yitirdiği, en az 2 milyon kişinin işsizler ordusuna eklendiği, gelişmiş kapitalist ülkelerin çoğunun bulunduğu Avrupa’da aynı süre içinde milyarderlerin serveti 1 trilyon dolar daha artmıştır.

Bu da bir tesadüf değildir... En büyük ekonomilere sahip ülkelerde yozlaşmış ve ticarileştirilmiş halk sağlığı sistemleri çöktü ve “tek bir hastalık için” sistemler haline geldi, sürü bağışıklığı denendi ve temel etik değerler tekel grupların kar etmesi adına unutuldu. Gerici, bilim dışı açıklamalara basında yer verildi, hatta bu açıklamaları bizzat ülke liderleri yaptı. Sağlık emekçileri tükendi, gerekli koruma sağlanmadığı için yaşamlarını yitirdiler. Riskli koşullar altında çalışmaya zorlanan ve toplu taşıma kullanmaya mahkûm edilen market çalışanları, depo çalışanları, kuryeler, inşaat emekçileri, temizlik personeli virüsü kaparak hastalandılar. İlaç endüstrisi, burjuva devletleri ve AB arasındaki rekabet kızışırken, hastalar için yoğun bakım ünitelerinde yer kalmamış durumda. Gerekli talepler yapılmadığı için özel sağlık grupları halkın aleyhine çıkar sağlamak için sıraya girecek ve kaynaklar halkın hizmetine sunulamayacak. Tekellerin patent hakkı ısrarı nedeniyle aşı uygulamaları gecikiyor ve giderek daha fazla insan risk altına giriyor.

Evde, sokakta, iş yerinde kadın emekçilere dönük şiddet ve ayrımcılık artıyor, sömürü derinleşiyor. Üstelik, izolasyonda geçirilen süre boyunca aile bireylerinin bakım yükü de kadın emekçilerin üzerine binmiş durumda.

Kronik hastalığı olan birçok birey, sağlık sistemlerinin yetersizliği nedeniyle tedavilerini aksatmış, bazıları sadece bu nedenle yaşamını yitirmiştir.

Başlangıçta izolasyon gerekçesiyle yaygın olarak evden çalışmaya geçildiyse de bu artık kalıcı bir çalışma biçimi haline geldi. Emekçilerin evlerinde, masrafları kendi ceplerinden karşılayarak ve en ufak insani temastan uzak kalarak, adeta robot gibi çalışmaları beklenmektedir. Esnek çalışma zamandan tasarruf değildir. Sömürünün daha da hız kazanmış halidir, bir tuzaktır.

Geçtiğimiz aylar boyunca büyük tekeller için kurtarma planları yapılırken, pandemi işten çıkarmaların, maaş kesintilerinin, ücretsiz izin zorlamasının bahanesi olmuştur.

Pandeminin yarattığı koşullar bunlarla sınırlı değildir.

Bir yıldır gençler temel eğitim haklarından mahrum kalmıştır. Okula gidemeyen çocuklar emek sömürüsüne erken yaşta dahil edilmeye başlanmıştır. Okuyabilenler ise mezun olduklarında işsizlik tehdidi ile karşılaşmaktadır.

Silahlara, NATO tatbikatlarına, AB askeri projelerine büyük bütçeler ayrılırken, emperyalizmin hayatlarını altüst ettiği mülteci emekçilerin varlığı adeta unutulmuş, hiçbir temel hizmetten tam anlamıyla yararlanmaları mümkün olmamıştır.

Özetle, insanlık, sosyalizmin olduğu bir dünyada çok daha kısa sürede yenebileceği bir salgınla bir yılı aşkın süredir mücadele etmektedir ve kapitalizm bu mücadeleyi kazanmamızın önündeki en büyük engeldir.

Üstelik şimdi yeni bir fırsatçılık daha söz konusudur: Hakkını savunmak isteyen emekçileri susturmanın, sendikal faaliyetleri ve siyaseti yasaklamanın, örgütlenmenin, 1 Mayıs’ı kutlamaktan men etmenin bahanesi olarak pandemi kullanılıyor.

Oysa 1 Mayıs, emekçilerin sömürüye karşı en önemli, en tarihsel mücadele günüdür. Tüm dünyadan hakkını arayan emekçilerin ortak bayramıdır. 1 Mayıs’ı elimizden almalarına izin vermeyeceğiz! Yasakları işçi sınıfından ne kadar korktuklarının gerçek bir göstergesidir.

Daha fazla zaman yitirmek istemiyoruz.

Herkes için sağlık hakkı, herkes için güvence, herkes için iş istiyoruz.

İnsanca yaşamak ve nefes almak istiyoruz

Tüm emekçileri sömürünün olmadığı, sevdiklerimizin yok yere ölmediği yeni bir düzen için mücadeleye çağırıyoruz.

Yaşasın 1 Mayıs!

Yaşasın sosyalizm!