'Aşılama hızlanmazsa bu önlemler radikal bir sonuç vermez'

Kemal Okuyan'la Gündem programında Şule Aydın'ın sorularını yanıtlayan Kemal Okuyan iktidarın salgın yönetim politikalarını eleştiriyor.

Haber Merkezi

soL TV'de Çarşamba akşamları yayınlanan "Kemal Okuyan'la Gündem" programı, bu hafta saat 17.00'de canlı olarak gerçekleştirilen yayınla izleyicilerine ulaşıyor.

Gazeteci Şule Aydın'ın ve onun sorularını yanıtlayacak olan TKP Genel Sekreteri ve soL yazarı Okuyan'ın gündeminde AKP'nin salgın yönetimi ve dış politikadaki gelişmeler var.

Programın duyurusu şu iki soruyla yapıldı: 

  • Salgın politikasını Bilim Kurulu mu belirliyor, Diyanet mi?
  • "Dostum Putin" dönemi sonlandı mı?

Program soL TV youtube kanalında saat 17.00'de yayınlanmaya başladı.

Şule Aydın ilk olarak Meclis'e gelen dokunulmazlık dosyalarını sordu. Okuyan şöyle yanıtladı:

"Fezlekeler bekletiliyor, ihtiyaç halinde Meclis'e getiriliyor. Liste de kabarık. Şaşırtıcı değil. '128 milyar nerede' anlamadığım ölçüde onları rahatsız etti. Parti binaları basılmaya başlandı. Herhalde fezlekeler de onun devamı. Ana muhalefet partisi liderine gelmesi önemsenecek bir olgu ama bu kadar çok vekile yönelik saldırı ardından özel bir önem de vermemek gerekiyor. AKP'nin ileri demokrasisi böyle işliyor.

'128 milyar nerede' olayı büyük aslında. Kırılgan ekonomide önemli bir sarsıntı. AKP'nin bu sorudan bu kadar paniğe kapılmasının neden sıkışmışlık, sorgulamaya tahammülleri olmaması. Bu agresiflik ne kadar yarar AKP'ye bilemiyoruz. Özel harekat polisleriyle parti binası basmak AKP'yi de yaralayabilir. Benzer tepki 2013'teki yolsuzluk dosyalarına verilmiş, haberler yasaklanmıştı. Soruşturmalar başlamıştı. Aynı yöntemi uyguluyor görünüyorlar."

Okuyan, Şule Aydın'ın sorusu üzerine, Erdoğan'ın açıkladığı kararları şöyle değerlendirdi:

"Salgınla mücadeleye niyetleri yok. Yalnız sağlık boyutunu kast etmiyorum. Halkın üzerindeki etkisiyle ilgilenmiyorlar, başınızın çaresine bakın dediler. Sağlık politikaları açısından da anlamsız bir paket yayınlandı. Biz TKP olarak da bir açıklamada bulunduk.

'Yasak başlama saati geri çekildi, şimdi toplu taşımada da yoğunluk başlayacak'

Gece yasak başlama saatinin geri çekilmesi, insanların iki ayağını bir pabuca sokmak demek. Toplu taşımada da yoğunluk olacak. Sonra insanları suçlayacaklar. Kimileri iftar saatlerini rahatlatmak istediler diyor ama açık ki, bilim ve toplum çıkarları doğrultusunda karar verilmeli. Diyanet'e göre değil. Tüccar kafası ve imam kafası ile yönetilmeye çalışıyor salgın. Tüccar kafası, büyük patronların ekonomisi ile ilgileniyorlar. İmam kafası ile de dinsel referanslar üzerinden hareket ediyorlar. Dün 10 yaşından küçük çocuğu olan kadınlara çocuklarına rahat bakmaları için yapılan düzenlemelerden' söz edilmesi de buna işaret ediyor. Niye 10 yaşından küçük çocuklara kadınlar bakıyor?

Eğer aşılamada yeni bir hamle yapılmazsa, açık ki Türkiye ağır bir yaz geçirecek. Yavaş giden aşılama mutasyona davet çıkarıyor, bilim insanlarına göre. 15 günlük önlemlerin kalıcı fayda sağlaması imkansız. AVM'ler de ısrarla açık bu arada. Hangi mekanlar salgını yayıyor bilmiyoruz, istatistikler açıklanmıyor. Spor karşılaşmaları ya da. Mesele 11'er kişi değil. Yüzlerce takım var. Voleybol, basketbol, güreş gibi.. Ailelerini de düşünün. Ama para dönüyor yayıncı kuruluş üzerinden ve inatla devam ediyorlar. Ama okullar hakkındaki veli ve eğitimci baskısı işe yaramıyor. Bir kuşağın eğitim hakkı elinden alınmış durumda. Uzaktan eğitim masaldan ibaret. Salgın yönetimimiz emekçi halkın ekonomisi ile ilgilenmiyor. Restoran, kafe-bardan zaten hükümet kurtulmak istiyor. Buraların kapanmasıyla ortaya çıkacak işsizlikle ilgilenmiyorlar. Maske sağıtmıyorlar. Günde 3-4 kez değiştirilse aile ekonomisine inanılmaz bir yük getiriyor. Aslında maliyeti düşük bir şeyi halka sağlamayan, sağlamak istemeyen bir hükümet var. İnsanların yaşama hakkını hiçe sayan br salgın politikası izliyoruz.

'TKP bir girişimde bulunuyor: Aşıda patent olmaz!'

Aşı tek etkili silah ve evet tek başına hükümeti suçlayamayız. Birkaç ülke dışında her yerde sıkıntı var. Aşıdaki patent hakkına karşı mücadele edilmeli. TKP bu konuda bir girişimde bulunuyor. Aşıda bilimsel çalışmalarda patent olmaz."

Okuyan, hükümetin güven vermediğini, salgın politikalarının yıkıcı sonucunun bununla ilgili olduğunu söyledi. Şöyle konuştu:

"Yüzde 20 üzerinde fire var, 65 yaş üzerinde. Hükümet aşı düşmanlığına karşı yeterince mücadele etmedi. Bugünkü ölümler içerisinde bu aşı olmayanların muhakkak ciddi etkisi vardır. Aşı konusunda saydamlık da yok. Bu konuda yalan söylenmesin. 4 aydır gündemde, söyledikleri takvimle ilgili hiçbir şey doğru çıkmadı. Güven vermiyorlar bu durumda da insanlar başka yollar seçiyor. İkinci dozu olacak mıyız?' diye tereddüt edenler var. Söylediğimiz gibi suçlular."

Şule Aydın, Okuyan'a sağlık bakanının "88 milyonun sorumluluğuna" ilişin sözlerini hatırlattı ve "siz kendinizi sorumlu hissediyor musunuz?" diye sordu. Okuyan "Biz kendimizi sorumlu saymıyoruz. 'İnsanlar sorumsuz davranıyor' diyorlar. İktidar kendi sorumluluğunu yerine getirmeli. Neyi yerine getirdiler? Dünkü açıklamayı hâlâ anlamadık. Şehirlerarası serbest mi, herkes başka yanıt veriyor. Bu insanlara ceza kesme hakları var mı? 'İnsanlar kafelerde oturuyor' deniyor toplumda da. E tabii oturacak, insanlar sıkıldı. Örgütsüz toplum birlikte hareket edemez. Özal, Çiller derken toplum bencilleşti. Bencilleşen toplum kuyruğa girmez. Bu toplumdan ne bekliyorlar, kendilerine baksınlar, Ayasofya'daki gözterilere, kongrelerine baksınlar."

'Rusya ve Türkiye arasında büyük bir gerilim var'

Salgın yönetimiyle ilgili bölümden sonra program Şule Aydın'ın Rusya ile ilişkiler hakkındaki sorusuyla devam etti. Okuyan "İki iktidar da temkinli bir dil tutturacaktır. Ciddi bir ekonomik ilişki var. Biz dostuz demeye devam edecekler. Ama 2 ay öncesine göre iki ülke arasında bir gerilim var" derken Rusya'nın salgın nedeniyle Türkiye'ye turist akışını durdurmaya dönük kararlarının da bu gerilimden bağımsız olmadığını vurguladı. Okuyan şöyle konuştu:

"Evet salgın kontrolden çıktı ama ilişkiler iyi olsaydı uçuşlar durmazdı. Binlerce TIR da bekletiliyor aynı zamanda. Bir takım sorunlar var. Öte yandan yine de diplomatik dil kullanmaya devam edeceklerdir.

Geçtiğimiz dönem Ukrayna konusunda yoğun bir hareketililik oldu. Rusya deniz tatbikatı başlattı, NATO Ukrayna ile ilgili özel bir toplantı gerçekleştirdi. Rusya'nın Ukrayna'nın kendisine yakın bölgedeki askeri harekletliliğe ilişkin açıklamaları da sertti. ABD de Karadeniz'e gemi gönderdi. Ukrayna kritik bölgelerde 'terörle mücadele timleri oluşturduğunu' açıkladı. Gerilim hızla tırmanıyor. Biden Rus tarafını yoklamaya dönük hamle yapmak istemiş olabilir. Biden Putin'in teklifini reddetmişti. Şimdi Biden teklif etti, görüşmeyi kabul ettiler. Bu zirve ne zaman gerçekleşir ayrı. Savaş tehdidini bertaraf için bu görüşmede tabii yarar var. Ukrayna'nın NATO'yu kışkırtmaya dönük tavrı ve Türkiye'nin Ukrayna işbirliği ile gerginlik artmış durumda. 15 gün öncesine kadar duymadığımız açıklamalar yapıyor Rusya, Türkiye ile ilgili. Eleştiriler başlatıldı.

'Kanal İstanbul'un Montrö'yle bir ilgisi yok, bu yüzden Montrö'yü tartışmaya açar'

'Kanal İstanbul kendi kararıdır ama Montrö'ye dair kaygılarımız var, tartışmaya açılmamasını diliyoruz' dedi Rusya. Erdoğan bugün de Montrö ile alakası yok dedi ama biz de onu diyoruz zaten. Erdoğan masaya vurup sesini yükseltince sorunu çözmüş olduğunu düşünüyor. Kanal İstanbul tamamen egemenliğimizi sağlayacak diyor Erdoğan. Bu yeni bir kanal tabii Montrö'yü boşa çıkarmıyor ama Kanal İstanbul Montrö'nün bağlayıcılığından kurtulan bir su yolu, tartışılmasına neden olacak. Montrö bağlamıyor Kanal İstanbul'u. Yalnızca Karadeniz'deki gemilerin tonajı belli onu da çözüyorlar. Gürcistan krizinde çözdüler. Arıza bildiriyorlar. Gemi arızalandı diyerek bir limana çekiyorlar! Kanal İstanbul Montrö'yü tartışmaya açar, bu konuda iyimser davrananlar haklı değil. Çanakkale'de de bir kanal açmaları önünde engel yok.

Boru hatları meselesi tartışması da var. Enerji nakil hatlarıyla ilgi boyutu unutulmamalı. Baltık'tan bir akım var ve ABD bunu engellemeye çalışıyor. Almanya'da neredeyse yüzde 90'ı tamamlanmış hat için 'Geleceği Rusya'ya bağlı' dedi. Rusya Türkiye ile işbirliği adına çok sayıda hat geçirdi ve tüm bunlar da meselenin parçası. Çatışmanın birden fazla nedeni var yani ve kimse yarın çözüm beklemesin. Ukrayna ile ortak açıklamada 'Dostum Putin' hikayesini dinlemeyeceğini, kararlı olduğunu Türkiye ilan etti. Erdoğan'ı istese Putin sıkıştırır' anlayışı bence doğru değil. Türkiye de kolay kolay doğrultusu değiştiriilecek bir ülke değil. Bunun Erdoğan'la ilgisi yok. Türkiye kapitalizmi gelişti. Rusya'nın da doğalgazını satmaya ihtiyacı var. Onun da canı yanıyor. O yüzden zor bir dönem olacak. Umuyoruz ki bu hükümet Türkiye'yi yeni bir sıcak çatışma içine çekmez."

Program Şule Aydın'ın programla ilgili hatırlatmasının ardından sona erdi.

Kemal Okuyan'la Gündem programı gelecek hafta Perşembe günü saat 21.00'de yine Gazeteci Şule Aydın'ın katılımıyla yapılacak.

Youtube üzerinden izleyebilirsiniz