Ücretli öğretmenler uzun bir süredir kötü çalışma şartları ve asgari ücretin bile altında kalan maaşlar ile yaşamaya zorlanıyorlar.
Ücretli öğretmenliğin tanımı "Öğretmen ihtiyacının karşılanamadığı durumlarda eğitim kurumlarında öğretim hizmetlerinin aksatılmadan sürdürülebilmesi bakımından ilgili mevzuatı çerçevesinde ve öncelikle öğretmen olma şartlarını taşıyanlar arasından valiliklerce ders ücreti karşılığında öğretmen görevlendirmesi yapılabilmektedir" şeklinde açıklanıyor. Ücretli öğretmenlik için e-devlet üzerinden başvuru alınıyor. Ancak başvuru yapanların nasıl bir seçime tabi tutulduğu anlaşılır olmaktan uzak...
Ücretli öğretmenlikte anlaşılır kalan iki noktanın olduğu biliniyor; Bunlardan ilki, ücretli öğretmenlik seçimlerinin “AKP torpil kriterlerine” bağlanması iken diğeri ise haftalık 30 saat ile sınırlandırılmış ücretli öğretmen maaşlarının branş fark etmeksizin ve “maaş sayılamayacak kadar” düşük miktarlarda kalması.
Ülkede hızla artan hayat pahalılığı ve yoksullaşma ortamı da işin içerisine katıldığında, ücretli öğretmenlik yapan eğitim emekçilerinin yaşam şartlarının günden güne zorlaştığı ortadayken, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine daha önce yaptığı bir açıklamada, "Ben ücretli öğretmenlik yapanların şartlarının bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum" dediği de unutulmuş değil.
Gelinen son noktada, asgari ücretteki “zam” ile birlikte, MEB'de görev yapan ücretli öğretmen maaşlarının “asgari ücret seviyesine yükseltilerek” 4 bin 250 lira olması MHP tarafından meclis gündemine getirilmiş durumda.
MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz, yaptığı açıklamada “Yüce devletimizin çalışmaları neticesinde 4.250 lira olan asgari ücret göz önünde bulundurularak Millî Eğitim Bakanlığımıza bağlı okullarda görev yapan 85 bin civarında ücretli öğretmenin maaşlarında iyileştirme yapılması ve asgari ücret seviyesine yükseltilmesi ücretli öğretmenlik yapan öğretmenlerimiz adına gerçekten önemli olacaktır” ifadelerini kullanarak “zam çağrısında” bulundu.
Uzun süredir asgari ücreti “yükselterek” hayat şartlarını da “iyileştirdiği” algısını yaratmaya çalışan iktidar, ücretli öğretmenlerin çalışma şartlarını düzenleyen bir karar almaktan kaçınıyor olsa da ücretli öğretmen maaşlarını “asgari ücret bandına” taşıyarak ücretli öğretmenlerin bir çok sorununu örtmeye hazırlanıyor.
Çok uzak olmayan bir geçmişte, eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, patronları koronavirüsten kurtarma paketleriyle korunmaya çalışıldığı esnada bir açıklama yapmış ve "Ücretli öğretmenler ücretlerini alabilecek mi?" sorusuna yanıt veren Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Mevzuat girilen ders başına verilen ücreti söylüyor. Bu mevzuatla bunu yapmamız söz konusu değil. Süreç uzarsa ne yapabiliriz diye görüşüyoruz ama şimdilik mevcut mevzuat geçerli. Bununla ilgili çalışıyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Peki, devlet okullarında görev yapan ücretli öğretmenlerin çalışma şartları nasıl ve ne kadar ücret alıyorlar? Asgari ücret dahi alamayan öğretmenlerin durumlarını soL, öğretmenlere sordu.
soL’un ulaştığı ve ücretli öğretmen olarak bir okulda görev yapan emekçilerden birisi olan Ö.D., ücretli öğretmenlerin var olan çalışma şartları ve ücretlerine dair şunları ifade etti:
‘Asgari ücretin altında alıyoruz, sigortamız da yarım yatıyor...’
“Açıkçası, çalışma şartları diğer öğretmenlerden farklı değil. Ücret düşük olduğu için bir pozitif ayrımcılık falan da yapıldığını söyleyemeyiz. Nöbet tutma zorunluluğumuz yok. Nöbet tutamıyoruz ve onun karşılığında da herhangi bir ücret almıyoruz. Bunun dışında zaten asgari ücretin altında ücret alıyoruz. En son 2 bin 800 civarında iken asgari ücret, biz 2 bin 500 lira kadar bir ücret alıyorduk”.
30 saate kadar derse girme haklarının bulunduğunu ifade eden ücretli öğretmen Ö.D., sigortalarının da yarım yattığını ifade etti:
‘En fazla 30 saat derse girebiliyoruz, ders saati 21,5 lira civarında’
“30 saat derse giriyoruz. Bunu geçmiyor. Yani, en fazla 30 saat derse girebiliyoruz. Bunun dışında, çalışma koşulları hakkında bir ayrıcalığımız söz konusu değil. Sigortalarımız yarım yatıyor, tam olarak yatmıyor. Sağlık sigortasından yararlanıyoruz, bu sanırım emeklilik içinde geçerli durumda. Ancak tabi sigorta yarım yatıyor”.
soL’un ulaştığı bir diğer ücretli öğretmen M.D. ise en fazla 30 saat ders verdiklerini hatırlatarak ders saati ücretlerinin 21,5 liraya civarında olduğunu söyledi.
‘Patronu geçtik, burada devletin bu yaptığı fazlasıyla saçma...’
Ücretli öğretmen M.D. aldıkları maaşlar ve çalışma şartları hakkında şöyle konuştu:
“Maaşlar önceden de asgari ücretin altındaydı. Sizin aklınız neredeydi diye sormak gerekiyor aslında. Ücretli öğretmenlerin maaşları her zaman asgari ücretin altında oldu. Durumu şöyle açıklayabilirim. Ücretli öğretmenden de normal kadrolu öğretmenlerin yaptığı her şeyi bekliyorlar, istiyorlar. Ama bazı şeyler okul müdürlerinin inisiyatiflerine kalıyor diyebilirim. Bunlara bir örnek, nöbet meselesi. Kimi öğretmen ya da müdür bunu zorlayabiliyor. Yeterli sayıyı bulunca ona göre hareket ediyorlar. Ancak bildiğim kadarıyla nöbet de tutturuyor ve diğer işleri de yaptırabiliyorlar”.
‘Kadrolu çalışan öğretmenler de bizim durumumuzdan rahatsız’
Kadrolu öğretmenlerin de ücretli öğretmenlerin şartlarından rahatsızlık duyduklarını ifade eden M.D., sözlerini şöyle noktaladı:
“Kadrolu öğretmenlerle aramız iyi. Ama şunu sezebiliyorsunuz. Kadrolu öğretmenler, bize ‘Yazık bu adama, ücretli çalışıyor burada’ diye bakıyorlar. Kadrolu çalışan öğretmen arkadaşlarımız da mutsuz ve bu durumdan rahatsızlar. Onlar da ücretli öğretmenlerin durumlarının iyileştirilmesini istiyorlar. Patronları bir tarafa bıraktık, devletin burada yaptığı saçma sapan bir durumdur”.