Almanya’dan basın özgürlüğü manzaraları: Junge Welt gazetesi istihbaratın takibinde

Almanya'da günlük olarak yayınlanan sosyalist Junge Welt gazetesi, yaptığı bir açıklama ile 'Almanya’daki basın özgürlüğüne yönelik saldırılara' dikkat çekti.

Dış Haberler

"Almanya’da basın özgürlüğü" başlığında sosyalist Junge Welt gazetesinden dikkat çeken bir açıklama geldi.

Gazetenin Alman ve uluslararası kamuoyuna yönelik açıklamasında, Junge Welt gazetesinin 2004 yılından beri Alman iç istihbarat örgütü "Anayasayı Koruma Teşkilatı" tarafından gözetim altında tutulduğu belirtildi. Teşkilatın yayımladığı yıllık raporlarda, gazete "aşırı sol bir grup" olarak nitelendirilirken, "anayasaya aykırı hedefler" güttüğü yer alıyor.

Junge Welt gazetesi, siyasi parti ve örgütlerden bağımsız bir basın organı olduğunu vurgularken, istihbarat teşkilatının gazeteyi, hiçbir delil sunmaya gerek görmeden bir "örgüt" olarak göstermesine dikkat çekti.

Junge Welt gazetesi, bu yılın mart ayında  Federal Meclis’te grubu bulunan partilere açık bir mektup yazarak, istihbarat örgütünün kendilerine karşı yürüttüğü faaliyetlerin ''basın ve düşünce özgürlüğü’’ne karşı büyük bir saldırı olduğunu açıklamıştı.

Aynı açıklamada, iç istihbarat raporunda Junge Welt gazetesine yer verilmesiyle birlikte, bu gazetenin diğer gazetelerle "eşit rekabet şartları" altında çalışmasının engellendiği belirtilmişti.

Sansürsüz sansür

Anayasaya aykırı yayın yaptığı iddia edilen Junge Welt gazetesi, bundan dolayı ana akım medya organları gibi kamuya açık alanlara reklam veremediği gibi, matbaa ve reklam büroları da gazetenin talep ve reklam başvurularını reddediyorlar.

Almanya’da oldukça yaygın olan kütüphaneler de kendi internet sistemleri üzerinden okuyucuların gazeteye ulaşmasını engelleyerek sansür uyguluyorlar.

Bütün bu kurumlar engellemenin nedenini gazetenin istihbarat teşkilatının raporunda yer alması olarak gösteriyor.

Sol Parti (PdL) Federal Meclis grubu, federal hükümete verdiği bir soru önergesiyle,  Junge Welt gazetesinin istihbarat örgütü tarafından izlenmesinin ve yıllık raporda açıklanmasının nedenleriyle ilgili bilgi istedi.

Bu soru önergesine 5 Mayıs günü SPD ve CDU-CSU partileri tarafından oluşan hükümet adına verilen yanıtta, gazetenin dünya görüşünün demokrasiyle uyuşmadığı iddia ediliyordu. Ayrıca, seçtiği haber konuları ve bunların yoğunluğunun sol ve aşırı sol temaları içerdiği belirtiliyordu.

Hükümetin açıkladığı uzun ‘"suç listesi"nde Alman Komünist Partisi (DKP) gibi yasal sol parti ve örgütlerin faaliyetlerinin gazetede yer alması da, istihbarat tarafından izlenmeye alınmanın nedeni olarak gösteriliyor.

Junge Welt gazetesinin dün kamuoyuna duyurduğu basın özgürlüğünün ayaklar altına alındığı açıklaması, bu hafta başında, 3 Mayıs günü kutlanan ‘’Uluslararası Basın Özgürlüğü’’ günü yapılan açıklamalarla ilginç bir tezatlık oluşturdu.

AB Komisyon Başkanı Alman siyasetçi Ursula von der Leyen, ilgili komisyon adına yaptığı açıklamada özgür ve bağımsız basın olmadan demokrasinin işlemeyeceğini belirtiyordu.

Açıklamada kastedilen Federal Almanya değil Rusya, Çin gibi ülkelerdi.

Polis, asker ve kamu görevlileri arasında neredeyse her gün yeni bir Nazi gruplaşmasının ortaya çıktığı, faşist terör örgütü NSU‘nun sekizi Türkiyeli biri Yunan, toplam dokuz göçmeni iç istihbarat örgütü elemanlarının gözetiminde katlettiğinin resmen ortaya çıktığı, faşist-ırkçı göstericilerin sokakları doldurduğu ülkede, düzenin gözü ve sopası solcuların üzerinden Almanya’da da eksik olmuyor.