"Koalisyonun sonu, Almanya’nın burjuva siyasetinde daha saldırgan, daha emperyalist ve sermaye yanlısı bir dönemin hazırlığı."
Haber Merkezi
Almanya’da Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Yeşiller (Die Grünen) ve liberal Hür Demokratlar'ın (FDP) oluşturduğu "Trafik Lambası" koalisyonunun çöküşü, sadece bir hükümet krizinden ibaret değil. Bu çöküş, Almanya’daki burjuva siyasetinin yapısal çelişkilerini ve kapitalist-emperyalist çıkarlarla tamamen iç içe geçmiş doğasını bir kez daha açığa çıkardı. Trafik Lambası koalisyonu, daha kurulurken bile sermaye yanlısı ve emperyalist politikaları, yüzeydeki reformist söylemlerle dengelemeye çalışan bir tasarımdı. Ancak bu çelişkiler, sonunda hükümetin dağılmasına yol açtı.
Borç freni: Küçük bir detay, büyük bir bahane
Koalisyonun çöküşü, sıkça "borç freni" (Schuldenbremse) üzerinden açıklanıyor. Almanya’da Anayasa'ya da giren "borç freni" kuralı, hükümetin borçlanmasına yasal sınırlamalar getiriyor.
Ancak bu mekanizma, koalisyonun çöküşünün yalnızca yüzeydeki bir nedeni. Asıl kriz, hükümetin yapısal tasarımında yatıyor. Koalisyonun yaşadığı temel “başarısızlık”, programını finanse etmek için gerekli olan büyük miktardaki kaynakların eksikliğinden kaynaklandı. Yeni vergi getirmeme vaadiyle oy alan FDP, enerji dönüşümü ve iklim kriziyle mücadelede kamu kaynaklarının kullanılmasını -sermayeden belirli bir ölçüde kaynak aktarımını gerektiren önerileri- sistematik olarak reddetti. FDP’nin mali politikaları bu türden finansman yöntemlerini açıkça desteklemiyor.
Alman sermayesinin emperyalist çıkarları
Trafik Lambası’nın çöküşünü anlamak için, Almanya’daki sermayenin emperyalist karakterini unutmamak gerekiyor. “Savunma harcamaları” adı altında açıklanan bütçeler, aslında doğrudan saldırı hazırlıklarına işaret ediyor. Ukrayna savaşıyla birlikte Alman savaş sermayesi, hem askeri sanayisini büyütmek hem de enerji kaynaklarını çeşitlendirme adı altında ekonomik ve siyasi nüfuzunu artırma çabasında. Bu süreçte, Alman toplumu, iki yıldır “saldırı altındayız” algısıyla sistematik bir şekilde ikna edilmeye çalışılıyor.
Bu emperyalist gündem, yalnızca popülist sağ partilerle sınırlı değil. SPD ve Yeşiller de bu programın parçası. Savaş harcamalarını artırma konusunda Friedrich Merz liderliğindeki CDU ile aynı fikirde olan bu partiler, enerji dönüşümü ve iklim reformlarını birer vitrin projesine dönüştürdü.
Trafik Lambası’nın çöküşü, aslında Almanya’nın burjuva siyasetindeki bu derin emperyalist mutabakatın görevini yerine getirememesinin bir yansıması.
Burjuva siyasetinin sağlam duvarları
Almanya’da, siyasi yelpazenin farklı uçlarında yer aldığı iddia edilen partiler arasında emperyalizm ve kapitalizm konusunda gerçek bir fark bulunmuyor. SPD, Yeşiller, FDP ve CDU gibi burjuva siyasetinin tüm unsurları, ya ABD’nin jeopolitik çıkarlarına ya da İsrail’in saldırgan politikalarına hizmet etme konusunda birleşiyor. Savunma harcamaları, NATO işbirlikleri ve sermayeyi destekleyen ekonomik politikalar, bu ortaklığın temel taşlarını oluşturuyor.
Trafik Lambası koalisyonunun çöküşü, bu mutabakatın çatırdadığı anlamına gelmiyor. Aksine, Friedrich Merz liderliğinde kurulması muhtemel yeni bir hükümet, aynı politikaları daha da saldırgan bir şekilde sürdürecektir.
Alman toplumu sistematik bir şekilde saldırı hazırlıklarına ikna edilmeye çalışılıyor. Son iki yıldır sürdürülen propagandalar, Alman sermayesinin emperyalist çıkarlarını halkın çıkarları gibi sunarak savaş harcamalarını meşrulaştırma çabasının bir parçası. Bu süreç, toplumda barış yanlısı ve örgütlü bir kamuoyunun bulunduğu algısının da yanıltıcı olduğunu gösteriyor. Aslında, bu ikna çabaları geniş kesimlerde etkili olmasa da, yarattığı boşluklar ya da tahribat AfD gibi sağ popülist partilere hareket alanı sağlıyor. Faşist AfD’nin savaş karşıtı söylemiyse, kendisini gizlemek için kullandığı bir maske.
Trafik Lambası koalisyonu, bir hükümet olarak başarısız oldu. Ancak bu başarısızlık, partiler arasındaki yapısal anlaşmazlıklarla açıklanamayacak kadar derin bir krizin parçası. Koalisyonun sonu, Almanya’nın burjuva siyasetinde daha saldırgan, daha emperyalist ve sermaye yanlısı bir dönemin hazırlığı. Bu, yalnızca partiler arası bir çöküş değil; emperyalist çıkar ve hedeflere daha sert bir şekilde hizmet edecek, bir hükümet ihtiyacının sonucu.
Almanya’daki burjuva siyasetini değiştirebilecek yegâne güçse etkili bir işçi hareketi ve mücadelesi. Tarih bunu defalarca kanıtladı ve bu gerçek sürekli olarak hatırlatılmalı.