Almanya'nın Marksist-Leninist çizgideki günlük gazetesi Junge Welt, ülkenin iç istihbarat kurumu Federal Anayasayı Koruma Dairesi'nin (BfV) raporlarında "bir tehdit unsuru" olarak kaydedilmesini mahkemeye taşıdı.
BfV'nin raporlarının yasa dışı olduğunu vurgulayan gazete, önceki yıllara ait mevcut istihbarat raporlarının silinmesi ve bir sonraki raporda düzeltme yapılması talebiyle Berlin İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Ancak mahkeme, gazetenin bu şikayetini reddederek BfV'yi haklı buldu.
Junge Welt'in, konuya ilişkin 2022'deki hukuki başvurusu da mahkeme tarafından reddedilmişti.
26 yıldır istihbarat raporlarına giriyor
Junge Welt gazetesi, 1998'ten bu yana BfV raporlarında neredeyse her yıl anılıyor. Gazete, şu ana kadar 23 kez istihbarat raporlarına girdi.
BfV, yıllık Anayasayı Koruma Raporu'nda gazetenin isminin geçmesinin çeşitli nedenlerle haklı olduğunu öne sürüyor. Gerekçe olarak gazetenin klasik Marksist-Leninist anlayışa göre sosyalist-komünist bir toplumsal düzenin kurulması çabasında olmasını savunan istihbarat kurumu, bunun demokrasi ilkesine aykırı olduğunu iddia ediyor. BfV'ye göre, komünist toplumsal düzen, "azınlık görüşlerinin bastırıldığı, çoğulculuğun güvence altına alınmadığı, farklı düşünenlerin dışlandığı tek partili sistemi" destekliyor.
BfV, ayrıca gazetenin, yalnızca bir yayın ve bilgi aracı olarak değil, aynı zamanda siyasi bir faktör olarak da işlev görmesini tehdit olarak görüyor. Gazetenin çeşitli etkinliklerle kitlelere erişim sağladığını ifade eden istihbarat raporu, yayının kitleleri sadece bilgilendirmekle kalmadığını, aynı zamanda harekete geçirdiğini ve direniş oluşturduğunu kaydediyor. Raporda, "Junge Welt" faaliyetinin ifade ve basın özgürlüğünün basit bir şekilde uygulanmasının ötesine geçtiği ve Federal Anayasal Koruma Kanunu'na göre "teşebbüs" yasal terimi kapsamına girdiği anlamına geldiği iddia ediliyor.
İstihbarat servisi aynı zamanda günlük gazetenin aşırı sol kesimle iç içe olduğunu da gözlemlediğini ifade ederek şöyle diyor:
"Editör ekibinin bireysel üyeleri ve bazı düzenli yazarlar ve konuk yazarların aşırı sol yelpazede olduğu değerlendirilebilir. Gazete, şiddet ve siyasi amaçlı suçlara dostça yaklaşan bir üslupla haber yapan seslere tekrar tekrar yer veriyor. Sonuç olarak, Junge Welt açıkça şiddet içermeyen bir taahhütte bulunmuyor, bunun yerine sürekli olarak siyasi amaçlı suçları savunan kişi ve kuruluşlar için kamuya açık bir platform sunuyor."
Anayasayı Koruma Dairesi'nin yetkisi ne?
Federal Anayasal Koruma Kanunu'na göre, Anayasayı Koruma Dairesi prensip olarak “özgür, demokratik temel düzene yönelik girişimleri” denetlemek amacıyla harekete geçebilir. Yani bu, Anayasayı Koruma Dairesi'nin günlük gazeteler veya basın açıklamaları gibi kamuya açık kaynaklardan bilgi toplamasına izni olduğu anlamına geliyor. Bununla birlikte, istihbarat servisi daha sonra gözlediği oluşumlar hakkında, bunların anayasaya aykırı çabalar olduğuna dair "yeterince güçlü gerçeklere dayalı göstergeler olduğu sürece" kamuoyunu bilgilendirme yetkisine sahip. Ancak gizli servisin kamuoyunu bilgilendirmesinden önce şüphelerine dair somut verileri elde etmiş olması gerekir.
Diğer yandan, istihbaratın değerlendirme prosedürü, aynı zamanda değerlendirmeye konu olan kişi ve kurumların hangi temel haklarının tehlikede olduğunu da göz önünde bulundurmalı.
Basın ve meslek özgürlüğü ihlali nedeniyle istihbarat raporlarına karşı dava açan gazetenin avukatı Anja Heinrich de bu durumu vurguladı: "Gazeteyi Google'da arattıklarında, reklam ortakları, röportaj ortakları ve yazarlar, Wikipedia'da belgelenen Anayasayı Koruma Federal Dairesi'nin son 20 yılki raporlarına rastlıyorlar. Bunun caydırıcı bir etkisi var.”
Mahkemeyi izlemeye gelenlerden gazeteye destek
Mahkemenin yargıcı Wilfried Peters, konuya ilişkin tavrını baştan açık etmiş olsa da, mahkemeyi izleyenler büyük ölçüde gazetenin yanında oldu. Mahkemeyi beklerken veya duruşma sırasında “Junge Welt” açıldı ve ilgiyle okundu. Davacının avukatı özellikle etkileyici açıklamalar yaptığında seyirciler alkışladı. Yargıçsa izleyicileri "Maalesef burada amaçlanan bu değil" diye azarladı.
Gazetenin avukatı Heinrich'in keskin savunmasına kendini beğenmiş bir gülümsemeyle yanıt veren Peters, Almanya'da sosyalist ve Marksist siyasetin yasaklanması gerektiği yönündeki görüşünü de gizlemedi.
'Marksizm-Leninizm anayasaya aykırı'
Sanığın tarafını tutan Peters, gazetenin "sınıfsal bir bakış açısını" temsil ettiğini ve Marx ve Lenin'e olumlu göndermeler yaptığını savunarak, bunun anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü.
Peters, kararında, BfV'nin çok sayıda Junge Welt yazarı ve editörünün aşırı solcu olduğu iddia edilen duygularını açığa çıkardığı konusunda ısrar etti ve Lenin'in tarihi bir şahsiyet olarak "anayasal düzenle en enerjik şekilde mücadele ettiğini" öne sürdü. Yargıç, tarihi bu şekilde çarpıtarak, Lenin'e yapılan her türlü olumlu atıfın suç sayılmasını haklı çıkarılması için de zemin yarattı.
Yargıç Peters, mahkeme kararında da şu ifadeleri kullandı: “Junge Welt”, fikirleriyle özgür demokratik temel düzene karşı mücadele edecek olan Lenin'in geleneğini takip ediyor. Bu şahsa açıkça yakınlık ve sempati gösterirseniz, onun fikirlerini de benimsiyorsunuz demektir. Gazete aynı zamanda Doğu Almanya ile bir iç bağlantıyı da açıkça ortaya koyuyor. Burada da Marksizm-Leninizm hakim ideolojidir. Bu olumlu tutum günlük gazetede de dile getiriliyor."
İdeolojik saldırı
Junge Welt'e dönük bu karar, ifade özgürlüğüne ve basın özgürlüğüne yönelik geniş kapsamlı sonuçları olan ciddi bir saldırı niteliği taşıyor. Kararın ardından, ülkede egemen sınıfın görüşünü temsil etmeyen her türlü sol yayının yasaklanabileceği konuşuluyor.
Mahkeme kararının, gazetenin "anayasaya aykırı" olduğunu ve gizli servisin gözetiminde "haklı" olduğunu yasal bir zemine oturtmayı amaçladığı görülüyor. Bunun yol açabileceği geniş kapsamlı sonuçlar, salı günü derhal engellenen ve İçişleri Bakanlığı tarafından el konulan aşırı sağcı Compact dergisine uygulanan yasakta da görülüyor.
Junge Welt'in temel hakları zaten son derece kısıtlı. Gizli servisin yıllık raporunda bunların belirtilmesi, görüşülen kişileri ve okuyucuları caydırıyor ve genel olarak gazetecilerin ve editörlerin mesleklerini icra etmelerini zorlaştırıyor ve engelliyor.
Gazeteye dönük bu operasyonun açık bir ideolojik saldırı olduğu ve yalnızca siyasi saiklerle meşrulaştırıldığı görülüyor.
Gazete dava masrafı için yüksek meblağ ödemek zorunda kalacak
Yargıçın ayrı mahkeme masrafı için yüksek meblağ açıklaması dikkat çekti. Buna göre, yasal harçlar ve mahkeme masraflarını da içeren dava değeri 115 bin avro olarak belirlendi.
Anayasanın korunmasına yönelik raporlarda ihtilaf konusu olan miktarın 5 bin avro olduğunu belirten mahkeme, neredeyse aynı üslupla da olsa toplam 23 rapor olduğundan bu tutarların toplanması gerektiğini ifade etti.
Sonuç olarak, hukuki anlaşmazlığın devam etmesine ve kararın henüz kesinleşmemesine rağmen Junge Welt yayıncıları artık mahkemeye büyük meblağlar aktarmak zorunda kalıyor. Her ek de yayıncıya daha fazla paraya mal olacak.
Gazetenin hukuki mücadelesi henüz bitmedi
Junge Welt Genel Yayın Yönetmeni Dietmar Koschmieder, mahkeme kararının ardından yaptığı açıklamada, konuyu temyize götüreceklerini ifade etti.
Koschmieder, "Kendimizi savunmak her halükarda mantıklı. Elbette bununla yetinmeyeceğiz. Junge Welt temyiz izni için başvuruda bulunacak. Ayrıca birinci veya ikinci durumda kazanamayacağımızı da bekliyorduk. Gerektiğinde Federal Anayasa Mahkemesi de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de davayı ele alacak" dedi.
Junge Welt neyi temsil ediyor?
Alman Junge Welt gazetesi Marksist bir günlük gazete. Gazete, kurulduğu 1947'den 1990'a kadar Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin iktidardaki Sosyalist Birlik Partisi'nin gençlik hareketi Özgür Alman Gençliği'nin Merkez Konseyi'nin yayın organıydı.
Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin yıkılmasının ardından, gazetenin dolaşımında 1,6 milyondan 200 binin altına bir düşüş yaşandı. Gazete 1997'den beri anti-emperyalizm ve anti-kapitalizme odaklanıyor. Bugün Alman Komünist Partisi'ne ve diğer sol gruplara yakın olduğu kabul edilen gazete, Federal Anayasayı Koruma Dairesi tarafından "aşırı solcu" olarak sınıflandırılıyor ve izleniyor.
Junge Welt'in görevinin toplumsal ayaklanma değil, "her gün mümkün olan en iyi gazeteyi üretmek" olduğunu açıklayan gazetenin genel müdürü Koschmieder, gazetenin mevcut koşullar değerlendirdiğini, her gazetenin bunu yaptığını vurguladı.