AKP ile MHP'nin son seçim oyunu: 'Bu senaryo üzerine çalışıp duruyorlar'

'Önceki oy oranlarına, etnik dağılıma, tarikat dağılımına, sokaklara, binalara, sandıklardan çıkan oylara bakıp senaryolar yazıyorlar. Bu oyuna kritik yerlerde nüfus taşımaları da eklenecek.'

Haber Merkezi

AKP ile MHP'nin yüzde 7 seçim barajında anlaştıkları yönündeki açıklamaları henüz resmiyete dökülmezken, konunun Meclis gündemine getirileceği açıklanmıştı.

Seçim barajı dışında bir diğer kritik tartışma AKP'nin dar veya daraltılmış bölge sistemiyle kendisine daha fazla vekil kazandıracak bir formül arayışına girmesi olurken, bu konuda MHP'nin ayak dirediği sürekli gündeme geliyordu.

Yandaş medyaya yansıyan son bilgilere göre AKP, her seçim çevresinin 7 milletvekilinden oluşmasını önermişti. MHP'nin bu formülü kabul etmemesi üzerine, en fazla 12 milletvekilinden oluşacak şekilde seçim bölgelerinin belirlenmesi gündeme geldi. Haberlere göre bu konuda iki parti mutabakat sağlamak üzere.

Peki, böylesi bir düzenleme ne anlama gelecek, neleri değiştirecek?

'Kendi oy dağılımlarına uygun oynamalarla kazanma hesapları'

Eski Anayasa Mahkemesi raportörü olan yazarımız Ali Rıza Aydın, söz konusu düzenlemenin anlamını soL'a değerlendirdi.

"Muhalefet seçim dedikçe, AKP-MHP ortaklığı, kendilerinin kurduğu adaletsiz seçim sistemi üzerinde oynamaya devam ediyor. İki siyasi parti, bir yandan kendi oy dağılımlarına uygun oynamalarla kazanma hesapları yaparken birbirlerini ikna çabası içinde, kısmen açıkladıkları kimi bilgilerle hem birbirlerini hem de kamuoyunu yokluyorlar" diyen Aydın, "Genel adıyla daraltılmış seçim bölgeleri diyeceğimiz, bir bölgeden çıkacak milletvekili sayısını belirleyen yöntem, iki partiyi kısmen daraltılmış bölgelere kadar getirdi. Seçim bölgelerinin 12 milletvekiline bağlanması üzerinde anlaşmış görünüyorlar" ifadesini kullandı.

'İstanbul 9 bölgeye ayrılacak'

"Amaçlardan biri, adaletsiz seçim sistemi üzerinde hedefi şaşırtmak. Diğeri de başkanlı rejimle atlatamadıkları ekonomik, siyasal, toplumsal krizleri ve pandemi krizini, dikkatleri parlamentoya çekerek, seçim ve sistemi üzerindeki tartışmalarla unutturmak" değerlendirmesinde bulunan Aydın, sözlerine şöyle devam etti:

Seçim bölgelerinin 12 milletvekiline çekilmesi, 12’den az milletvekili çıkaran illeri etkilemeyecek. 12’den fazla milletvekili çıkaran iller 12 ile sınırlı bölgelere ayrılacak. Her ne kadar gelecek seçimde nüfus dağılımına göre durum değişecek olsa da İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana gibi büyük iller, milletvekili sayıları 12’ye bölünerek yeni bölgelere ayrılacak. Örneğin, YSK’nin son belirlemesine göre 14 ya da 16 milletvekili çıkaracak bir il iki bölgeye ayrılacak. 97 milletvekili çıkaracak İstanbul 9 bölgeye ayrılacak. 36 milletvekili çıkaracak Ankara 3 bölge, 28 milletvekili çıkaracak İzmir 3 bölge olacak.

'Bu senaryo üzerine bilgisayar başında çalışıp duruyorlar'

Seçim oyunlarını matematikle başlayan bir diziyle sürdürmeye kalkışıyorlar. Birinci bölüm, matematik, ikinci bölüm nüfus dağılımı, üçüncü bölüm yerleşim (seçmen kütükleri), dördüncü bölüm seçmen kütüklerinin sandıklara dağılımı… Bu senaryo üzerine bilgisayar başında çalışıp duruyorlar. Önceki oy oranlarına, etnik dağılıma, tarikat dağılımına, sokaklara, binalara, sandıklardan çıkan oylara bakıp senaryolar yazıyorlar. Bu oyuna kritik yerlerde nüfus taşımaları da eklenecek.  Buna uygun ittifak çalışmaları da sürdürülüyor.

'İktidar hesapları yalnız matematiğin ve yerleşim planlarının sihriyle değil, pazarlıklarla da sürdürülüyor'

Adaletsiz seçimden kendilerini iktidar çıkaracak hesaplar, yalnız matematiğin ve yerleşim planlarının sihriyle değil, pazarlıklarla da sürdürülüyor. Seçimlere girecek 20 Siyasi Partiyle birlikte toplam 116 Siyasi Parti var. Tabii muhalefet de kendi pazarlıklarını sürdürüyor ama seçimin, iktidar tarafından nicelik üzerine kurduğu sihrine kapılıp giderek. Pazarlığa girmeyenler, gerçekler için, emekçiler için mücadele edenlerse çeşitli baskılarla sindirilmeye çalışılıyor, uzlaştırılmaya çalışılıyor.

Peki, eşitsizliğin, adaletsizliğin, özgürlük yoksunluklarının, krizlerin, hak gasplarının, insan ve doğa katliamlarının giderilmesi konusunda, eğitim sağlıkla birlikte genel çürümenin durdurulması konusunda, kapitalizme ve emperyalizme bağımlılıktan kurtulma konusunda siyaset nerede? Yok."

'Adaletsiz seçim sistemi üzerinde adaletsiz oynamalarla adaletli seçim sistemine geçilemez'

Düzen içi partilerin siyaset dediğinin, düzenin istikrarı ve kendi gelecekleri, çıkarları üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Aydın, "Başkanlı rejimde parlamento seçimlerinin neden bu kadar öne çıkartıldığı üzerinde de durulmalı. Üzerinde çalışılması gereken birçok nedeni var. Birisi, başkanlı rejimin ilk uygulaması sakatlı ve güvensiz yürütülüyor. İkincisi, siyasi partilerin parlamento hesaplarını öne çıkararak bu güvensizliği ve aksaklığı perdeleme hesapları var. Bir diğeri de güçlü başkanlı rejime geçmek için Anayasa değişikliklerine ve de kimi yasaların temizlenmesine ihtiyaçları var, hukukta yasama gücü ağırlığının başkan gücüne bükülmesine, daha fazla bükülmesine ihtiyaçları var. Bunlar için de başkanla uyumlu parlamentoya ihtiyaçları var. Sermaye sınıfı da başkanlı rejimin güçlendirilmesini, onunla uyumlu parlamentoyu istiyor" dedi.            

"Adaletsiz seçim sistemi üzerinde adaletsiz oynamalarla adaletli seçim sistemine geçilemez" diyen Aydın, "Bu konu Türkiye Komünist Partisi tarafından bir broşürle açıklandı bilindiği gibi. Emekçilerin uzun hak mücadeleleriyle kazanılan genel oy hakkının çalınmasına karşı mücadele, sınıfsal mücadelenin de ayrılmaz bir parçası" ifadesini kullandı.