AKP doğumu da sağlıkçılara bırakmıyor: Emine Erdoğan 'sezaryen fıtrata aykırı' dedi

AKP'nin kadın düşmanı dayatmaları doğum şeklini hedef aldı. Tıbbi gerekliliğine sağlıkçıların karar vermesi gereken sezaryenle doğum, anormal gösterildi. Bilim düşmanlığının gerekçesi nüfusu artırmak.

Aslı İnanmışık

3 Ekim Perşembe günü Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Doğal Olan Normal Doğum" temasıyla "Normal Doğum Eylem Planı Tanıtım Toplantısı" yapıldı.

Toplantıya özel hastane sahipleri, hastane başhekimleri, üniversite başhekimleri, bazı dernekler, il sağlık müdürleri ile Sağlık Bakanlığı'nın tüm birimlerinden temsilciler katıldı. Alanla ilgili doktorların bir bölümü de toplantıdaydı.

Toplantının çağrıcılarından biri AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'dı.

"İslami alternatif tıp" propagandalarıyla hatırladığımız Emine Erdoğan'ın konuyla ne ilgisi olduğunu sorgulayan bazı katılımcıların şaşkınlığı Erdoğan'ın konuşmasıyla arttı. Emine Erdoğan, doğum için "Bu özel zamanın mümkün olduğunca fıtrata ve doğala uygun bir şekilde gelişmesi, hayati önem taşır" dedi.

Sezaryenle doğum oranlarının düşürülmesi gerekliliğini "normal" dediği vajinal doğumu kutsayarak vurgulayan Erdoğan, "Modern zamanın konformist ve maddeci yaklaşımları nedeniyle dünyanın en kadim tecrübesi, tıbbi bir operasyona indirgeniyor" şeklinde konuştu. 

'Doğum ilahi bir yaratılış süreci'

Konuyla ilgili herhangi bir uzmanlığı bulunmayan Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

"Hormonların sağlıklı bir şekilde salgılandığı doğal doğum sürecinde, anne hızlı bir şekilde toparlanır, bebeğini kucağına alır ve emzirerek ömrün sonuna kadar devam edecek güçlü bir güven ve sevgi bağının temelini atar. Araştırmalar, beyin gelişiminde bellek, öğrenme, farkındalık gibi davranışları düzenleyen protein salgılarının doğal doğumda daha fazla üretildiğini ortaya koyuyor. Kadın bedeninin tamamen içgüdüsel ve adeta programlanmış bir şekilde fıtri yürüttüğü doğum tecrübesinin dışarıdan kontrol edilmesi mümkün değildir."

Sezaryeni doğum olarak görmeyen ve vajinal doğumu "ilahi bir yaratılış süreci" olarak tanımlayan Emine Erdoğan, "Normal doğumu kolaylaştıracak doğal destek yöntemlerinin güçlendirilmesini de ayrıca önemsiyorum. Nefes egzersizleri, akupunktur, hidroterapi gibi doğal doğumu kolaylaştıran etkili yöntemler olduğunu tüm anne adaylarımız bilmeli. Diğer yandan müdahalesiz doğum karnesi iyi olan hastaneler ve hekimler ödüllendirilmeli, tanıtımını bizzat yaptığım 'İlk Adım Ebe Gebe Okulu' gibi yerel iyi uygulamalar teşvik edilmelidir" dedi.

'Sezaryenle bebekler ortama bir bıçak darbesiyle bir anda çıkıyor'

Toplantıda ilgili ilgisiz pek çok isim de konuşma yaptı, fotoğraf verdi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da oradaydı.

Eski manken, oyuncu Azra Akın "kendi doğum deneyimlerini" paylaştı. Sunucu Zahide Yetiş, "Normal doğumla dünyaya gelen bebekler de çok daha sağlıklı, dünyaya hazır halde doğuyor. Sezaryende ise bebek hiç bilmediği bir dünyaya, ortama bir bıçak darbesiyle bir anda çıkıyor" iddiasında bulundu. 

Sağlık Bakanı: Sezaryen bir doğum şekli değil

Toplantıda hazırlanan "Normal Doğum Eylem Planı" madde madde sunuldu. Daha sonra da Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu konuştu. 

Memişoğlu, "Ülkemizin toplam doğurganlık hızındaki gerileme, nüfus yenilenme seviyesinin altında kalmış ve bu durum sürdürülebilir bir gelecek için büyük bir tehdit hâline gelmiştir. Bugün doğurganlık hızındaki azalma ve sezaryen oranlarındaki artış bunu bize göstermektedir" dedi.

"Sezaryen, bir doğum şekli olmadığını" söyleyen Sağlık Bakanı, sezaryenin kontrolsüz artışının doğurganlık kapasitesini sınırladığını ve demografik yapıyı tehdit ettiğini söyledi, ekonomik etkenlerdense bahsetmedi:

"Sezaryen, bir doğum şekli değil, ameliyattır. Ameliyat doğal değil, mecburi bir süreçtir. Sezaryenin yaygınlaşması toplum sağlığı üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Sezaryenin yaygınlaşması, normal doğumun geri plana atılmasına neden olmakta ve bu durum anne ve bebek sağlığını uzun vadede tehdit etmektedir."

Konuşmaların ardından Emine Erdoğan "normal" doğum oranı yüksek hekimlere ve ebelere plaket verdi.

Sağlık emekçilerine 'soruşturma sopası'

Öte yandan soL'un edindiği bilgiye göre, toplantıda sağlık çalışanlarına aba altından sopa da gösterildi. Önümüzdeki günlerde kurumlara eylem planıyla ilgili bilgilendirme genelgesi gönderileceği belirtilen toplantıda, sağlık çalışanlarına sezaryen oranlarını yüksek tutmalarının "soruşturmayla sonuçlanabileceği" ima edildi.

Konuşmalardan sezaryen tercihinin inceleneceği sonucunu çıkaran hekimler, kendilerini kanunen korumayan maddeler sayıldığını, bunun da pek çok sorunu beraberinde getireceğini, sağlık çalışanlarının hedef olabileceğini düşünüyor.

Bakanlığın skandal videosu tepki çekti

Programda bakanlığın hazırladığı bir video da gösterildi. Video daha sonra bakanlığın sosyal medya hesaplarından da paylaşıldı. Büyük tepki çeken ve "Doğal Olan Normal Doğum" etiketiyle paylaşılan videoda, sezaryenle bir bebeğin adeta "annesinden koparıldığı" işlendi. "Normal doğum yapan anneler ile bebekleri arasında ilk andan itibaren sağlıklı bir bağ kurulur. Anne emzirmeye hemen başlayabilir" ifadelerine yer verildi.

Vajinal yolla yapılmayan doğumla "bebek ve anne arasında sağlıklı bir ilişki kurulamaz" algısı yaratıldı.

AKP bunu hep yapıyor: 'Sezaryen Türkiye’ye karşı bir komplo', 'fıtrata uygun değil', 'caiz değil'

Dünyada ve Türkiye'de sezaryen oranlarının arttığı bir gerçek. Ancak tıp etiğinin bile tartışması olan bu konuda doktorların farklı fikirleri bulunuyor.

Hastayı yönlendirecek başta hekimler olmak üzere sağlık emekçilerininse tek başına süreci sırtlanması imkansız. Zira hastanelerin koşulları, sağlık sisteminin paralı hale gelmesi, gebelik takibindeki sıkıntılar gibi pek çok başlıkta kamucu bir sağlık anlayışına ihtiyaç var.

Sağlık Bakanlığı'nınsa öncelikle el atması gereken bu konular yerine tersinden piyasacı bir anlayışla özel sektörü güçlendirme politikaları sürüyor.

AKP iktidarlarında vajinal yolla doğum çeşitli dönüm noktalarında daha önce de yanlış söylemler üzerinden öne çıkarıldı. Kadın düşmanı, gerici politikalarla özdeşleştirildi. 2008, 2012, 2017 ve 2020'de konuyla ilgili Emine Erdoğan ve Recep Tayyip Erdoğan zaman zaman açıklamalar yaptı. Erdoğan kürtaj hakkındaki bir konuşmasında sezaryeni de adeta "cinayet" olarak nitelendirmişti. Erdoğan "Sezaryen Türkiye’ye karşı bir komplo" demiş, Diyanet, "Tıbbi zorunluluk olmadıkça sezaryen yöntemine başvurmak dinen de uygun değil" fetvası vermişti.

Oysa sezaryen oranlarının yüksekliğine AKP'nin sağlık politikalarının kendisi yol açıyor.

'Bebek ile annenin bağını sağlayan şey doğum şekli değildir'

Tablonun kendisini ilgili sağlık emekçilerine sorduk.

Görüştüğümüz bir kadın doğum uzmanı doktor, özellikle videonun "bilimsel ve etik olarak akla, mantığa, psikolojik sağlığa sığmayan tamamen popülist ve siyasi olduğunu" düşündüğünü söyledi. "Hastalarla doktorları karşı karşıya getirmekten başka işe yaramaz" diyen uzman doktor, bu durumun sağlık çalışanlarını endişelendirdiğini belirtti.

Sezaryenle ilgiliyse şöyle konuştu:

"Sezaryen tıbbi gereklilik halinde yapılan bir müdahaledir. Ne kadar azaltırsanız azaltın bu oran yüzde 10-20’nin altına düşmez. Bebek ile annenin bağını sağlayan şey doğum şekli değil, annenin ruh hali ve bebeğe bakım verirken ona ayırdığı kaliteli zaman ve sevgidir. Bu bilimsel gerçek ışığında düşündüğümüzde, bu kötü kurgulanmış vajinal doğuma özendirme vidosu, bir sebeple sezaryen olan, lohusalığın getirdiği yükün altına mücadele eden kadınları kötü, yetersiz hissettirmekten başka bir işe yaramaz."

'Tek bir doğum yönteminin dayatılması psikiyatrik hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir'

Meselenin diğer bir boyutu da videonun ve kampanyadaki yaklaşımın ruh sağlığına etkileri.

Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK) adına görüşlerine başvurduğumuz Psikiyatrist Dr. Gülperi Putgül Köybaşı, bilimsel literatüre ilişkin düzeltme yaparak doğumun vajinal yolla ya da sezaryen yoluyla gerçekleşebileceğini vurguladı. Doğumun nasıl olacağını belirleyen pek çok tıbbi unsur olduğunu, buna kadının doğum süreci ile ilgili beklentileri ve kaygısının da dahil olduğunu hatırlattı.

"Hekim ve ebeveynler doğumun nasıl gerçekleşeceğine dair birlikte bir planlama yapar" diyen Gülperi Putgül Köybaşı, Sağlık Bakanlığı'nın videosunda ise vajinal doğumun "normal" olduğu dolayısıyla sezaryenle doğumun anormal olduğu mesajı verildiğine dikkat çekti.

Vajinal yolla yapılan doğumun bir başarı olarak yansıtılmasını eleştiren Putgül Köybaşı, şunları söyledi: 

"Gebeliğin başlangıcından doğuma kadar geçen süreç ebeveynler özellikle de anne adayı için hem fiziksel hem psikolojik açıdan oldukça karmaşıktır, zaman zaman zorlayıcı da olabilir. Doğumun başarı/başarısızlık olarak kodlanması kadının zaten karmaşık olan bu süreçle ilgili kaygılarını arttırma riski taşır. Hele ki tek bir doğum yönteminin dayatılması, vajinal doğum yapmayan kadınlarda kaçınılmaz olarak baskı oluşturacaktır. Bu kadınlarda suçluluk, kaygı vb pek çok olumsuz duygu hissetmelerine hatta kimi psikiyatrik hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir."

Psikiyatrist Dr. Gülperi Putgül Köybaşı

'Sezaryenle doğum sağlıklı bir bağlanmanın önünde engel oluşturmaz'

Videodaki bir başka yanlışınsa anne ve bebek arasında ancak vajinal doğum ile sağlıklı bir bağlanma ilişkisi gelişebileceği algısının yansıtılması olduğuna işaret eden hekim, "Anne ve bebeğin bağlanma ilişkisi doğum yöntemine indirgenemeyeceği gibi sezaryen yoluyla doğumun sağlıklı bir bağlanmanın önünde engel oluşturduğunu iddia etmek bilimsel açıdan kabul edilemez" dedi. 

Sağlık hizmetinden yararlanmanın her insanın en temel haklarından biri olduğunun ve devletin bunu sağlamakla yükümlü olduğunun altını çizen Gülperi Putgül Köybaşı, "Ne yazık ki sağlığın piyasalaştırıldığı, bu nedenle pek çok kadının ve bebeğin gebelik ve doğum sürecinde yeterli sağlık hizmeti alamadığı için kaybedildiği bir ülkede yaşıyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın işi, topluma kendi ideolojik doğrularını dayatmak değil halk sağlığını koruyucu önlemler almaktır" ifadelerini kullandı.

Gülperi Putgül Köybaşı sürecin kadınların ruh sağlığını olumsuz etkileyebileceğini belirtti:

"Aynı zamanda Sağlık Bakanlığı'nın topluma bilimsel/doğru bilgiyi ulaştırma sorumluluğu taşıması gerekir. Ancak görüyoruz ki kadının toplumsal konumunu anneliğe ve eşliğe indirgeyen, kadının bedeni ile ilgili kararları vermesine bile tahammülü olmayan gerici ideoloji, doğum süreçlerine de aynı bakış açısıyla müdahale ediyor. Kullandığı ayrıştırıcı ve suçlayıcı dil ile toplumun özellikle de anne olmaya hazırlanan kadınların ruh sağlığını olumsuz etkiliyor."