AİHM, N.Ç. davası dahil üç davada Türkiye'yi mahkum etti

AİHM, 2002'de 14 yaşındayken cinsel istismara uğrayan N.Ç.'nin yargılama sürecinde insanlık dışı muameleye uğradığına hükmetti ve Türkiye'yi tazminata mahkum etti.

Haber Merkezi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye'yi, insanlık dışı muamele, bilgiye erişimin ve özel hayatın gizliliğinin ihlali gerekçeleriyle üç ayrı davada mahkum etti.
 
AİHM, 2002 yılında 14 yaşındayken cinsel istismara uğrayan N.Ç. adlı çocuğun insanlık dışı muameleye maruz bırakıldığına, Balyoz davasında cezaevine giren Koramiral Kadir Sağdıç'ın özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ve Avukat Ramazan Demir'in Silivri'de tutuklu olduğu dönemde kendini savunacak bilgiye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AİHM bu üç davada başvuruculara manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

N.Ç.'ye 25 bin Avro manevi tazminat ile 3 bin Avro yargılama gideri ödenmesine karar veren AİHM'in kararında şu ifadelere yer verildi:

'Sanıkların tehditleri görmezden gelindi'

"Olay, 2002 yılında, 14 yaşındaki kız çocuğunun (N.Ç.) fuhuşa zorlanması, özgürlüğünden yoksun bırakılarak kapatılması ve birçok kişi tarafından tecavüze uğraması ile ilgilidir. 2003 yılında N.Ç. Savcılığa şikayette bulunmuş, olayla ilgili 28 kişinin kimliği belirlenmiş ve 27’si tutuklanmıştır. Mardin Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmada, duruşmanın kamuya kapalı yapılmasına karar verilmiştir. Duruşmadan sonra, sanık yakınları, N.Ç.’ye ve temsilcilerine saldırmış, N.Ç.nin avukatlarının, koruma tedbirine ve güvenlik nedeniyle davanın başka yere aktarılmasına ilişkin talepleri reddedilmiştir.

Yargılama 11 yıl sürmüş, bu süre içinde, Yargıtay’da hiçbir açıklaması olmayan 5 yıl geçirilmiştir. N.Ç., yargı organının isteğiyle 10 kez, neden gerek duyulduğu açıklanmayan ayrıntılı tıbbi muayeneye tabi tutulmuş, duruşmalarda, sosyal danışmanın, psikoloğun veya başka bir uzmanın desteği olmaksızın, kendisine tecavüz edenlerle karşı karşıya getirilmiş ve onların önünde, mağduru olduğu tecavüz eylemlerinin en ince ayrıntısına kadar anlatmaya ve eylemleri canlandırmaya (reconstruction) zorlanmış ve bunun neden gerekli olduğu açıklanmamıştır. N.Ç., duruşmalardan sonra, sanıkların yakınlarının saldırılarına maruz kalmış ve bu saldırıların birinde, polis, N.Ç.’yi zorlukla şehir dışına çıkarabilmiştir. Bütün bunlara rağmen yargı organı, N.Ç.’yi sanıklardan koruyacak hiçbir tedbir almamıştır. Üstelik yargı organı, yargılama sırasında yürürlükte olan eski CK’nın 414. Maddesinin daha az ceza öngören 1. Fıkrasından yararlanabilmelerini sağlayabilmek için büyük çaba sarfetmiş ve bu amaçla, bazı sanıkların tehditlerini ve uyguladıkları şiddeti görmezden gelerek, N.Ç.’nin tecavüz eylemlerine rıza gösterdiği görüşünü benimsemiştir. Bu görüş benimsenirken, N.Ç.’nin yaşının küçüklüğü ve buna bağlı olarak güçsüzlüğü ve dirençsizliği dikkate alınmamıştır. Sonuçta, sanıklar hakkında eski CK’nın 414. Maddesinin 1. Fıkrasına göre çeşitli cezalara hükmedilmiş, özgürlükten yoksun bırakma ve fuhuşa teşvik suçları ise, zamanaşımına uğramıştır."

'Rıza gösterdiği varsayımına ağırlık verildi'

Duruşmalarda, gereksiz yere ifade verme ve kanıt sunma sınırlarını aşarak ve kendisine travma yaşatarak, tecavüz eylemlerini en ince ayrıntısına kadar anlatmaya ve canlandırmaya zorlanmasının N.Ç.'nin haysiyetini rencide ettiği ve özel hayat hakkını çiğnediği sonucuna varan AİHM bu durumun, sanıkların adil yargılanma hakkı ileri sürülerek mazur gösterilemeyeceği değerlendirmesini yaptı.

Kararda "AİHM’ye göre, N.Ç.’nin 10 kez ayrıntılı tıbbi muayeneye tabi tutulması da vücut ve psikolojik bütünlüğüne aykırıdır. AİHM, yargı organının, N.Ç.’nin küçük yaşını dikkate almaksızın, tecavüz eylemlerine rıza gösterdiği ya da yeteri kadar karşı çıkmadığı varsayımına ağırlık vermesini, tecavüz mağduru küçüğün korunması yükümlülüğü ile bağdaştıramamıştır. Yargılamanın özenle ve süratle yürütülmemiş olması da yine, tecavüz mağduru küçüğün korunması yükümlülüğüne aykırı bulunmuştur. AİHM, bütün bunların, N.Ç. için, ikincil mağduriyete (secondary victimisation) yol açtığı sonucuna varmış ve AİHS’nin 3. (işkence ve kötü muamele yasağı) ve 8. (özel hayata saygı hakkı) Maddelerinin ihlal edildiğine hükmetmiştir.
AİHM ayrıca, N.Ç.’ye 25,000 Avro manevi tazminat ile 3,000 Avro yargılama gideri ödenmesine karar vermiştir.       
Karar, temyiz edilmediği takdirde, 3 ay sonra kesinleşecektir
" denildi.

Yeni Şafak ve Taraf'ta özel hayatın gizliliğinin ihlali

AİHM bir diğer duruşmada ise Koramiral Kadir Sağdıç'ın başvurusunu karara bağlandı. Balyoz davası nedeniyle 3 yıl 4 ay tutuklu kalan Kadir Sağdıç'a haksız tutukluluk nedeniyle 2016'da 177 bin TL tazminat ödenmişti. AİHM 2009 yılında Yeni Şafak ve Taraf gazetelerinde Sağdıç'ın "Kafes darbe planının" arkasındaki kişilerden biri olarak gösterildiğini, Sağdıç'ın iki gazeteye karşı başlattığı hukuki süreçlerin ise yerel mahkemeler tarafından reddedildiğini, son olarak Anayasa Mahkemesi'nin de Nisan 2015'te hak ihlali olmadığına dair karar verdiğini hatırlattığı kararında "AİHM yerel mahkemelerin, başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkı ile basın özgürlüğü arasında doğru dengeyi kuramadığı görüşünde. Söz konusu haberler sorumlu gazetecilik standartlarıyla uyuşmuyor" dedi. AİHM, Sağdıç'a 2 bin Avro manevi tazminat ve 2 bin Avro mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti.

'Cezaevinden AYM ve Resmi Gazete'ye girilmesine engel hak ihlali'

Bir diğer duruşmada ise AİHM, 2016'da Silivri Cezaevi'nde iken savunmasını hazırlamak ve müvekkillerinin davalarını takip etmek için AİHM, AYM ve Resmi Gazete'nin internet sitelerine girmesi engellenen Avukat Ramazan Demir'in başvurusunu haklı buldu. AİHM Demir'in ikisi Türk devletine biri de uluslararası bir kuruma ait olan bu sitelere erişimin engellenmesinin hak ihlali olduğuna karar verdi ve Türkiye'yi 1.500 Avro manevi tazminat, 2 bin Avro da mahkeme ücreti ödemeye mahkum etti.