Evine yapılan baskında gözaltına alınıp tutuklanan ve yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutukluluğuna itiraz edildi.
CHP heyeti ve Özer’in avukatları Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde Ahmet Özer’in tutukluluğuna itiraz dilekçesini verdi.
Burada yapılan açıklamaya CHP İçişleri Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Murat Bakan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in kızı avukat Seraf Özer ve CHP İstanbul il yöneticilerinin yanısıra İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu da katıldı.
Murat Bakan yaptığı açıklamada “Esenyurt'ta milletin iradesine siyasallaşan yargı yoluyla el konuldu" dedi. Önce Esenyurt Belediyesi'ne kayyım atanmaya kararı verilmiş, daha sonra bu siyasal kararın hukuki altyapısı oluşturulmuş bir dosya ile karşı karşı olduklarını kaydeden Murat Bakan "İtiraz dilekçemizde sorgu hakimliğinde tutuklanmasına sebep olan tüm sebeplerle ilgili avukat meslektaşlarımız ayrı ayrı konuyu irdelediler. Bunların tamamı delilleriyle beraber çürütülmüş durumda” dedi.
Bakan açıklamasında özetle şunları söyledi:
"Faik Kaplan tarafından yapılan para transferi diye bir konu var. Bunun bir kira ödemesi olduğu ortaya çıktı. Dekontları ile kira sözleşmesi ile dosyaya konuldu.
2016'da basılmış olan ve tamamen kurgu olan Dağ Sancısı kitabı var. Bu tutuklama sebebi sayıldı.
Bir başka konu bir başsağlığı görüşmesi. Hepinizin malumu telefonunu bile bir başkasından aldığı bir şahsı annesinin rahmetli olması sebebiyle taziye için arıyor.
Hesap hareketlerinin şaibeli olduğu iddiası. Bu da seçim kampanyası yürütmek için aile dostlarının, arkadaşlarının kendi aralarında topladıkları cüzi bir para. Yani iktidarın seçim dönemlerinde nasıl bir kampanya yürüttüğünü düşünürsek bunun tutuklama gerekçesi olması komik bir şey.
Bir başka konu, aslında hiçbir zaman hesabında varolmamış bir paranın hesabı soruluyor. Hayatının hiçbir döneminde hesabında 3 milyon 736 bin dolar olmamış Ahmet Özer'in. 50 milyonluk bir para transferi de olmamış, öyle bir para da olmamış. Yani çok kolay bir inceleme ile anlaşılabilecek bir şey tutuklamaya konu edildi.
Bir başka konu bir konser, festival... Esenyurtta'ki derneklerin bir araya gelerek yaptıkları kültür müdürlüğü ile ilgili bir festival. Ne sanatçının tespitinde belediye başkanının dahli var ne de bununla ilgili belediye kasasından bir lira ödenmiş. Buna rağmen orada atılan sloganlardan dahi, kaymakamın açtığı, katıldığı bir festivalden dolayı bu da bir tutuklama gerekçesi yapıldı.
Bir başka konu Remzi Kartal görüşmesi. Hemşerisi olan ve geçmişte milletvekilliği yapan, buradan tanıdığı...Ama bir HTS kaydı yok, görüşme içeriği yok. İddia edilen görüşme 12-13 yıl öncesine dayanıyor. Aynı dönemde AK Partili Milletvekili kendisiyle görüşme yapıyor, Hüseyin Yayman. Daha dün parlamentoda bir açıklama yaptı. 'Ben akademisyen olarak görüştüm' dedi. Bu da trajikomik bir şey. Bir Ak Partili milletvekilinin akademisyen olarak Remzi Kartal ile görüşmesi normal ama hemşerisi ve aynı aşiretten olduğu Remzi Kartal ile görüşme yaptığı için yine akademisyen olan (Özer) aynı gerekçeyle tutuklu.
694 tane farklı görüşme yaptığı iddia ediliyor. Hiçbirimizin vatandaşın GBT'sini sorgulama hakkımız yok kimin hangi suçtan yargılandığını ya da yargılanmadığını bilemeyiz. Bu iddia bir tutuklama gerekçesi olamaz.
Bir başka konu bir dernek ziyareti. MEBYADER. Yasal olarak kurulmuş ve faaliyetle olan bir dernek.
Makam odasında ele geçirildiği söylenen bir mizah dergisi. Avukatların eşlik etmediği, dijital materyaller alınırken imajının alınmadığı, her tür delil toplanmasının hukuka aykırı olarak yapıldığı bir ortamda bunu da bir delil olarak dosyaya sunmuşlar ve tutuklama gerekçesi olmuş. Avukat arkadaşlarımız tüm bu tutuklama gerekçelerini ortadan kaldıran dilekçeyi verdiler."
Bakan ayrıca İstanbul'daki üç ayrı üniversiteden hukuk fakültelerinin profesörlerinden alınan 38 sayfalık mütalaanın da dosyaya sunulduğunu söyledi.
Kaboğlu: Türkiye'nin hukuka ihtiyacı var
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu da yaptığı açıklamada yapılan işlemlerin Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtti. Kaboğlu “Daha fazla Anayasa'ya aykırılık sürecinin devam etmemesi için bir an önce yargı makamlarının kararlarını vermesi gerekiyor. Türkiye'nin hukuka ihtiyacı var. Toplumsal barış ancak hukuka saygı ile sağlanır" diye konuştu.
'Sorgudaki sorularda hüküm verilmiş'
Ahmet Özer’in kızı avukat Seraf Özer de “Ciddi bir algı operasyonu yapılıyor. Sorgu esnasında yöneltilen sorularda ilk önce hüküm verilmiş. İddialara karşı biz bütün somut delilleriyle açıklamalarımızı yaptık. Tamamen mesnetsiz, bırakın tutuklanmayı, isnat edilen suçun bile ne kadar haksız hukuksuz olduğunu ortaya koyuyor" dedi.
Özer'den açıklama: 'Benim üzerimden yapılan bir operasyon'
Ahmet Özer dün cezaevinden avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada kendisine, Esenyurt Belediyesi’ne ve CHP’ye yönelik bir operasyonla karşılaştıklarını belirterek “Benim üzerimden yapılan ve bir halkanın parçası olarak gördüğüm bu operasyon temelsiz ve asılsız iddialara dayanmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Hayatımın hiçbir döneminde terör faaliyetleri ya da bunlarla ilişkilendirilebilecek organizasyonlarla ilgim olmadı" diyen Özer açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:
"Ben Cumhuriyetin akademisyeniyim. Kürt Sorunu’na dair ise her zaman görüşlerim ve çözüm önerilerim oldu bunları da gizli saklı değil, kitaplarla makalelerle kamuoyu ile paylaştım. Benim cezaevine haksızca konulmamın ardından kendilerine gazeteci, araştırmacı, iletişimci vb. diyenlerin arkamdan uydurduğu iftiraları görüyorum. Bu ucuz yalanların hesabını hukuk önünde soracağımdan kimsenin şüphesi olmasın."
Özer açıklamasının devamında şunları kaydetti:
“Mertlik önemlidir. İtibar cellatlığına soyunanlar, aşağılıkça açıklamalarda bulunanlar gördüğünüz gibi ben cezaevindeyken meydana çıkıyor. Çünkü mertlik ve insanlık bunların kapısından geçmemiştir. Ailelerinden bu terbiyeyi almamışlardır. O yüzden iftiralarının hesabını verecekler.
Son olarak, Esenyurt halkına onları çok özlediğimi ve tekrar eski günlerimize dönmek için heyecanlı olduğumu belirtmek isterim. Hiç merak etmeyin, bu günler geçecek. Hak, hukuk ve adalet kazanacak!”