Açılma sonrası işçinin en büyük 3 sorunu

Patronlar pandemi sürecinde lehlerine olan uygulamaların sürmesini istiyor. İktidarsa işçileri piyasaya, patronlara adeta yem etmiş durumda. Açılma sonrası işçiler için yeni sorunlar ortaya çıktı.

Haber Merkezi

AKP iktidarı pandemi sürecini emekçilerin mağduriyetini giderecek gerçek bir sosyal program uygulamadan, patronların lehine işletebileceği geçici uygulamalarla geçirdi. Üstelik bu uygulamaların finansmanını da zaten işçilerden yapılan kesinti ile oluşan “işsizlik sigortası fonundan” karşıladı.

Bu uygulamaların başında “kısa çalışma ödeneği” ve adına “işten çıkarma yasağı” denilen uygulamalar geldi. Bunlar zaten işçinin, çalışan kesimlerin sorunlarını çözmekten uzaktı. Ancak 1 Temmuz itibariyle bu uygulamaların ortadan kalkması yeni sorunlar doğurdu.

Şimdi patronlar pandemi sürecinde lehlerine olan uygulamaların sürmesini istiyor. İktidarsa işçileri piyasaya, patronlara adeta yem etmiş durumda. Açılma sonrası gelen haberler emekçiler üzerindeki sömürü baskısının arttığını gösteriyor.

Patronların Ensesindeyiz Ağı pandemi sürecinde yürüttüğü çalışmaya devam ediyor. İşçiler arasında bir dayanışma yaratarak, işçilerin birlikte hareket etme yeteneğini artırarak, herhangi bir işyerinde yaşanan sorunu teşhir edip kamuoyu oluşturarak mücadele etmeye devam eden PE’nin avukatlarından Recep Demir ve PE Genel Koordinatörü Selahattin Kural yeni dönemde işçilerin yaşadıkları sorunları ve bunlarla nasıl mücadele ettiklerini anlattılar.

3 temel sorunla karşılaştık

“Pandemi ücretsiz izni sona erdikten sonra üç tip hukuksuzlukla karşılaştık” diyen Recep Demir bu zorlukları şöyle sıralıyor:

“Öncelikle işçilerin büyük bir kısmı 1 Temmuz itibariyle işten çıkarıldı ya da istifaya zorlandı. Ancak çoğu işçinin tazminatları ücretsiz izin süresi hesaba katılmayarak gasp edildi. Çalışmaya devam eden işçilerde ise ücret zamları ve diğer yan ödeme iyileştirmeleri uygulanmadan ücretsiz izin öncesi ücretler üzerinden devam edildi.

Bir grup işçi ise ne işe çağrıldı ne de işten çıkışı yapıldı. Halbuki 1 Temmuz itibariyle işverenin işten çıkarmadığı işçinin işe devam etmesi gerekirken işverenler iş görmeye hazır işçiyi işe başlatmadılar. Kanunen işverenin işe davet etme zorunluluğu yok ancak bir çok işçiye "Biz sizi çağıracağız" diyerek ilk iki, üç günlük sürede devamsızlık tutanakları ile işçileri tazminatsız işten çıkardılar.

Son olarak ise 1 Temmuz sonrası bir çok işçi çalıştığı işyerinde daha ağır şartlara zorlandı, mesaileri uzadı, işçi alımlarında işçiye düşük ücret dayatıldığı gerçeği var. Yani ücretsiz izin döneminin patron fırsatçılığı 1 Temmuz sonrası da devam etti. Çünkü bu patron düzeninin doğasında var.”

İşçinin rızası yok!

Normalde işçi ve işverenin karşılıklı rızasına bağlı olan ücretsiz izin uygulamasının pandemi sürecinde sadece patronun isteğine bağlı hale getirildiğini dile getiren Demir, bu sayede mevcut hukuk kurallarının istismar edilerek işçilerin kıdem tazminatlarının gasp edildiğini söylüyor:

“Yargıtay uygulamasına göre ‘tarafların ücretsiz izin konusunda anlaşmaları halinde, ücretsiz izin süresince iş sözleşmesinin askıda kalacağı’ esası kabul edilmiştir. Bu duruma istinaden çalışanın kendi talebi ile kullanmış olduğu ücretsiz izin süreleri kıdeme esas sürenin hesabına dahil edilmeyecektir. Ancak, bu uygulama pandemi öncesi ücretsiz izin uygulaması için geçerliydi. Pandemi döneminde uygulanmak üzere yapılan geçici düzenleme ile getirilen ücretsiz izin uygulamasında (nakdi ücret desteği) çalışanın rızası aranmadan işverene ücretsiz izne çıkarma hakkı verildiğinden farklı değerlendirilmesi gerekiyor. Kısa çalışma süresinde olduğu gibi nakdi ücret desteğinde geçen sürelerin de kıdem süresinden sayılması konusunda mevzuatta herhangi bir düzenleme bulunmuyor ancak nakdi ücret desteği uygulaması, çalışanın rızası aranmadan işverene tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarma hakkı tanıdı. Dolayısıyla geçmiş dönem ücretsiz izin uygulaması ile pandemi dönemi ücretsiz izin uygulaması birbirinden çok temel bir şekilde ayrıldı. O da "işçinin rızası" meselesi. Her ne kadar yargı kararlarına yansımamış olsa da pandemi dönemi ücretsiz izinlerinin askıda sayılmayacağı ve kıdem tazminatı hesabında dikkate alınacağı yönünde kararlar oluşacaktır. Aksi durum hakkaniyet kurallarının ve işçi lehine yorum ilkesinin ihlali olacaktır." 

PE Genel Koordinatörü Selahattin Kural 1 Temmuz sonrasında yaşananların “işten çıkarma yasağı” adlandırmasının nasıl da bir aldatmacadan ibaret olduğunu ortaya çıkardığını söylüyor:

“1 Temmuz'la birlikte işten çıkarmaların artması bekleniyordu. Ancak kamuoyuna "işten çıkarma yasakları" kalktı diye bir algı oluşturuldu. Bu doğru değil. 1 Temmuz'dan önce de işçiler Kod 29 gibi uygulamalarla zaten işten çıkarılıyordu. Ayrıca ücretsiz izin uygulaması milyonlarca emekçi için fiili olarak bir işsizlikti. İşten çıkarılmak istenen işçiler ücretsiz izne çıkarıldı. 1 Temmuz'la birlikte de ücretsiz izinli işçiler işten çıkarıldı.”

“İşten çıkarmalarla birlikte emekçilerin yaşadığı hak gaspları da arttı” diye Kural, PE olarak bu süreçte yeni saldırılar karşısında dayanışma çağrısını sürdürdüklerini, işçilere maruz kaldıkları haksızlıkları kendilerine bildirmeleri istediklerini anlattı.

Patronlar bu işi sevdi

“Patronların tek taraflı ücretsiz izin uygulamasının kalıcılaşması gibi bir niyette var. Patronlar zorunlu ücretsiz izin ve KÇÖ uygulamasını pandemi boyunca sevdi ve bitmemesi için iktidara taleplerini sürekli yineledi. Şimdi bunun devam etmesini hatta kalıcılaşmasını istiyorlar aynı uzaktan çalışma, evden çalışmanın kalıcılaşması gibi.” diyen Kural, AKP’nin ve patronların pandemi boyunca işçileri mağdur eden politikaları sürdürmekte kararlı olduklarını, dolayısıyla işçilerin de aynı kararlılık ve karşı örgütlülükle hareket etmesi gerektiğini söylüyor.

“Bu süreçte ücretsiz izinle ilgili en önemli mücadele başlığı ise ücretsiz izinde geçirilen günlerin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmamasıdır”diyerek avukat Recep Demir ile aynı konunun altını çizen Kural pandemi yasaklarının kaldırılmasıyla birlikte PE'ye gelen ihbarlarda öne çıkan en önemli başlığın kıdem tazminatının eksik hesaplanması olduğunu söyledi.

'Temel mücadele başlıklarımızdan olacak'

İşçiler ücretsiz izin, kısa çalışma gibi uygulamalarla değişen oranlarda 1 yıla yakın bir süre kıdem tazminatlarından kaybettikleri biliniyor, üstelik bir çoğu tam mesai çalışmaya devam ettiği halde. Kural bu durumu şöyle anlatıyor:

“Ücretsiz izinde geçen sürelerin işçinin haklarına eklenmemesi gibi bir durum kabul edilmemelidir. İktidar pandemi boyunca işyerleri zarar ediyor bahanesiyle patronlara kaynak aktardı, teşvik yağmuruna tuttu. İşçiler bu süreçte hiç düşünülmedi aksine patronlar daha fazla kar elde etsin diye üzerine binildi. Yine bu süreçte sermaye sınıfı kar üstüne kar açıkladı. Normal zamanda kazandıklarından daha fazla kazandılar. İşçi ücretlerinin çoğu devlet teşviklerinden, işsizlik fonundan karşılandı. Bütün kaynakların sermaye sınıfının çıkarları için  kullanıldığı bu tabloda işçinin kıdem tazminatına saldırısı kabul edilemez.”

Bu konunun PE’nin önümüzdeki dönem temel mücadele başlıklarından biri olacağını dile getiren Kural “Patronların Ensesindeyiz Ağı işçileri bir araya getirmeye çalışacak, emsal oluşturacak, mücadele örnekleri çıkaracak. Ücretsiz izindeyken hakları gasp edilen emekçileri PE'ye ulaşmaya çağırıyoruz. PE'nin avukatları, uzmanları, dostları bu konuda birlikte mücadele edecek.” dedi.