Abdullah Üredi: Bir işçi önderinin, bir yoldaşın ardından...

TKP üyesi, işçi önderi Abdullah Üredi’yi yitirdik. 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü ve tüm bu tarihlerin gerisindeki sınıf mücadelesini yaşamıştı. Onu tanıyanlar, tanımayanlara anlatmalı.

Yusuf Şaylan

“Durulur ekmeksiz aşsız,
Durulur bacı kardaşsız
Ama durulmaz yoldaşsız
Arıyorum yoldaşımı
Yollara koydum başımı”1

Türkiye Komünist Partisi üyesi, işçi önderi Abdullah Üredi’yi yitirdik. Onu tanıyanlar, tanımayanlara anlatmalı. Bu yazıyı Üredi’nin ardından bir “anma” yazısı olarak da değil, onu anlatma yazısı olarak kaleme alma ihtiyacı duydum.

O, 12 Mart 1970’leri 12 Eylül 1980’leri yaşamış, koğuşturmalara, soruşturmalara uğramış, ağır işkenceli sorgulara maruz kalmış, 1983-84 Vatan Partisi, 1986 Sosyalist Vatan Partisi davalarında yargılanmış, bir süre hapiste yatmış devrimci bir işçi önderiydi. En olumsuz koşullarda bile hep devrimi ve sosyalizmi düşlemiş ve düşünmüş emekçilerin iktidarı fethedeceği günü beklememiş onun için mücadele etmekten hiç geri durmamıştır.

Onu ilk tanıdığımda Vatan Partisi Merkez Komite Üyesi aynı zamanda Mersin İl Başkanlığı görevini üstlenmiş, Soda Sanayiinde DİSK’in örgütlenmesini sağlayan bir işçi önderiydi. 12 Mart darbesinden sonra sosyalist hareketimizin yeniden örgütlenme sürecinde Doktor Hikmet Kıvılcımlı tarafından kurulan Vatan Partisi’nin 70’li yıllarda yeniden örgütlenmesinde yer almıştı.

Doktor Hikmet Kıvılcımlı 12 Mart’a gelirken hem Türkiye İşçi Partisine hem de partiden ayrılıp dağlara çıkan devrimci gençlere yönelik eleştirileri olan birisiydi. 12 Martta cezaevlerine giren genç devrimciler Kıvılcımlı’nın eleştirilerini yaşadıkları pratikle bilince çıkartmışlardı.

"Tarihin yörüngesi, en ufak ikirciliğe yer bırakmayacak ölçüde, İşçi Sınıfının yörüngesine girmiştir. Ne denli parlak göktaşı görünmek tutkunluğu içinde bulunurlarsa bulunsunlar, eğer uzayın sağır boşluklarında yitmek istemiyorlarsa, bütün Devrimci Yıldızlar, Tarihin ve İşçi Sınıfının yörüngesi içine akmalıdırlar. Bu yörünge Proletarya Partisidir.”

O yıllar işçi sınıfının gündeme ağırlığını koyduğu yıllardı. Her iş kolunda grevler, direnişler adeta bir ikili iktidar yaşanıyordu. Merkezi hükümetler parababalarının hükümetleriydi ama sokak devrimcilerin elindeydi. Soda Sanayi işçileri bazı haklarını alamadıkları için Mersin’den Ankara’ya yürüyüş kararı almışlardı. Günlerce süren bu yolculuk Ankara-Gölbaşı ilçesine geldiklerinde bizler de yürüyüşçü işçileri orada karşılamıştık. Çadırlar kurulmuştu, birkaç gün Gölbaşı’nda konaklanmıştı. Daha sonra heyetler oluşturulmuş görüşmeler yapılmış istekler önemli ölçüde kabul ettirilmişti. Biz henüz 18’li yaşlardaydık, o yıllarda devrimci gençler eğitimlerini grev çadırlarında, direnişlerde alırlardı. Lenin yoldaşın dediği gibi “Grevler işçilerin ve devrimcilerin okuludur”. Abdullah yoldaş bu uzun yürüyüşün örgütleyicilerindendi, gerçek anlamda bir işçi önderiydi. Her zaman çevresinde devrimci işçilerden bir gurup olurdu iyi bir örgütçüydü. O yıllarda ve sonrasında Mersin-Silifke’de hep sol bir damar olmuştur.

Abdullah yoldaş Güneyde her örgütlenmede, her işçi eyleminde emeğiyle katkı koymuştur. 

Yıllar sonra İncirlik yürüyüşünde

12 Eylül sonrası dağınıklık günlerinden hemen sonra eski “Doktorcu” arkadaşlarla Dr. Hikmet Kıvılcımlı adına bir Vakıf kurma çalışmalarına katılmış, bu çalışmalar Abdullah yoldaşın evinde kotarılmıştır. Sonraki yıllarda STP, SİP ve TKP süreçlerinde Abdullah yoldaşla yıllar sonra yollarımız yeniden kesişti. 2000’li yıllarda Türkiye Komünist Partisi ile tekrar sıcak politikaya katıldı.

Partili gençlerin Adana İncirlikte ABD üslerine yönelik protesto yürüyüşlerinden çok heyecan duymuş ilerleyen yaşına rağmen uzun yürüyüşün belli merhalelerinde gençlerle birlikte yürüyüşe katılmıştı. Yurtsever Cephe çalışmalarına Mersin Silifke üzerinden katkılar koymuştu. Hatta Yurtsever Cephenin ilk köy örgütlenmesini yoldaşlarla birlikte gerçekleştirenlerdendi. Genç partililerle sohbet etmeyi çok önemserdi onlara deneyimlerini ve geleceğe yönelik düşüncelerini aktarırdı. 

Uzun süredir sağlık sorunları da yakasını bırakmamış, birkaç operasyon geçirmiş ama yine de memleket meselelerine hiçbir zaman sırtını dönmemiş, sorunları çözümlemek nasıl mücadele edilmesi üzere hep kafası meşgul olmuştur. Evet, o bir sıra neferi olarak işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine boylu boyunca katılmış, hiçbir işi yüksünmemiş her zaman güzel günler için mücadele etmiştir.

  • 1. Anonim türkü