AKP’nin Alevilere ilişkin daha önce duyurduğu hamlesini seçim öncesinde bir propaganda malzemesine dönüştürmek için yeni adımlar atması beklenirken, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe “Aleviler bunu yutmaz, yutmayız” dedi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaz aylarında, kurulacağını duyurduğu Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı Kasım ayında kuruldu. Erdoğan’ın bu hafta başkanlığa atamalar yapması bekleniyor. Aleviler bu başkanlığı tanımayacaklarını söylerken, AKP’nin “müjde” diye göstermek istediği cemevlerinin elektrik parasının bütçeden karşılanması konusunun ise “uzun yıllardır verilen mücadelenin bir sonucu” olduğunu ve bunun zaten yıllardır gasp edilen haklarının verilmesi olduğunu dile getiriyorlar.
Öte yandan AKP’nin yaz aylarında valiliklere yazı göndererek Aralık 2022’de yapılması planlanan Kerbela programına katılacak 300 Alevi dedesi aradığı haberleri basına yansımıştı. Sözkonusu programın gerçekleşip gerçekleşmediğine dair kamuoyuna bir bilgi yansımadı. AKP’nin Kerbela’ya götürecek “Alevi dedesi” bulamadığı anlaşılırken bu adımları ve Alevilerin sürece bakışını Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe ile konuştuk.
Erçe cemevleri ibadethane olarak tanınmadıkça Alevilerin çıkarılan hiçbir düzenlemeyi tanımayacağını, kurulan başkanlığın da Aleviler gözünde "yok hükmünde" olduğunu belirtiyor. Erçe seçim öncesinde AKP’nin atmak istediği adımları “manipülasyon” diye niteleyerek “Kül yutmayacağız, Aleviler ne yapmaları gerektiğini bilir” diyor.
'Hükümet hiç kimseyi Alevi dedesi ilan edemez'
Haziran ayında İçişleri Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Aralık 2022’de Kerbela’da düzenlenecek programa katılması için masrafları bakanlıkça karşılanmak üzere 300 Alevi dedesi aradığına yönelik valiliklere yazı gönderdiği ortaya çıkmıştı. Aralık ayı geçti ancak sözkonusu programın yapılıp yapılmadığına ilişkin bir bilgi gündeme yansımadı. Siz bu program hakkında bilgi sahibi misiniz? Bakanlıklar programa katılacak Alevi dedesi bulamadılar mı?
Bizim duyumumuz yok, kulağımıza henüz bir şey gelmedi. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Yani zaten isteyen istediği yere gidebilir. Ama kimse Alevilere rağmen kendisini Alevi dedesi ilan edemez. Hele ki hükümet hiç kimseyi Alevi dedesi ilan edemez. Alevilerden rızalık almayan hiç kimse Aleviler adına Cem bile yürütemez. Cem başlamadan önce ceme katılanlara sorarlar, ‘Canlar ben bu cemi yürütmek istiyorum. Rızalığınız var mıdır’ der. Bir kişi dahi ‘Ben rızalık vermiyorum, siz bu cemi yürütemezsiniz, çünkü siz şöyle şöyle bir şey yaptınız’ dediği anda o cemi yürütemez. Dolayısıyla bizi o açıdan çok ilgilendirmiyor.
Herhangi bir insan olarak değerlendiririz onları, yani giden, gidecek olan varsa. Ki biz uyardık onları, gitmeniz halinde bu toplum size iyi gözle bakmaz diye. Şu ana kadar duyum almadık ama kimse, gerçek manada bu yola önderlik edebilecek birinin, halkın vergilerinden toplanan paralarla gitmesini kabul etmez. Gerçek dedeler bunu yapmazlar. Çünkü biz rızasız lokma yemeyi doğru bulmayız. Toplumun vergileri toplumun çıkarları için, eğitim, sağlık, ulaşım, çocukların geleceği için kullanılır. Ama siz bu toplumun vergilerini onlardan rızalık almadan kullanmaya kalkarsanız bu toplum size iyi gözle bakmaz. Hem böyle bir yanı var. Duymadık ama varsa da bizim onları zaten dede olarak kabul etmemiz mümkün değil.
'Lütuf gibi sunulan elektrik parasının ödenmesi bir hak'
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na bu hafta Erdoğan’ın atamalar yapacağı belirtiliyor. Cemevlerinin elektrik giderlerinin de bu başkanlık bütçesinden karşılanacağı açıklanmıştı. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Bu ikisini birbirinden farklı değerlendiriyoruz. Şöyle ki: Biz yıllardır eşit yurttaşlık, hak mücadelesi veriyoruz. Biz verilen mücadeleyle kazandığımız, devletin ayrımsız olarak tüm yurttaşlarına vermek zorunda olduğu kamusal hizmetler ile cemevi başkanlığı meselesini birbirinden ayırıyoruz.
Bize bir lütufmuş gibi sunduğu elektrik parası ve benzeri şeyler zaten bizim hakkımız olan şeyler. Zaten yıllardır gasp edilen haklarımız. Bu ülkede yaşayan milyonlarca insanı inançlarına göre ayıran, ötekileştiren bir tutum sözkonusuydu, şimdi sanki bir lütufmuş gibi ‘cemevlerinin elektrik parasını ödeyeceğiz’ meselesini biz burada ayrı tutuyoruz. Hayır siz bunu zaten ödemek zorundaydınız, zaten yıllardır ödemediniz, şimdi de buna bir sürü kılıf uyduracaksınız, biliyoruz. Yine adaletsiz davranacaksınız, bu ülkede 120 bin civarında cami, mescit, yatırın vs. (elektrik parasını) ödüyorsunuz, kiliselere, havralara ödüyorsunuz zaten. Bize hiç sormadan bunları yapıyorsunuz zaten. Cemevlerine gelince bunun için birtakım kılıflar uydurmanın bir anlamı yok. Bunu siyasi malzeme yapmanın da anlamı yok.
'Torba yasa ve kararname AYM'de'
Ama buna rağmen çıkartılan torba yasanın Anayasa Mahkemesi’ne taşınması için girişimler yaptık ve sonuçta Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Hem kanun hükmünde kararname hem de torba yasa Anayasa Mahkemesi’nde. İtirazlarımız sürecek. Hukuki mücadelemiz sürecek. Oralarda geçen hiçbir ifadede cemevlerini ibadethaneden sayan bir hüküm yok. Bu büyük bir adaletsizlik, bir hukuksuzluktur.
Bakınız geçen haftalarda bir haber çıktı. Aynen şöyle deniliyor: İbadethanelerin ve cemevlerinin kullandığı doğalgaza yüzde 42 geldi. İfadeye bakarsanız cemevleri ile ibadethaneler ayrılıyor. Buna siz mi karar vereceksiniz? İbadethanelerin dememiz yetmez mi? Bunu ısrarla bilerek yapıyorlar. Biz yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz ve bir adım yol alabilmiş değiliz. Bu Cemevi Başkanlığı'nı tanımıyoruz. Kadüktür bizim açımızdan.
'Bir inkarın yasal hale getirilmesi'
Böyle bir şeyi Kültür Bakanlığı’na bağlamak demek büyük bir toplumsal kesimin bu kadim inancını bir tür kültürel faaliyet olarak görmek, bir folklorik topluluk olarak görmek demektir. Yani siz o zaman kendi inancınızın kurumlarını ya da ibadethanelerini Kültür Bakanlığı’na bağlayın, eşitlik sağlayalım. Böyle bir şey yok! Bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil. Biz Kültür Bakanlığı’na bağlı bir turizm şirketi falan olmayacağız. Ya da biz folklor kursu faaliyeti yürüten bir dernek olmayacağız. Biz bu toprakların kadim inançlarındanız ve biz kendine özgü bir inancız. Bizi bir inanç olarak ve ibadeti yürüttüğümüz cemevlerini de ibadethane olarak saymadığınız sürece çıkardığınız hiçbir yasayı, hiçbir kararnameyi tanımayacağız. O nedenle bu başkanlık oluşturma meselesini bir inancı yok saymanın, ortadan kaldırmanın ve aslında inkarın yasal hale getirilmesinden başka bir şey olarak görmüyoruz.
'Aleviler AKP'yi de MHP'yi de çok iyi tanıyor'
Bu atamaların seçim öncesinde getirilerek bir tür “müjde” gibi sunulacak olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu bir devlet aklının ürünü. Yani sadece bir partinin, AKP’nin tek başına aklı değil bu. Bu topraklarda binlerce yıldır hakim olan bir akıl. Bundan bir türlü vazgeçmiyorlar, aynı akılla devam ediyorlar. Seçim öncesine denk getirilmesi tabii ki birtakım manipülasyonlara yol açması bakımından önemli. Bir manipülasyon aracı olarak kullanılmak istemeyiz tabii ki. Bu, Alevilerin seçim öncesinde bu şekilde bir tartışmaya ortak edilmesi çabasıdır. Aleviler bu konuda çok deneyimliler. Böyle bir şeyi asla yutmazlar. Yutmayız. Çünkü defalarca denediler. Hatırlarsınız Dersim’in elektriği olmayan köylerine çamaşır makinesi, buzdolabı dağıttılar. Ama alamadılar. Çok deneyimliyiz, devleti tanıyoruz, devleti yönetenleri tanıyoruz. 21 yıllık AKP’yi çok iyi tanıyoruz. Hele onun ortağı MHP’yi çok yakından tanıyoruz. O anlamda kül yutmayacağız, Aleviler ne yapmaları gerektiğini bilir.