2014’ten bugüne Ukrayna Krizi

'Düşük dozda sürekli çatışma durumunu anlatan 'donmuş savaş' günlerinin geride kaldığı ve Ukrayna krizinde yeni bir aşamaya geçildiği yorumları yapılıyor.'

Yiğit Çobanoğlu

Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesinde 2014’ten beri yaşanan çatışmaların nüvelerini Avrupa Birliği destekli Yevromeydan protestolarında arayabiliriz. Rusya (kısmen Sovyet) ve AB yanlısı olarak halihazırda doğu-batı olarak ayrılan Ukrayna’da, 2010’daki seçimlerde Viktor Yanukoviç muhaliflerin tüm itirazlarına rağmen zaferle çıkmıştı. Yanukoviç’in IMF politikalarını reddedip AB ile Serbest Ticaret Antlaşması’nı askıya alma kararı üzerine Kasım 2013’te başlayan Batı destekli Yevromeydan protestoları ülkede siyasi krize yol açtı. Ardından iktidarın Rusya ile işbirliğini artırmasıyla gösteriler tüm Ukrayna'ya yayıldı ve protestocularla güvenlik güçleri arasında yoğun çatışmalar yaşandı; 106 kişi hayatını kaybetti.

Gösterilerin sembollerinden biri Kiev’de Lenin heykelini devirip “Bu bir devrim” diye bağıran faşistler oldu. Görgü tanıkları da bu olaylar esnasında güvenlik görevlilerinin gösterilere engel olmadığını belirtti. Her yerde “Ukrayna Avrupa’dır” sloganları atılıyordu. Bir diğer dikkat çeken ayrıntı, Kaddafi'nin kopmuş kafasının büstünü pankartın üzerine koyup: "Vitya (Yanukoviç), oyun bitti!" yazan kişi oldu. Ülkede yaşanan yoğun şiddet olayları sürerken Oleh Tyahnybok, Vitali Kliçko (boksör olarak da bilinen), Arseniy Yatsenyuk gibi sağcı siyasetçiler cumhurbaşkanının derhal görevden alınması yönünde çağrıda bulundu. Mustafa Nayyem gibi gazeteciler de medya desteğini esirgemiyor, ülkedeki popüler figürler AB bayraklarıyla eylemlerde konuşmalar yapıyordu. Daha sonra Yanukoviç, Harkov’a giderken konvoya ateş açıldı, ardından Şubat 2014'te Rus yetkililerin yardımıyla Kırım’a, oradan da Rusya'ya uçtu. Yanukoviç görevden azledilerek yetkileri geçici olarak Oleksandr Turçinov’a devredildi. Turçinov erken seçim çağrısını onaylarken oligark olarak bildiğimiz Petro Poroşenko cumhurbaşkanı seçildi. 4 Mart 2014'te Putin, Ukrayna'daki gelişmelerle ilgili düzenlediği basın toplantısında Viktor Yanukoviç'i Ukrayna'nın meşru cumhurbaşkanı olarak gördüğünü söyledi ve olayları anayasaya aykırı bir darbe olarak değerlendirdi.

Ardından Ukrayna’ya bağlı bir yarımada olan Kırım yapılan referandumun ardından 18 Mart 2014’te bir askeri müdahale ile resmen Rusya’ya bağlandı. Bu sırada Doğu Ukrayna'nın birçok kentinde Kiev yönetimine karşı ayaklanma sürüyordu. Donetsk, Harkov, Herson, Lugansk, Nikolayev ve Odessa bağımsızlık veya Rusya'ya bağlanma talebiyle protestolara sahne oluyordu.

Hükümet binaları ele geçirilip Rusya bayrakları dikiliyor, Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’ndan ise Putin ve Yanukoviç’in birlikte komplo düzenledikleri iddia ediliyordu. 

Cumhuriyetler 

Yoğun çatışmalar sürerken Donetsk Halk Cumhuriyeti 7 Nisan, Lugansk Halk Cumhuriyeti ise 27 Nisan 2014’te ilan edildi. Donetsk'ten 21, Lugansk'tan 28 olmak üzere 49 temsilcinin katıldığını toplantıda, temsilciler yemin ederek milletvekili olarak görevlendirildi. Oylamada "Donetsk ve Lugansk cumhuriyetleri" birleşerek "Halk Birliği Cumhuriyeti" oluşturuldu ve Birliğin Parlamento Başkanlığına Oleg Tsarev getirildi. Fakat bu fiili devlet hiçbir uluslararası aktör tarafından tanınmadı, uluslararası medyada sayısız dezenformasyon dolaşıyordu. 

Daha sonra Eylül 2014’te, Minsk'te, Rusya, Ukrayna, AGİT ve Donetsk-Lugansk’ın katılımıyla yapılan görüşmelerde ateşkes protokolü imzalandı. Katılımcılar doğu Ukrayna'da ateşkes ve hükümetin yeniden işler hale gelmesine yönelik çabalara odaklanan bir plan üzerinde anlaştılar. Anlaşmanın diğer maddeleri arasında silahsızlanan ve ciddi suç işlemeyen herkes için af, mülteciler için koridorlar ve insani yardım erişimi ve sınırlı merkeziyetçilik, Rusça anadil gibi meseleler yer almıştı.

Bu görüşmelerde Donetsk’i 31 Ağustos 2018’de suikasta uğrayacak kurucu başkan Aleksandr Zaharçenko temsil ediyordu. Rusya suikasti Kiev rejimi tarafından siyasi çözüm seçeneğini ortadan kaldırmak üzere işlenmiş bir cinayet olarak tanımlayacaktı. 

Yürürlüğe giren ateşkes defalarca ihlal edildi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği kayıtlarına göre altı ay gibi bir sürede 4 bin 300 kişi çatışmalarda hayatını kaybetti. Aralık 2015’ten itibaren iki taraf da ateşkesi uygulamamaya başladı. Ocak 2016’da çatışmaların zirveye ulaşmasıyla Donetsk Halk Cumhuriyeti ateşkesten çekildiğini açıkladı. Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı'nın inisiyatifiyle, 75 Rus ve 280'den fazla Ukraynalı subayın yer aldığı Ateşkes ve Çatışma Taraflarının Temas Hattının İstikrarına İlişkin Ortak Kontrol ve Koordinasyon Merkezi (KİK) kuruldu. Merkez Soledar'da (Donetsk bölgesi) konuşlandırıldı. KİK'nin görevi, ateşkesi izlemek ve DPR ve LPR birimlerinin komutanlarıyla ve Ukrayna makamları tarafından kontrol edilen bölgede yapılan müzakereler yoluyla gerilimin sona ermesine yardımcı olmaktı. Merkez, Aralık 2017'ye kadar çalıştı, daha sonra Rusya Ukrayna hükümetinin kışkırtmaları sebebiyle ayrıldığını duyurdu. 

İkinci bir deneme

Eylül 2014’te imzalanan ilk Minsk Antlaşması’yla başlayan siyasi sürecin tıkanmasının ardından Fransa’nın davetiyle Rusya, Ukrayna ve Almanya bir toplantıda “Normandiya Dörtlüsü” formatını oluşturdu ve 11-12 Şubat 2015’te Minsk’teki 17 saatlik uzun bir toplantıyla ikinci Minsk Anlaşması kabul edildi; Donetsk ve Lugansk tarafları da imzaladı. Ancak Zaharçenko suikastı da dahil olmak üzere çatışmalar ve gerginlik aralıksız bir şekilde günümüze kadar devam etti. Kiev, 2018 Zaharçenko suikastinin sorumluluğunu “DHC içindeki bir çatışma” diyerek reddetti. Ayrıca Ukrayna iktidarı ülkede seçim yapılmasına karşı çıkarak anlaşmanın ihlal edildiğini belirtti. Seçim kampanyasına da bir dizi olay eşlik etti. 29 Eylül 2018’de Donetsk Komünist Partisi kongresinde bir patlama meydana geldi ve ardından seçimlerden adaylığını geri çekecek Igor Hakimzyanov da dahil olmak üzere dört kişi yaralandı.

Kasım 2018’de Rus istihbaratının sahil güvenlik gemilerinin Azak Denizi’ne geçmeye çalışan Ukrayna’ya ait üç askeri deniz aracını Rus karasularını ihlal ettiği gerekçesiyle ele geçirmesi, Ukrayna krizini bir kez daha uluslararası kamuoyunun gündemine taşıdı. NATO bölgedeki askeri varlığını arttırmak konusunda bu fırsatı değerlendirip harekete geçti.

2019 Ukrayna’da iş başına gelen yeni yönetim Rusya-Ukrayna ilişkilerinde yeni bir zeminin doğması yönündeki umutları kısa sürede boşa çıkardı. Karadeniz’de Rusya’ya yönelik tehditlerinin dozu düzenli biçimde artarken, Ukrayna ordusu ülkenin doğusundaki operasyonlarını yoğunlaştırdı.

Bu arada Ukrayna hükümetinin en az iki yıldır Türkiye ile askeri işbirliği alanında epey yol kat ettiği ve Türk SİHA’larının Donbass bölgesinde Rusya destekli milis güçlere ve sivil halka karşı kullanıldığı biliniyor.

Gerilim tüm hızıyla artarken, Ukrayna Rusya’nın ülkeyi işgal planı yaptığı iddiasını gündemde tutmaya ve NATO üyeliği için girişimlerde bulunmaya devam ediyor. Geçen haftalarda çatışmaların yoğunlaşması ve Rusya ile batılı emperyalistler arasındaki restleşmeler, Donbass sorunu için sıkça kullanılan ve düşük dozda sürekli çatışma durumunu anlatan “donmuş savaş” günlerinin geride kaldığı ve Ukrayna krizinde yeni bir aşamaya geçildiği yorumlarına neden oluyor.