Portekiz'de herkes "sol"cu…

Portekiz’de Meclis’te yer alan ve ülkedeki politik hayatı yönlendiren siyasi partiler, kendilerini sosyalist, sosyal demokrat, sol blok ve komünist olarak tanımlıyor. Peki piyasa egemenliğindeki “sol partiler diyarı” Portekiz’de solu asıl kim temsil ediyor?

Yunanistan’da ekonomik krizle birlikte yükselen işçi muhalefeti, gözlerin Avrupa Birliği’nin zayıf ekonomik halkalarına çevrilmesine yol açtı. Bu ülkelerin ilk sıralarında yer alan Portekiz’de, Sosyalist Parti hükümeti, ekonomik paketlerle ve “İstikrar ve Büyüme Programı”yla (PEC) işçilerin kazanılmış haklarını geri almaya çabalıyor. Ülkede politikaları üretenlerin “sol” olarak tanımlanan partiler olması, “bunlar solsa, sağ nedir?” sorusunu doğuruyor.

Portekiz’de sol partilerin kapısı sağa mı açılıyor?

Sosyalist Parti (PS) geçen yıl yapılan genel seçimlerde 97 sandalye kazanarak Meclis’te birinci parti konumuna geldi. PS’yi 81 sandalyeyle Sosyal Demokrat Parti (PSD) ve 21 sandalye ile Sosyal Demokrat Merkez-Halk Partisi (CDS-PP) izledi. Sol Blok, oylarını yüzde 50 artırarak, 9,8'lik oranla üçüncü parti oldu ve 16 sandalye aldı. Portekiz Komünist Partisi (PCP) ve Çevreci Parti-Yeşiller (PEV) koalisyonu olan Demokratik Birlik Koalisyonu (CDU) ise 15 sandalyeyle Meclis’te temsil ediliyor.

Ekonomik çöküşün pençesindeki Portekiz’de Meclis’teki ilk üç parti, isimleriyle dikkat çekiyor. Sosyalist, sosyal demokrat ve halkçı olduklarını iddia eden bu partiler, 1974’teki Karanfil Devrimi’nin ardından siyaset arenasında sol söylem ve projelerle yer almış, yıllar içinde bütün bunları bir tarafa bırakarak, sistemin işleyişini sürdürücü işlev üstlenmişlerdi.

Karanfil Devrimi kansız bir devrim olarak tarihe geçti. Salazar döneminde dökülen devrimci kanını, Komünist Parti liderlerinin toplam 300 yıldan fazla hapis yatmasını, zindanda yaşamını yitiren antifaşistleri, bağımsızlık savaşı veren Angola, Mozambik, Cabo Verde, Timor ve Gine Bissau halklarını saymazsak!

Portekiz’de ”devrim” kansızdı ve askerlerin başı çektiği devrimci güçler iktidarı halka verirken demokratik seçimlerin de önü açıldı. İlk seçim sonrası oluşan Meclis’te komünist PCP’nin “halkçı anayasa” teklifi kabul edilirken, sadece CDS-PP destek vermedi. Meclis’te konumunu sağda belirleyen CDS-PP, Hıristiyan-Demokrat temellere dayanan bir partiydi ve meşruiyetini Karanfil Devrimi’ne dayandırmaktaydı. Misyonunu ülkedeki gerilimi dindirmek ve istikrarsızlığa son vermek olarak belirliyordu.

Halkın gerçek dostları kimler?
Temelleri 1973’te Almanya’da atılan, kendini ”sosyal demokrat” olarak niteleyen ve Sosyalist Enternasyonal üyesi Sosyalist Parti’nin (PS) kazandığı 1976’daki ilk seçimden sonrası, koalisyonlara sahne oldu. 1979’da PSD, CDS-PP ve Meşrutiyetçi Parti’nin oluşturduğu Demokratik İttifak seçimleri kazandı. 1983’teki seçimlerde de PSD ile ittifak kuran PS, siyaset arenasında merkeze yerleşti. PS, günümüzde, krize karşı sunduğu ekonomik programla özellikle sendikaların ve demokratik güçlerin tepkilerini üzerine çekiyor. Hükümetin PS’li Devlet Bakanı, nisan ayındaki demiryolcuların grevi için yaptığı açıklamada ’baş belası’ ifadesini kullanabiliyor.

Sosyal Demokrat Parti (PSD), 1974 yılında Karanfil Devrimi sonrasında kurulurken kendini merkez bir sol parti olarak niteledi. İlk Meclis’te komünist PCP’nin anayasa teklifine destek verse de, sonraki seçimlerde, partinin sağ kanadının güçlenmesi ve liderleri Caneiro’nun uçak kazasında ölmesiyle geldiği çizgide, Hıristiyan merkez sağ parti CDS-PP ile ittifak gözetti. Günümüzde neoliberal politikaların savunucusu olan parti, oylarının büyük bölümünü ülkenin kuzey bölgelerinden alıyor. Tutucu ve Katolik normların temsilcisi.

Sosyal Demokrat Merkez-Halk Partisi (CDS–PP) ise, siyasetin sağcı kanadını temsilen kurulmuş ilk parti. Hıristiyan demokrat politikaların savunucusu ve Karanfil Devrimi’nin toprak reformu, işçi iktidarının sağlanması gibi kazanımlarını cepheden reddederek tavrını belirledi. Ekonomik olarak liberal, sosyal olarak tutucu. PCP’nin devrim sonrası etkinliğini üçüncü seçimlerdeki başarısıyla kırdı. Günümüzde Meclis’te üçüncü parti konumunda. Meclis’te geçen yıl kabul edilen eşcinsel evliliğinin yasalaşmasına karşı çıkışına gerekçe olarak, Hıristiyan geleneklerini göstermişti.

Karanfil Devrimi’nden geriye kalan: PCP ve Sol Blok
Portekiz Komünist Partisi (PCP), Karanfil Devrimi öncesinde en etkin rolü oynayan partiydi. 1923 yılında Lizbon’da kurulan parti, 1927’deki Salazar iktidarıyla yasaklandı ve yeraltı faaliyetine geçti. İkinci Dünya Savaşı sonrası faşizmin yenilgisi ve SSCB’nin prestijiyle gelen solun meşruluğu atmosferinde, Portekiz’de de bazı alanlarda yaşanan rahatlama ortamında, PCP partinin genç kanadıyla legal olarak temsil edilse de, 40’a yakın öncü kadrosu hâlâ tutukluydu. PCP’nin Kiev’de toplanan 5. Kongre’sinde sömürgecilik karşıtı politika benimsendi. Angola, Mozambik ve Gine-Bissau’daki gerilla hareketleri desteklendi. 1961’de Afrika’da sömürge savaşları başlarken, Portekiz’de de PCP'nin etkili oldugu savaş karşıtı direnişler ve öğrenci hareketleri yükseldi. Partinin 25 Kasım 1974’e kadar sürecek olan ve 6. Kongre’de Alvaro Cunhal tarafından “Ulusal Demokratik Mücadele” olarak belirlenen çetin mücadelesi zafere ulaştıysa da, sosyalist devrim ve işçi iktidarı için atılan adımlar seçimlerle ”demokrasiye” yenildi. 1976’dan sonra, isim olarak ”sol” ancak politika olarak neoliberal ve muhafazakâr partilerle mücadele ve Karanfil Devrimi’nin kazanımlarının, devrim programının korunması 7. ve 8. kongrelerde temel mücadele alanı olarak belirlendi. Sonraki seçimlere ”Halk İttifakı”yla giren PCP, Meclis’te 44 sandalye kazandı. 1987’deki seçimlerde Birleşik Demokratik Koalisyon (CDU) olarak PEV’le kurulan ittifak, bugün de devam ediyor.

İsçi iktidarını ve sosyalizmi savunan CDU, günümüzde yaşanan ekonomik krize karşı yükselen grevlere ve öğrenci hareketlerine deste verirken, yeni ekonomik kalkınma paketi olarak PS tarafından sunulan “İstikrar ve Büyüme Programı”na (PEC) karşı çıkarak, sosyal adalelet talebini yükseltiyor.

Sol Blok ise üç partinin birleşmesiyle kuruldu. Halkın Demokratik Birliği, Devrimci Sosyalist Parti ve Politika 21’in bileşimiyle kurulan blok, içinde komünist, sosyal demokrat, antikapitalist gruplar ve troçkistleri barındırıyor. Blok, geçen yıl yapılan seçimde beklenmedik bir başarı göstererek, yaklaşık yüzde 10 oy aldı. Meclis’te verdiği ilk öneri olan aile içi şiddete karşı yasanın çıkmasına öncülük eden Sol Blok, Afrikalı ve Asyalı göçmen nüfusun yoğun olduğu Portekiz'de, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık konusunda tutumuyla dikkat çekiyor.

Emrah Kartal (soL)