VİDEO - AKG işçileri sendikalı oldular, işten atıldılar: Fabrika önünde direniyorlar!

İzmir Kemalpaşa'da Alman patronlar tarafından kurulan radyatör ve soğutucu üreticisi AKG Termodinamik fabrikasında sendikalaşma faaliyeti sürdüren sekiz işçi, "ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadıkları" bahanesiyle işten çıkarıldı. Kapı önüne konulan işçiler beş gündür, fabrikadaki işçilerin de desteğiyle iş yeri önünde direniyor.

Ahmet Çınar

İzmir'in Kemalpaşa ilçesi Ulucak beldesinde radyatör ve soğutucu üreten Alman AKG Termodinamik fabrikasında sendikalaşma faaliyeti sürdüren işçilerden sekizi, patronlar tarafından işten çıkartıldı. 26 Mayıs Cuma günü iş akitleri feshedilen sekiz işçi, beş gündür iş yeri önünde onur nöbetini sürdürürken, içerde çalışan işçiler de işten çıkartılan arkadaşlarına destek veriyor. 

İşten çıkartılan işçilerden Dinçol Dinçer, AKG Termodimaik fabrikasında yaşanan sendikalaşma sürecini ve gelinen noktayı soL'a anlattı.

İş yerinizde bu noktaya nasıl gelindi, kısaca aktarır mısınız?

Biz Kemalpaşa'nın Ulucak beldesinde bakır ve alümünyum radyatör üreten AKG Termodinamik fabrikasının işçileriyiz. Burası bir Alman fabrşkası. Patron Alman. Türkiye'deki fabrikayı iki genel müdür yönetiyor. Şu anda fabrikada yaklaşık 130 işçi çalışıyor. 

Sendikalaşma süreci nasıl başladı?

2017'nin Şubat ayında DİSK'e bağlı Birleşik Metal İş Sendikasına e-devlet şifrelerimizle, kendi özgür irademizle üye olduk. O zaman fabrikada 102 kişi çalışıyordu, yarımızdan fazlası sendikaya üye oldu. Çalışma Bakanlığına başvurduk, yetki tespit belgesini aldık. İşçilerin yarıdan fazlasının sendika üyesi olduğunu tespit ve tescil ettirdik. Fabrika yönetimine bildirdik. Mart ayında sendikalaşma faaliyetinde öncü olan iki arkadaşımızı işten çıkarttılar. Sendika devreye girdi, konu mahkemeye intikal etmeden 26 Mart'ta iki arkadaşımız işe geri alındı ve işbaşı yaptı. 

Sonra nasıl gelişti süreç? 

Fabrika yönetimi bir hata yapıldığını, sendikanın nasıl olsa geleceğini söyleyerek iki arkadaşımızı işe geri aldı. Bu arada insan kaynakları müdürü çay molasında bir toplantı düzenledi, sekizer saatten 16 saat olmak üzere iki vardiya çalışılacağını duyurdu. Bu arada işçi alımları oldu, çalışan sayısı 130 civarına yükseldi, sendika üye sayısı da 90'a çıktı. Biz de toplu sözleşmeye oturulmasını istedik. Yönetim topu Almanya'ya attı, bizi bekletmeye başladı. Toplu sözleşmeye bir türlü oturamadık. Almanya'dan haber bekliyoruz diyerek hep ertelediler. Bu süre zarfında içerde işçilere mobbing uygulandı. İşçileri tek tek odalarına çağırdılar. Kaç para maaş alıyorsun, ne kadar kira ödüyorsun, ne kadar kredi ödüyorsun, neden fazla mesaiye kalmıyorsun diyerek mobbing uygulandı.

Sizin işte atılmanız nasıl gerçekleşti?

Biz 26 Mayıs 2017 Cuma günü işe geldik, kıyafetlerimizi değiştirdik. İş başı yaptığımız sırada sekiz işçiden savunma istediler. Bu sekiz kişi, sendikal örgütlenmede başı çeken kişilerdi. Fazla mesaiye kalmak istemediğimiz için savunma istediler bizden. Bundan dolayı savunmamızı aldılar. Biz de savunmalarımızı yazıp verdik. Çünkü bir süre önce Çalışma Bakanlığından görevliler gelip çalışma saatlerini uzun olduğunu tespit etmişlerdi. Kaynak ve lehim bölümünde çalışanların sekiz saatten fazla çalışmaması gerektiği söylendi. Yönetim bu uyarı üzerine vardiya usulüne geçti, çalışmayı sekiz saate düşürdü. Hatta duyuru panosuna "fazla mesai olmayacaktır" diye yazı bile asıldı. Bu yazı asıldı ama üretim şefleri ve vardiya amirleri işçilerin üzerinde baskı kuararak fazla mesaiyi dayatmaya başladılar. Duyuru panosunda "sekiz saatten fazla çalışma olmayacak" yazılı ama içerde baskı yapılıyor. Biz de "madem böyle bir yazı asıldı, biz fazla mesaiye kalmayacağız" dedik ve sekiz saatten fazla çalışmadık. Bir yandan da mesaiye kalmamız için baskı devam ediyordu. Biz de duyuru panosunda o yazı kaldığı sürece fazla mesaiye kalmayacağımızı söyledik ve kalmadık. O yazı panoda asılıyken, bizden "neden mesaiye kalmıyorsunuz" diye savunma istediler. Bizden savunma istedikten sonra da o duyuruyu kaldırıp yerine "işlerin yoğunluğundan dolayı mesaiye kalma zorunluluğu doğmuştur" şeklinde bir duyuru astılar. 

"SENDİKALI OLMAK, 'AHLAK VE İYİ NİYETE UYMAYAN HAL' OLARAK NİTELENDİ!"

Savunmanızı verdikten sonra işten mi atıldınız?

Evet, biz neden mesaiye kalmak istemediğimizi yazıp verdik. Ertesi gün insan kaynakları müdürü sekiz kişiyi odasına çağırdı. İş akdimizin tek taraflı feshedildiğini bildirdi. Hem de İş Kanununun 25/2. maddesinden feshedildi. Yani "ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller" maddesinden tazminatsız bir şekilde işten atıldık. Ben de dahil olmak üzere sekiz kişi, sendikal çalışmalarda faaliyet gösteren kişirdik. Bizi kapının önüne koydular. 

DİRENEN İŞÇİLERE DESTEK VEREN MESAİ ARKADAŞLARIMIZ KAMERAYLA FİŞLENİYOR!

Ne yaptınız? Tepkinizi nasıl gösterdiniz? 

İşten çıkarıldığımız 26 Mayıs Cuma gününden beri iş yeri önüne geliyoruz, taşkınlık yapmadan, hakaret etmeden direniyoruz, eylem yapıyoruz. Bu bizim anayasal ve sendikal hakkımız. Alkışlı protesto da yapıyorduk. İçerde çalışan arkadaşlarımız da, yemek aralarında alkışlarla bize destek veriyorlardı. Fabrika yönetimi bundan rahatsız oldu. Profesyonel kameraman getirildi. İş yeri önüne direnen sekiz işçiye kim alkışla destek veriyorsa kameraya kaydediyorlar. 

Direniş devam edecek mi?

Anlaşılan o ki patronlar fabrikayı sendikasız bir şekilde yönetmek istiyorlar. Sendikal faaliyette öne çıkan işçileri kapının önüne koydular. Biz de tepkimizi gösteriyoruz, beş gündür direniyoruz. İçerdeki işçi arkadaşlarımızın desteklerini sürekli yanımızda hissediyoruz. Sınıf dayanışmasını yakınımızda hissediyoruz. Direnmeye, hakkımızı aramaya devam edeceğiz.  

İÇERDEKİ İŞÇİLERDEN DİRENEN İŞÇİLERE TAM DESTEK

Fabrikada çalışan işçiler her fırsatta, haksız olarak işten atılan arkadaşlarına sınıf dayanışması ruhuyla ve sloganlarla destek veriyorlar.