Ümit Boyner'in eşkıyaları kim?

Maçka Parkı'nda bir kadının kıyafeti nedeniyle saldırıya uğraması, Ümit Boyner'in de dikkatini çekti. "Kim bu eşkıyalar" diye soran Boyner'e, bir şeriat pratiğinin, büyük bir özgüvenle bir kadını hedef almasına sebep olanın, kendisinin de dahil olduğu patron ailesi olduğunu hatırlatmak gerekiyor.

Evrim Gökçe

Geçtiğimiz Cumartesi akşamı Maçka Parkı’nda genç bir kadın, kıyafeti nedeniyle güvenlik görevlisinin saldırısına uğradı. "Bu kıyafetle parkta dolaşmana izin vermiyorum, memelerini açamazsın" diyen güvenlik görevlisi, polis çağırdı.

Yaşananlara dönük kaygı sosyal medyada kendini gösterirken, tepkisini paylaşanlar arasında bir isim dikkat çekiyordu. AKP’li yıllar boyunca çarpıcı bir “iş barışı” atmosferi içinde hükümetle çalışan, Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜSİAD eski başkanı Ümit Boyner de durumdan rahatsız olmuştu. 

Twitter hesabında haberi paylaşan Boyner; “Kim bu eşkiyalar? Nereden bittiniz, bu gücü nereden alıyorsunuz?” diye soruyordu.

Boyner’e AKP kurmaylarına elinde çikolata kutularıyla gittiği, tatlı yedikleri ve tatlı konuştukları günleri, kısaca hatırlatarak, sorusunu yanıtlamaya çalışalım.

AKP SALGINININ TAŞIYICISI, TÜRBAN ÖVGÜCÜSÜ BOYNER

2002’de AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte, Boyner grubundan tebrik sesleri yükseldi. AKP’nin “tüm toplumu kucaklayacağı” ezberinin bir salgın hızıyla yayılmaya başladığına tanık olduk. AKP’yi övmeye yaygın hastalığına eşlik eden yoksulluk, iş cinayetleri, kadına dönük şiddet; Boyner ve diğerlerinin gündeminde değildi.

Gericiliğin kadını hedef alan en iki yüzlü argümanlarından biri türban, Ümit Boyner’in dünyasında da bir “özgürleşme” aracıydı. Boyner; “Nüfusun önemli bir parçasının türbanı olduğu için üniversiteye girememesi, evde otur denmesi benim demokrasi anlayışıma uymuyor. Aç gel demek de, diyorsun ki yani sen 18 yaşını bitirmişsin ama hala hür iradeye sahip olmadığını düşünüyorum ve başını açman lazım. O zaman üniversiteye forma giyip gidelim!” ifadelerini kullandı.

Sermayenin açık saçlı hali de, türbanın arkasındaki erkek egemenliğini görmezden gelmeyi yeğliyordu.

Yine 2008’de Boyner; "Türban konusuna kişisel özgürlükler bakımından olumlu bakıyorum. Herkesin okuma hakkı olması lazım. Okumak ve eğitim, tıpkı sağlık gibi devletin vatandaşlara vermek zorunda olduğu bir konu” demişti. 

Patron arkadaşlarıyla birlikte, Türkiye’nin tüm kamusal birikimini hızla yağmaladıkları dönemde Boyner, konuşmasına bir kenar süsü olarak devlet eliyle sunulması gereken eğitim ve sağlık hizmetlerini iliştirmeye çekinmiyordu.

'YAŞASIN SİVİLLEŞME, DEMOKRASİ, KUVVETLER AYRILIĞI'

2010’a gelindiğinde Ümit Boyner TÜSİAD Başkanı olmuş, AKP’yle ilişkilerde öne çıkan bir patron figür haline gelmişti. 2010’daki Anayasa Referandumu’nda Boyner, “kurumsal pozisyonu” nedeniyle oyunu açıklamamış ancak; “Ciddi bir sivilleşmeye gidiyoruz. Demokrasi nedir, kuvvetler ayrılığı nedir yeni öğreniyoruz” diyerek, koltuk değnekliği görevini icra etmiş, liberallerin sözlüğünden seçerek konuşmuştu.

Referandum sonucunda yayınlanan TÜSİAD açıklamasında ise; “Hem referandum süreci, hem de referandum sonucu, toplumun ekseriyetinin, siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerini de içine alacak şekilde 1982 Anayasası'nı tümüyle değiştirecek yeni bir anayasanın oluşturulması konusundaki ortak beklentisini teyit etmiştir. Bu asgari müşterek yeni anayasa çalışmaları için umut vericidir” ifadeleri yer almış, patronların memnuniyeti usulünce dillendirilmişti.

ÜMİT HANIM'IN ÇİKOLATALI EGEMEN BAĞIŞ ZİYARETİ

2012’de Başbakan Tayyip Erdoğan ve Ümit Boyner arasında ufak bir pürüz, 4+4+4 eğitim sistemi tasarısı nedeniyle yaşanmış, Boyner’in “sen karışma” diyen Erdoğan’ın gönlünü alması uzun sürmemişti. TÜSİAD’ın din eğitimine karşı olduğunu söylemenin imkansız olduğunu vurgulayan Boyner; “İlk basın toplantımda meslek eğitimi ile ilgili şunu söyledim: imam hatiplere meslek lisesi diyoruz ama aileler çocuklarını illa imam olsunlar diye oraya yollamıyorlar. belli bir sosyolojik gerçektir, ailelerin çocukların din eğitimi almasını istemesi. Ve buna cevap verilmesi gerekiyor” demişti.

AKP’yle aranın açılmasına dönük kaygı, Boyner’i Brüksel’e kadar yolculamış, dönemin AB Bakanı Egemen Bağış’ı ziyaret eden Boyner elinde çikolata paketiyle gitmiş, “Tatlı yiyelim tatlı konuşalım" demişti.

2013’te Diyarbakır’da AKP’nin çağrısıyla yapılan “iş kadınları buluşması”nda Ümit Boyner ve diğer patron kadınlar birlikteydi. 

HEPİNİZ ORADAYDINIZ...

TÜSİAD, AKP’nin toplumu dönüştüren her önemli adımında yanında oldu. Cumhuriyetin tasfiyesi ve AKP Türkiyesi’nin inşaası, Ümit Boyner’in açık saçlarının rüzgarıyla da meşruiyet kazandı. Boyner'in başkanlık yaptığı dönemde, genel kurulun onur konuğunun Tayyip Erdoğan olduğunu da hatırlatalım.

Tüm bunlar olurken Türkiye’de binlerce kadın öldürüldü, ülkenin mahkemeleri kadın düşmanlığını “iyi hal indirim”lerine boğdu, imam nikahının yasalaşması bir şeriat pratiği olarak gündeme geldi durdu, doğum kontrol yöntemleri şeytanlaştırıldı, kürtaj emekçi kadınların ulaşabileceği bir hak olmaktan neredeyse çıktı, güvenceli çalışan kadın sayısı azaldı.

Türbanı özgürlük aracı olarak gören ahmaklığı büyütenler, şort giydiği için saldırıya uğrayan kadınların, patronların gölgesinde büyüyen şeriatçılığın hedefi olduğunu görmemeyi tercih etti. İnsanlığın büyük mirası özgürlüğü diline dolayanlar, özgürlüğü tüketirken türbana tutunuyor, AKP'ye sağcı-gerici-dinci dedirtmiyor, "Unutmayın modern dönem sona erdi, modernizm çoktan tükendi" diyordu. Tükenişe övgü, türbana alkış,  şeriatçıların temel besin kaynaklarından biri oldu.

Aynı sırada ise Boyner grubu, 2005-2015 yılları arasında ciro açısından büyümede 3’üncü sırada yer alıyor, geçen 10 yılda cirosunu yüzde 163 oranında artırmayı başarıyordu.

Ümit Boyner’n Twitter hesabından sorduğu “Kim bu eşkiyalar? Nereden bittiniz, bu gücü nereden alıyorsunuz?” sorusunun yanıtı çok açık değil mi: "Sizin çocuklar, sizin gölgenizde, siz zenginleşirken, sizden."