Süleyman Girgin: AKP iktidarına karşı savaştık

Yatağan Termik Santrali ve bağlı kömür ocaklarında çalışan enerji ve maden işçilerinin 446 günlük mücadelesi, dün akşam imzalanan protokolle sona erdi. Yeniköy ve Kemerköy’deki enerji ve maden işçileri için mücadele ise devam ediyor.

Yıldız Koç

Aylar önce “santral ve madenleri sattırmayacağız” diye yola çıkan Tes-İş ve Türkiye Maden-İş üyesi işçiler belki bu büyük hedefe ulaşamadı ancak yaptıkları eylemlerle önemli kazanımlar elde etti. Direniş, Yatağan Termik Santrali ve bağlı kömür ocaklarını 12 Haziran günü yapılan ihaleyle 1 milyar 91 milyon dolara satın alan Elsan Elektrik’le masaya oturulmasını ve taşeron işçilerinin kadroya alınmasını da içeren taleplerin kabulünü sağladı.

ALICI FİRMA SANTRALDE

Bu sabah Yatağan Termik Santrali önündeki direniş çadırında yapılan açıklamanın ardından işçiler işbaşı yapmak üzere santral ve madene geçti. Öğlen saatlerinde ise alıcı firma yetkilileri işyerini gezmek için santrale geldi.

ERÇELİK: DİRENMEDEN KAZANMAK YOKTUR

Pazartesi gününe dek dayanışmaya gelenleri karşılamak için yerinde kalacak olan direniş çadırı önünde sabah yapılan açıklamalarda, kazanımlara rağmen burukluk vardı. İlk konuşmayı yapan Tes-İş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik, sözlerine “hep beraber kefenleri giyerek yollara çıktık. Hep beraber bir mücadele başlattık. 446 gün önce bu çadırı buraya kurduk. Hep birlikte Ankara’ya gittik, yollara düştük, dağlara çıktık, sesimizi duyurmaya çalıştık” diyerek başladı. Enerji ve maden işçilerinin bu ülkenin değerlerini korumak için ellerinden geleni yaptığının altını çizen Erçelik, konuşmasının devamında şunları söyledi: “İçimiz buruk arkadaşlar, kazanımlara rağmen sevinemiyoruz. Ama Türkiye’nin koşulları belli... Bizler gücümüz ölçüsünde, elimizden geleni yaptık. Bundan sonraki birlikteliğimiz daha önemli. Birimizin başına bir şey gelirse enerji ve maden işçileri olarak yine yollardayız, yine sokaklardayız arkadaşlar. Enerji ve maden işçileri bir elmanın yarısıdır. Burada herhangi bir enerji ya da maden işçisi kardeşim işten çıkarılırsa, hep birlikte bu alanlardayız, bu meydanlardayız, korkan namussuzdur, korkan şerefsizdir. Direnmeden kazanmak yoktur.”

Erçelik’in konuşması esnasında bir işçinin “hani ölmek var, dönmek yoktu” diye tepki göstermesi üzerine Erçelik, “hep birlikte karar vermedik mi, hep birlikte oylama yapmadık mı” diye sordu. Maden ve santralde Perşembe sabah yapılan toplantıyla talepler belirlenmiş, bu taleplerin şirkete sunulmasına işçilerin oylarıyla karar verilmişti.

GİRGİN: AKP İKTİDARINA KARŞI SAVAŞTIK

Fatih Erçelik’in ardından konuşan Türkiye Maden-İş Yatağan Şube Başkanı Süleyman Girgin, sözlerine “ormanda yangın varmış karınca sırtlamış bir damla su, yangını söndürmeye gitmiş. Onunla alay etmişler, ‘senin etin ne, budun ne, gücün ne? Bir damla suyla yangın mı söndüreceksin’ demişler. ‘Olsun’ demiş karınca, ‘safım belli olsun…’” diyerek başladı. Yatağan işçilerinin aylardır onurlu bir mücadeleyi sürdürdüğü söyleyen Girgin, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Toplumun önemli bir kısmının sindirildiği, sessiz kaldığı bir dönemde, cepheden AKP iktidarına karşı savaştınız. Küçümsemeyin kendinizi. Biz bu yola çıkarken bir hedefimiz vardı. Özelleştirmeyi iptal ettirmek… Bunu şu anda başaramadık ama bu mücadelemiz sonuna kadar sürecektir. Kazanımlar sağladık ama tabii ki asıl hedefimiz bu değildi. Tabii ki, içimiz buruk. İnsanüstü bir gayret gösterdiniz. Cop yediniz, gaz yediniz, yollarınız engellendi, atlı süvariler sürüldü üzerinize, aylarca evinizden ayrı kaldınız, çoluğunuzdan çocuğunuzdan ayrı kaldınız, hastalandınız, yaralandınız… Ama gitmediniz, bu davaya sahip çıktınız. 200 arkadaşım hâlâ hak mücadelesi verdiği, halkın malına sahip çıktığı için mahkemelerde. Gözaltına alındınız, yevmiyelerinizden vazgeçtiniz ama onurlu davanızdan asla vazgeçmediniz.”

PROTOKOL NASIL İMZALANDI?

Girgin, protokolün imzalanma sürecini ise şu sözlerle anlattı: “Hep birlikte karar alarak, ‘bundan sonraki süreçte örgütlü, sendikalı, iş güvenceli, toplu sözleşmeli, özlük haklarının korunduğu biçimde, mücadeleye yeni bir evre ekleyerek devam edelim’ diye karar verdiğinizde firma yetkililerinin görüşme teklifini kabul ettik. Yönetimler olarak komisyonlarla birlikte masaya oturduk, sizlerin haklı taleplerini dile getirdik. ‘Bu talepler gerçekleşmezse barikatlar açılmaz ve her şeyi göze alırız’ dedik hep birlikte. Bu talepleri şirket yetkilileriyle görüştük ama ‘işçi arkadaşlarımıza sormadan imzalamayız’ dedik. Sonuçta protokol herkesin onayıyla geçti. Ama şirket yetkililerine de söyledik, bu protokolün hiçbir önemi yok aslında, bir kağıt parçası yalnızca. Bu ülkede en iyi yasaları dahi çıkarsanız, uygulanmadıktan sonra hiçbir önemi yok. ‘Ama bu protokol Türkiye’deki her türlü yasanın üzerindedir, çünkü bunun arkasında işçinin iradesi var. Bu protokolün bir maddesini uygulamayın da görelim sizi’ dedik. Yatağan mücadelesi çıktığı yolda yüzde yüz başarı kazanamamıştır ama sonunda meyvesini vermiştir. Sizler burada mücadele ederken, emek dostları bu eyleme destek verirken görüşme talebi gelmiş, biz o mücadeleyle birlikte masaya elimiz daha güçlü oturmuş ve işçinin taleplerini kabul ettirmişizdir. Şu veya bu şekilde adına ‘zafer’ demeye de dilim varmıyor ama eğer onu da demek gerekirse evet zaferdir. Bu sizin gücünüzdür.”

446 gündür direnen işçilere teşekkür eden Girgin’in, “dönem dönem bizim de hatalarımız oldu, öngöremediğimiz şeyler oldu. Sonuçta bizler de insanız. Hata yapmışızdır ama şike yapmadık” sözleri alkışlarla karşılandı. Girgin bölge halkına, emek dostlarına, bu davaya inanan sendikalara teşekkür ettiği konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “En fazla teşekkürü hak eden ise hiçbir karşılık beklemeksizin, gece gündüz yağmur çamur demeden bizimle yatıp bizimle kalkan bizimle birlikte yollara düşen, bize destek veren, Ankara’da, Muğla’da, Milas’ta bizimle birlikte cop yiyen, gaz yiyen bütün öğrenciler, bütün gençler oldu. Attığımız çığlığı çığa dönüştüren tüm basın emekçilerine de sonsuz teşekkür ediyoruz. Bizim haklı mücadelemizi ancak dayak yediğimizde haber eden yandaş medyayı da protesto ediyoruz. Bu noktadan sonra mücadele sonuna kadar devam edecektir. Bundan sonra da hayatın her alanında mücadele neyi gerektiriyorsa onu yapacağız.”

YENİKÖY VE KEMERKÖY’DE MÜCADELE SÜRÜYOR

Yatağan Termik Santrali’nde ve bağlı kömür ocağında süreç tamamlanmış olsa da Yeniköy ve Kemerköy’deki enerji ve maden işçilerinin mücadelesi sürüyor. Santral ve madenler 18 Nisan günü yapılan ihaleyle 2 milyor 671 milyon dolara IC İçtaş’a satılmıştı. Daha sonraki süreçte, teminat için yeterli parayı toparlayamayan IC İçtaş, ihaleye giren diğer bir firma olan Limak’la ortaklık yaptı. 26 Aralık’a kadar santral ve madeni teslim almaya gelmesi gereken şirketleri, öncesinde bir protokol imzalanmaması durumunda Yeniköy ve Kemerköy’de de direniş bekliyor.