Söyleşi: İşçinin değil işin güvenliği

'Bir uzmanın ayda ortalama 30-40 firmayı denetlediği düşünülürse yolda geçen yorucu saatlerin yanında ne kadar verimli denetimler ve gerçekçi analizler yapabileceği birer soru işareti. Aslında İSG Uzmanlarının iş güvenliği kurallarına uygun olarak çalışamadığı söylenebilir.'

2012 yılında kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu iş cinayetlerinin önüne geçmeyi başaramazken, yasanın çıktığı tarihten günümüze kadar iş cinayetlerinde ciddi bir artış olduğunu görüyoruz. Soma katliamı gibi toplu katliamların ardından gündeme gelen yasa değişiklikleri bir taraftan yasanın yetersizliğine kanıt olurken diğer taraftan denetim eksikliği gerçeğini akıllara getiriyor. Kamuoyu ile paylaşılan rakamlar iş kazalarındaki vahim sonucu göstermekte; buna göre 2013 yılında 1235 işçi, 2014 yılında 1886 işçi, 2015 yılında 1730 işçi cinayeti yaşandı (İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi İş Cinayeti Raporları). Sorunun asıl kaynağında duran patronlarsa, iş güvenliğini hiçe sayıp, iş güvenliği uzmanlarını her fırsatta günah keçisi yaparak kurtuluş yolunu buluyor. Madalyonun diğer tarafından bakarak İSG Uzmanlarının yaşadıkları sıkıntıları Çevre Mühendisi ve İSG Uzmanı Ömür Yaşayan ile konuştuk.

İş güvenliği uzmanlığı mevcut şartlar altında nasıl yapılıyor?

Öncelikle bu şartlardan biraz bahsetmek gerek. 4857 sayılı yasaya göre tüm işçiler için aylık maksimum çalışma süresi 180 saat olarak belirlenmiş ancak devlet tarafından online yapılan atamalarda 217 saate kadar İSG Uzmanlarının çalışmalarına izin verilebiliyor. Buna karşın İSG Uzmanlarına fazla mesai ücreti verilmesi söz konusu değil. Diğer taraftan atanan bu süreler İSG Uzmanlarının aktif olarak çalışması gereken süreler olarak görülüp, işletmeleri denetlemek için yolda geçirdikleri süre çalışma süresi olarak değerlendirilmiyor. Bir uzmanın ayda ortalama 30-40 firmayı denetlediği düşünülürse yolda geçen yorucu saatlerin yanında; ne kadar verimli denetimler ve gerçekçi analizler yapabileceği birer soru işareti. Aslında İSG Uzmanlarının iş güvenliği kurallarına uygun olarak çalışamadığı söylenebilir.

Çalışırken ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Yaşanılan zorluklara arkadaşımın başına gelen bir olay ile örnek vermek istiyorum. Yabancı sermayeli bir firmada yaşanan bir kaza sonrasında kaza ile ilgili rapor tutan İSG Uzmanının iş akti, deneme süresi bahane gösterilerek feshedildi. İSG uzmanlarının yasa ile belirlenen görevleri genel olarak işverenin çıkarları ile çelişir. Yasa ile uyumsuz olan tüm uygulamaların ÇSGB’ye bildirilmesi İSG Uzmanlarının görevleri arasında tanımlanır ancak böyle bir adımı atmanız durumunda kaçınılmaz olarak karşılaşacağınız şey işinizin sonlandırılmasıdır. Benzer şekilde OSGB firmasında çalışan bir uzmansanız, iş sonuçlarını birden fazla işveren ile paylaşmanız gerekir ve bu işverenler arasında müşteri-patron ilişkisi olduğu için İSG Uzmanları bağımsız şekilde mesleğin gerektirdiklerini yerine getiremezler. Bu durum yaşanan tüm sıkıntıların kaynağını oluşturuyor aslında ve mevcut düzenlemelerin bu ikiliğin ortadan kaldırabilmesi imkânsız.

6331 sayılı yasa iş güvenliği uzmanlarına işi durdurma yetkisi veriyor, ancak iş güvenliği uzmanları iş talimatlarını patronlardan almaya devam ediyor. Bu durum İSG Uzmanlarını bir tercih yapmaya itiyor; ya işveren temsilcisinin yanında konumlanacaklar ya da işten çıkarılmayı göze alarak gerekli önlemlerin alınmasını sağlamaya çalışacaklar. Zaten işverenler de bu yüzden ortak sağlık ve güvenlik birimleri ile çalışmayı tercih ediyor.

Neden OSGB’ler tercih ediliyor peki? Biraz daha açabilir misiniz?

İSG Uzmanları işten çıkarılma pahasına sorumluluklarını yerine getirmeye çalışsa bile işveren bu riski göze almak istemediği için daha en başından iş güvenliği sürecini taşere etme yolunu seçiyor.

Ayrıca, İSG Uzmanının işten çıkarılmasında ya da yıllık izin, sağlık raporu gibi mücbir sebeplerle yaşanan iş günü kayıplarında başka bir İSG Uzmanı ile boşluğu doldurabiliyor. Böylece işveren herhangi bir şekilde iş günü kayıplarından etkilenmiyor. OSGB firmaları ise İSG Uzmanlarını kiralayan aracı firma konumunda bu çarkın dönmesini sağlıyor; tamamen işverenlerin yararına oluşturulmuş bir süreç.

ISG uzmanları birlikte bir mücadeleyi örgütleyebilir mi? Neye karşı mücadele etmeli?

ISG Uzmanlarının işveren temsilcisi gibi bir pozisyonda konumlandırılması, onların emeğiyle geçinen işçi sınıfına ait çalışanlar olduklarını unutturuyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanları, iş tanımlarının anlamı gereği işçilerin sağlığından ve güvenli olarak işlerini yapmalarından sorumludur. Ancak röportaj boyunca değindiğimiz zorluklar bunları yerine getirmelerini zorlaştırıyor. İlk mücadele edilmesi gereken konu güvenli iş ve sağlıklı bir yaşam hakkıdır. Buna karşı İSG Uzmanlarının ait oldukları sınıfla beraber, yani işçi sınıfı ile beraber, örgütlenerek bu sağlıksız koşulları yaratan sermaye sınıfına karşı mücadeleyi örmesi gerekiyor.