Şekerde yeni tehlike: Üretim reformu paketi kanun tasarısı

Meclis'e getirilecek olan “Üretim reformu paketi kanun tasarısı” ile Nişasta Bazlı Şeker üretimine getirilen, mevcut haliyle bile oldukça yüksek bulunan kota uygulaması kaldırılmak isteniyor.

Haber Merkezi

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan ve en kısa sürede TBMM gündemine getirileceği duyurulan “Üretim reformu paketi kanun tasarısı” üreticilerini ve mühendislerini endişelendiriyor.

Türkiye’de, Nişasta Bazlı Şeker üretimi kota ile sınırlandırıldı. Nişasta Bazlı Şekerlerin çoğunlukla GDO içermeleri, GDO’suz olsalar bile insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri olduğuna yönelik bilimsel çalışmalar, kota uygulamasının temel sebepleri. Türkiye’de, Nişasta Bazlı Şeker üreten 5 adet şirket bulunmakta.

Bu şirketler ve Bakanlık tarafından belirlenen kotaları şöyle:

 

2016 yılı için toplam 265.000 ton Nişasta Bazlı Şeker üretimine izin verilmekte. Bu üretimin 116 bin tonluk kısmının tek bir şirkete, CARGILL şirketine ait olması dikkat çekici. TMMOB, TTB gibi pek çok ilgili kurumun, bu düzeyde üretimin bile oldukça yüksek olduğuna dair ve bu üretimin halk sağlığını tehlikeye atacağına dair şimdiye kadar onlarca açıklaması olmasına rağmen AKP hükümeti tam aksi yönde adımlar atmaya devam etmekte.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan “Üretim reformu paketi kanun tasarısı” ile Nişasta Bazlı Şeker üretimine getirilen, mevcut haliyle bile oldukça yüksek bulunan kota uygulaması kaldırılmak isteniyor. Mevcut üretim izinlerinin dağılımına bakıldığı zaman böyle bir adımın CARGILL firması lehine atılmak istendiği gayet açık.

Nişasta Bazlı Şekerler mısırdan elde ediliyor. Türkiye’de üretimine izin verildiği andan itibaren şeker pancarı sektörüne olumsuz etkileri olmuştu. Şeker pancarı üreticisine, pancar fabrikalarına, ülke ekonomisine ve halkımızın sağlığına olumsuz etkileri olan bu uygulamaya karşı Şeker-İş Sendikası 2005 yılından bu yana sayısız dava açmıştı. Danıştay’a bu konuda açılan her dava kazanılmış olmasına rağmen Nişasta Bazlı Şeker üretimi durdurulmamış, aksine artırılmıştı. Danıştay pek çok kez “Gerçekte bir şeker ihtiyacı olup olmadığı belirlenmeden ve NBŞ kota artışlarının mevcut ülke pancar şekeri stoklarına etkisi gözetilmeden, her yıl sürekli ve düzenli bir NBŞ kotası artırmayı” yerinde görmemişti. Dolayısıyla ilgili hukuk birimleri Nişasta Bazlı Şeker konusunda kota artırımına bile izin vermemişken, bu alanda birde kota uygulamasının tümden ortadan kaldırılması tehlikelidir ve yasadışı.

Nişasta Bazlı Şeker üretimi üretici firmalar için oldukça karlı bir iş. Nişasta Bazlı Şeker ile elde edilen yüksek früktozlu tatlandırıcılar, şeker pancarına oranla çok daha fazla tatlandırma özelliğine sahip. Bu nedenle bugün marketlerde gördüğümüz pek çok ürünün içeriğinde glikoz şurubu, früktoz şurubu veya mısır şurubu bulunmakta. Üretim maliyetlerini oldukça düşüren bu şekerler insan sağlığına ise zararlı. Pek çok bilim insanının Nişasta Bazlı Şekerin insan metabolizmasına uyumlu olmadığına hatta zararlı olduğuna dair araştırmaları ve açıklamaları ülkemiz ve dünya kamuoyu ile defalarca paylaşıldı. Bu nedenle bazı AB ülkelerinde yasaklandı. Dünyanın en büyük Nişasta Bazlı Şeker üreticisi ABD de bile üretim kotası düşürülen bu ürünün üretimi, uluslararası şirketlerin baskısı sonucu Türkiye’de, serbest bırakılmaya çalışılıyor.

Anadolu halkı yüzyıllardan beri şeker ihtiyacını, bilinen en sağlıklı yol olan şeker pancarından sağlamakta. Türkiye şeker pancarı üretiminde başka pek çok ülkenin sahip olmadığı coğrafi avantajlara sahip. Bu avantajların ve yüzyıllara dayanan geleneğin sonucu olarak ülkemizde binlerce şeker pancarı çiftçisi ve şeker fabrikası çalışanı bulunmakta. Ancak son yıllarda CARGILL gibi uluslararası şirketlerin yönlendirmesiyle uygulanan tarım politikaları, üreticimizi, çalışanımızı ve halkımızı olumsuz yönde etkilemekte.

Türkiye’de şeker pancarı üretimi 2000 yılında 18.759 milyon ton iken, 2015 yılında 15.951 milyon tona geriledi. Ekim alanı ise aynı yıllarda 408 bin 367 hektardan, 272 bin 990 hektara geriledi. Ancak artan nüfusa bağlı olarak şeker tüketimimiz azalmamış sürekli olarak arttı. 2003 yılında 1,9 milyon ton olan şeker tüketimimiz, 2015 yılında 2,4 milyon tona yükseldi. Bu durum şeker pancarı üretimindeki azalmanın bir an önce durdurulması, bu gidişin tersine çevrilip, üretim artışı sağlanmasının ne kadar önemli olduğunu göstermekte.

Ancak bugüne kadar hayata geçirilen politikalar bu gerçeğin aksi yönünde. Şeker pancar üretiminin ve ekim alanının yıllar içinde azalması çiftçiye de zarar verdi. 1998 yılında 450 bin olan şeker pancarı üretici sayısı, 2014 yılında 125 bine düştü. Ayrıca şeker pancarına dayalı sanayinde de işsiz kalanların vatandaşlarımızın sayısının 100 bini geçtiği tahmin edilmekte. Bütün bu olumsuzlukların ülkemiz ekonomisine yaptığı zararın ise 200 milyon TL düzeyini aştığı kamuoyu ile paylaşılan pek çok ekonomi raporunda yer aldı.