OHAL'li iki yılda iş cinayetleri yüzde 14 arttı: En az 3 bin 960 işçi yaşamını yitirdi

21 Temmuz 2016-18 Temmuz 2018 tarihleri arasında devam eden OHAL koşullarında Türkiye'de iş cinayetleri yüzde 14 oranında arttı. Bu tarihler arasında en az 3 bin 960 işçi çeşitli iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Haber Merkezi

21 Temmuz 2016-18 Temmuz 2018 tarihleri arasında devam eden OHAL koşullarında Türkiye'de iş cinayetleri yüzde 14 oranında arttı. Bu tarihler arasında en az 3 bin 960 işçi çeşitli iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin OHAL'de iş cinayetleri raporu yayımlandı. 

Dönemin başbakanı Binali Yıldırım'ın "Devlet, millete değil kendisine olağanüstü hal ilan etmiştir" sözünün hatırlatıldığı raporda, "Ancak 21 Temmuz 2016–18 Temmuz 2018 arasında süren OHAL dönemine baktığımızda işçiler açısından bu sözlerin tam tersi gelişmelerin yaşandığını görüyoruz" denildi. 

Söz konusu rapordan satır başları şöyle: 

  • Gerek KHK’lar marifetiyle gerek dönemin sermayeye verdiği keyfiyetle binlerce emekçi kamu görevinden alındı; sendikalaşan, alınamayan ücretlerini isteyen, haklarını arayan işçiler işten çıkarıldı. Diğer emekçiler de işsizlik tehdidi ile en temel haklarını dahi arayamaz duruma geldi.
  • Çapa’da, İSKİ’de, Bony Çorap’ta… İşyeri İSİG temsilcisi olan işçi arkadaşlarımıza dönük işten atma saldırıları gerçekleşti. Sebebi ise görevlerini yapmaları, yani; gıda zehirlenmesine karşı çıkmaları, işyerinde işçi sağlığı yasasının uygulanmasını istemeleri ya da işçi ölümlerini ve mücadele edilmesi gerekliliğini paylaşmaları…
  • Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 12 Temmuz 2017 Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nde “Şimdi grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade ile anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz” diye açıklamada bulundu. Nitekim OHAL döneminde Asil Çelik, EMİS Grup TİS, Akbank, Şişecam, Mefar, MESS Grup TİS ve Soda Kromsan grevleri milli güvenlik, sağlık nedenleriyle yasaklandı.
  • Düzce Tekno Maccaferri’de grevin 25.gününde bizzat devlet grev kırıcılığı yaptı. Jandarma müdahalesi sonucu Birleşik Metal-İş üyesi işçiler gözaltına alınarak mallar fabrikadan çıkarıldı. Petkim’de Petrol-İş sendika şube yönetimi ve işçi temsilcileri yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı, fabrikaya TOMA’lar getirildi ve zorla üç yıllık sözleşme imzalatıldı. TÜMTİS üyesi işçilerin sayısını çoğaltmak ve bu şekilde aidat gelirini artırmak; iş ve çalışma hürriyetini engellemek suç!larından hapis cezası alan TÜMTİS Ankara Şube Başkanı’nın da aralarında bulunduğu 14 sendikal kadro ve işçiye verilen hapis cezasını Yargıtay tarafından onandı. Petrol-İş Sendikası’nın Türkiye Petrolleri’nin özelleştirilmesi sürecine karşı Enerji Bakanlığı önünde yapacağı eylem engellendi. Batman, Adıyaman ve Trakya’dan gelecek olan işçi otobüsleri yola çıkarılmadı. Birleşik Metal-İş ile EMİS arasında süren toplu sözleşme sürecinde önemli bir yerde duran General Electric ve Schneider fabrikalarının bulunduğu Gebze’de, süreç hakkında yapılmak istenen toplantıya OHAL yasağı gerekçe gösterilerek izin verilmedi.
  • 15 Mayıs 2018’de TOBB’un 74. Genel Kurulu’nda konuşan Rifat Hisarcıklıoğlu, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının KOBİ’lere yük getirdiğini söyleyerek “Bunları kaldırttık” diyerek ilgili Yasa maddesinin 2020 yılına ertelenmesinde sermayenin rolünü ortaya koydu. Yine konuşmasında zorunlu arabuluculuk uygulamasına değinen Hisarcıklıoğlu, “Büyük sıkıntı yaşadığımız bir başka alan, yargı sistemiydi. Özellikle iş mahkemelerindeki davalarda, işveren yüzde 92 haksız çıkıyordu. Bunu değiştirmek üzere, zorunlu arabuluculuk sisteminin uygulamaya alınmasını sağladık. Aylar, hatta yıllar süren davalar, artık günler-haftalar içinde çözülüyor” diyerek uygulamanın esasen patronlar için getirildiğini belirtti.
  • Uluslararası birkaç sigorta şirketinin kontrolünde olacak Bireysel Emeklilik Yasası geçti. Esasen sosyal güvenlik sistemimizin son kırıntılarının da yok edilmesi; emeklilik adı altında olası birikimlerin tekellere kaynak olarak aktarılması ve emeklilik hakkının sona erdirilmesi hedeflendi.
  • Taşerona rahmet okutacak kiralık işçilik düzenlemesi uygulamaya konuldu. Böylece işten çıkarmalar kolaylaştı, örgütlenme hakkı fiilen ortadan kaldırıldı, birçok işçi hakkı kullanılamaz hale getirildi. Yine bu uygulama ile iş cinayetlerinin kayıt dışılığı, sağlık ve güvenlik riskleri artacak; yeme, içme, ulaşım, yaşantı vb. bozulacak ve iş cinayetlerinde ceza ve tazminat davaları içinden çıkılmaz hale gelecek.
  • Üst üste zamlar geldi. Enflasyon resmi olarak yüzde 13’e ulaştı, dolar 5 TL sınırına dayandı, reel ücretlerde azalma yaşandı, çalışma saatleri daha da arttı. Gençlerin dörtte biri işsiz, çünkü ekonomide üretkenlik yok ve yapılan harcamalar silahlanmaya gidiyor. Bu dönemde Hükümet iki kez istihdam seferberliği ilan etti, ancak ‘seferberlik’ sonucunda istihdam artmadığı gibi çırak, stajyer ve kursiyer kapsamında istihdam rakamlarına dâhil edilen yeni güvencesiz istihdam biçimlerinin yaygınlaştırıldı, kalıcılaştırıldı.
  • İş cinayetleri sonrası adaletsizlik, cezasızlık sürdü. Davalarda asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular kısa süreli hapis cezalarına çarptırıldı, bu cezalar para cezasına çevrildi ve 24 ay taksitlendirildi.
  • Eski Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun da katılımıyla 13 Mayıs 2017’de 3.Havalimanı’nda ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Hedef Sıfır Deklerasyon’ imza töreni düzenlenip ‘iş kazalarının’ sıfırlanacağı ve kampanyanın merkezinin de inşaat olduğu deklare edildi. Bakanlığın kampanyasının sürdüğü 4 ayda ise 167’si inşaat işçisi olmak üzere en az 753 işçi yaşamını yitirdi.
  • Hükümet, 2018 yılını çocuk işçilikle mücadele yılı ilan etti. Ancak çocuk işçiliğin azaltılması ile ilgili hiçbir adım atılmadı, hiçbir iyileşme sağlanmadı. Milletvekili Murat Emir’in BİMER’e yaptığı başvuru sonrasıysa, 2018 yılının Haziran ayına kadar yalnızca 23 işyerine çocuk işçi çalıştırdığı için 39 bin 343 TL idari para cezası verildiği ortaya çıktı.
  • Eğer işyerlerinde işçi katılımını engelliyorsanız, İSİG temsilcilerini görevlerini yaptıkları için işten atıyorsanız, yani ‘biz ne dersek o’ diyen keyfi bir yönetiminiz varsa o işyerinde (baret, kemer vs. de taktırsanız!) işçi sağlığı ve iş güvenliği yok demektir. İşte OHAL bu olumsuz uygulamaların hayata geçmesi için uygun bir zemin sağladı. İş cinayetlerinin artmasının temel nedeni işte bu anlayıştır.