Kıdem tazminatında Güney Kore modeli ne anlama geliyor?

Kıdem tazminatı sisteminin değiştirilmesi için düğmeye basıldı. Bugün çeşitli yayın organlarında yer alan 'Kıdem tazminatına Güney Kore modeli' haberini soL yazarı ve Sayıştay eski denetçisi Kadir Sev'e sorduk. Olası bir yasa değişikliğinin nelere yol açabileceğini anlatan Sev, 'Yasayı değiştirip bireysel emeklilik primleri ile kıdem tazminatı fonu için kesilecek primlerin BES…

soL - Haber Merkezi

Hürriyet yazarı Noyan Doğan, bugünkü (06 Mayıs 2019) köşesinde "Kıdeme Güney Kore modeli" başlıklı bir yazı yayımladı. Çok sayıda haber sitesi, bu yazıya dayanarak kıdem tazminatında Güney Kore modeline benzer bir uygulamaya geçileceğine ilişkin haberler yaptı. 

Haberlere göre, kıdem tazminatı sisteminin değişmesi için düğmeye basıldı. Henüz çalışmalar başlamadı ancak üzerinde uzlaşılacak formülün tüm tarafların bir araya gelmesi ile oluşturulması hedefleniyor. Sistem, bireysel emeklilikle entegre bir fon sistemi olacak. 

Tüm bunların ne anlama geldiğini soL yazarı ve Sayıştay eski denetçisi Kadir Sev'e sorduk. 

Sev'in değerlendirmeleri şöyle: 

Kapitalist dünyada emekçilerin değil, sistemin ve patronların geleceği önemsenir. Kıdem tazminatı, bireysel emeklilik, işsizlik fonu gibi kavramları bu çerçevede düşünmeliyiz.

Nitekim, “Türkiye’ye Güney Kore modeli geliyor” başlıklarıyla verilen haberlerde, 365 milyar dolar para birikmiş olmasına vurgu yapılıyor.

Dünyanın her yerinde sermaye, uzun vadeli kaynaklara gereksinme duyuyor. Kısa vadeli toplanan mevduatlarla, konut gibi alanlara uzun vadeli kredi vermenin çok büyük zorlukları var. Emeklilik fonları bu işe çok uygun. Toplanan paralar uzun yıllar kullanılabiliyor. Saadet zinciri kırılmadıkça da sorun yaşanma tehlikesi kalmıyor.

Kıdem tazminatı fonu kurulabilmesi için her ay işçi ücretlerinin yüzde 8-9’una ulaşan oranlardaki paranın toplanması gerektiği hesapları yapılıyor. Patronlar, buna pek yanaşmıyorlar. İşsizlik Fonu, biraz da patronlara yük olmayacak yeni yöntemler arandığı için bugüne değin kurulamadı. SGK ve İşsizlik Fonu gibi yüklerden kurtulmaya çalışırken bir de kıdem tazminatı yükünü taşımak istemiyorlar.

Kıdem tazminatı fonunun hangi kaynaklardan oluşturulacağını bilemiyoruz. Elimizde AKP kadrolarınca hazırlanmış bir metin yok. Berat Albayrak’ın yaptığı açıklamadan da pek bir şey anlaşılmıyor.

Berat Albayrak, "YEP 2019 Dönüşüm Adımları" adıyla yaptığı açıklamada, Kıdem tazminatı ile BES arasında bir entegrasyondan söz etti. BES’e katılan çalışanların ücretlerinden yüzde 3 kesiliyor. Birikecek tutarlarla hem bireysel emekliliğin hem de kıdem tazminatı fonunun finanse edilmesi pek olası değil. Üstelik BES için bugüne değin toplanan 90 milyar lira yüzde 60’ı yabancı sermayeli olan 17 emeklilik şirketlerinin hesabına yatırıldı ve kesildikçe yine onların hesaplarına yatırılıyor. Yani kamunun yönetiminde olan bir fonda toplanıp birikmiyor.

Bu nedenle de kıdem tazminatıyla BES’in entegre edilebilmesi kolay değil. Şirketlerde toplanan paralara el koyarım diyemezsiniz. BES şirketlerine yeni kaynaklar yaratılırsa belki sağlanabilir.

Şöyle olabilir: Yasaları değiştirip "bireysel emeklilik primleri ile kıdem tazminatı fonu için kesilecek primler BES şirketlerine yatırılır" diyebilirler. Böylelikle hem şirketlerde çok daha büyük paralar birikir hem de BES’in zorunlu tutulmasının önündeki engeller kendiliğinden kalkmış olur.

Fon ve BES için kesilen primlerin eksiksiz yatırılmasının peşine şirketler düşeceği için, devletin bu tür işlerle uğraşması da gerekmez. Kıdem tazminatı ve bireysel emeklilik yükümlülüklerini yerine getirmeyen şirketler için de ortalama bir yol bulunursa sorun çözümlenmiş olur.

Ancak, kıdem tazminatı ile BES’in entegrasyonuyla yüzde 8-9 oranlarına ulaşılması pek olası değil. İşin içine işsizlik fonu katılmazsa patronlardan yine de yüklüce paralar çıkması gerekecektir.

Berat Albayrak, yukarıda sözünü ettiğim açıklamasında beş yıl içinde milli gelirin yüzde 10’una ulaşan büyüklükte para birikeceği hesabı yaptı.

Bu orana yalnızca kıdem tazminatı fonu kurularak ulaşılamayacağını unutmayalım.