Flormar'da davalar başladı: Yöneticiler işçileri suçlamak için ürünleri sağa sola fırlattılar

Flormar'da sendikalı oldukları için işten atılan işçilerin direnişi 180'den günden fazla süredir devam ederken ilk davalar da görülmeye başllandı. İşçiler, avukatları aracılığıyla iş mahkemesinde haklarını aramaya devam ederlerken şirket vekillerinin savunmasını yalan senaryolar üzerine kurduklarına dikkat çekiyorlar.

Haber Merkezi

Kozmetik ve kişisel bakım ürünleri tekeli Flormar'da, işçilerin sendikalı oldukları için işten atılmasının üzerinden altı aydan fazla zaman geçti. İşçiler fabrika önündeki direnişleriyle kamuoyuna seslerini hayli duyurmuş durumdalar. 

İşyeri önünde mücadele devam ederken, diğer yandan Flormar patronlarının keyfi ve işçi düşmanı uygulamalarına karşı hukuki mücadele de sürüyor. İşçiler, avukatları aracılığıyla iş mahkemesinde haklarını aramaya devam ediyorlar.

Flormar işvereninin en önemli usulsüzlüğünün, işçilerin anayasal hakkı olan sendika hakkını engellemesi olduğunu belirten işçiler, patron avukatlarının mahkemede "içeri girdiler, istila ettiler, makineleri açmadılar, üretimi durdurdular" gibi gerçek dışı bahaneler uydurduklarını söyleyerek işçilerin hiçbir şekilde böyle bir şey yapmadıklarının altını çiziyorlar ve "Sadece anayasal haklarımızı kullandık ve sendikal çalışma yürüttük" diyorlar. 

YALAN İFADELER

Patron tarafının mahkemeye sunacak bir delilleri olmadığını ifade eden Abdullah şunları söylüyor: "Üretimi durdurma iddiasıyla işten çıkardılar. Direnen işçilere el sallayanları da çıkardılar. Ama hiç kimseden savunma almadılar, ellerinde herhangi bir delilleri yok. Sırf sendikaya üye olduk diye işten çıkarıldık. Haklı bir mücadelenin içerisindeyiz. Flormar patronlarının temsilcileri olan yöneticiler, öyle ifadeler veriyor ki, yalan yanlış, aslı olmayan ifadeler. Mesela üretimi durdurduğumuzu anlatıyorlar. İçeri girmişiz, darp varmış, elemanlara vurmuşuz, şudur budur. Zaten görüntülerden de görüleceği üzere böyle şeyler kesinlikle olmadı. Tartışma, bağırma çağırma oldu ama fiziki olarak kimseye dokunulmadı. Çelişkilerle dolu ifadeler verildi mahkemede. İnsan kaynakları direktörünü şahit yapmışlar, zaten herkesi işten çıkaran o. Biz daha önce fabrikada insan kaynakları yöneticilerini görmezdik, ne zaman sendikal faaliyetler başladı, insan kaynaklarının hepsi içeride cirit atmaya başladı. 'Sendikadan vazgeçin, sendikadan uzak durun' telkinlerinde bulundular hep. Çalışma Bakanlığı'ndan yetki geldikten sonra da toplu işten çıkarmalar başladı. Ancak mahkemede farklı anlatıyorlar. 'Biz onları sendikaya üye oldukları için değil üretimi durdurdukları için çıkardık' diyorlar. Sendikal faaliyetimizi yasadışı olarak göstermeye çalışıyorlar."

Abdullah ilgili yasanın 25/2'nci maddesine göre işten çıkarıldıklarını anımsatarak, "Bunun nedeni şu: 25/2. maddeden çıkaralım ki, işsizlik maaşı alamasınlar, direnemesinler, parasızlık çeksinler, bu kapının önünde duramasınlar. Ama sağ olsun Petrol-İş her zaman yanımızda oldu. dik durmaya devam ediyoruz biz de" diyor.

Patronların işçileri bölmek için çeşitli girişimlerde bulunduklarını da anlatan Abdullah, "Sendikal faaliyetler yine başladıktan sonra içerideki arkadaşlarımıza 500 lira 'patrona bağlılık parası' teklif ediliyor. Yani normalde vermeleri gereken primi bu adla veriyorlar. Sendikal faaliyetlere destek vermeyen işçilere bir tür rüşvet. Adı 'patrona bağlılık parası.' Sendikal faaliyette bulunmayan işçilere, 'bizimle çalışın, biz size her türlü bakarız' diyorlar. Bizleri işten çıkardıktan beş gün sonra, içerdeki işçilere dağıtılan para bu. Sırf sendika içeri girmesin diye yapıyorlar bunu" diye konuşuyor. 

'İŞSİZLİK MAAŞI ALAMAYALIM DİYE 25/2'DEN İŞTEN ATILDIK'

Flormar'da 14 yıl çalışan ve işten çıkarılan Nurhan, "Sendikaya üye olduğumuz için 15 Mayıs'tan itibaren işten çıkarmalar başladı. O gün 70-80 arkadaşımız çıkarıldı. Daha sonrasında 132 kişiyi buldu. Mahkeme yoluyla haklarımızı arıyoruz. Mahkeme sürecinde çeşitli şeyler ileri sürüldü; örgütsel eylem yaptığımız, yasadışı eylem yaptığımız gibi şeyler söylendi. Öyle ki, fabrika önünde direnen bizlere çay saatlerinde el salladıkları, alkışladıkları için de arkadaşlarımızı işten attılar. Onlara göre bunlar yasadışı eylemler" diye anlatıyor yaşadıklarını.

Her şeye rağmen içeride halen çalışan ve bize destek veren arkadaşları olduğunu söyleyen eski Flormar çalışanı, "içeride şu anda 90’dan fazla sendika üyesi işçi arkadaşımız var. 25/2. maddeden atıldığım için işsizlik maaşı da alamıyorum şu anda. Tazminat da alamadık. Mahkemenin sonuçlanmasın bekliyoruz. Biz yasal olmayan hiçbir şey yapmadık. Neye dayanarak yasadışı eylem yaptığımızı öne sürüyorlar, onu da bilemiyoruz. Asılsız beyanlarla mahkeme sürecni uzatmak istiyorlar. Gösterdikleri şahitlerin psikolojileri bozuk olduğu için duruşmalara bile gelmiyorlar. Benim herkese mesajım şu: Kesinlikle Flormar ürünlerini kullanmasınlar, kullandırtmasınlar. Flormar’ı boykot çağrısında bulunuyorum. Biz kazanırsak, bütün emekçiler kazanacaktır" çağrısı yapıyor.

'İFTİRA VE DÜZMECELERLE MAHKEMEYİ ETKİLEMEYE ÇALIŞIYORLAR'

Petrol İş sendikasının işyeri temsilcisi Şivan Kırmızıçiçek yaşanan hukuki süreci şöyle özetledi:

"Davalar Eylül ayında başladı. 132 arkadaşımızın davasını sekiz iş mahkemesine böldüler. Sonra 1. ve 2. İş Mahkemesi'nde olanların hepsi bir araya toplandı. Davalar görülmeye başlandı. Geçen hafta ilk grubun şahitliği yapıldı. Bizler de gittik, ifademizi verdik. Tabii işverenlerin şahitleri de geldi. Bir sürü düzmece şeyler söyleyip, yalan beyanlarda bulundular. Bu iftira ve düzmecelerle mahkemeyi etkilemeye çalışıyorlar. Olaylara kronolojik biçimde baktığınızda her şey açık ve net. Hem Çalışma Bakanlığı'ndan gelen müfettişlerin incelemesi sonunda yayınlanan rapor, hem eskiden işyerinin vekili olan Durmuş Dilem’in verdiği ifadeler durumu açık ve net bir şekilde özetliyor. Burada sendikal bir çalışma olduğu, işverenin sendikal çalışmaya bağlı olarak sendikalı işçilere baskı yaptığı, işçileri sendikadan ayrılmaya zorladığı, kabul etmeyen işçilerin iş haklarının feshedildiğine dair müfettişin raporları yayınlandı."

İŞVEREN TEMSİLCİLERİNİN HAZIRLADIĞI KOMPLO: İŞÇİLERİ HAKSIZ GÖSTERMEK İÇİN...

"Evet o gün burada kısa bir eylem olmuş, arkadaşlarımız tekrar üretim alanlarına dönmüşler. O sırada çevik kuvveti içeri sokup arkadaşlarımızın etrafını çevirdiler. Etrafı çevirdiler, iş başı yapmalarını kendileri engellediler. Arkadaşlarımızı çevik kuvvet eşliğinde dışarı çıkardılar daha sonra" diyen Şivan Kırmızıçiçek, Flormar yöneticilerinin işçilere iftira atmak için ürünleri etrafa saçtığını söylüyor ve şöyle diyor: 

"Ama içerideki arkadaşlarımız oradaki yöneticilerin ürünleri yerlere serpiştirdiğine, kendi elleriyle makineleri dağıttıklarına şahit olmuşlar. Ama biz bunu nasıl kanıtlayacağız bu da işin ayrı bir tarafı. Yöneticiler, işçileri haksız göstermek için kendileri makineleri sağa sola dağıtıyorlar, ürünleri yerlere serpiştiriyorlar ve kamerayla çekiyorlar. Sanki oradaki sendika üyesi işçiler yapmış gibi yansıtmaya çalışıyorlar. Yani iftira, düzmece bir durum söz konusu. Onların iki şahidi vardı. Çelişen ifadeler verdiler. Hakim soruyor siz bunları gözünüzle gördünüz mü? Yok görmedik, sonrasında gittik diyorlar. Çünkü şahitleri zaten bu işi tezgahlayan, bu işi yapan kişiler. Mesela insan kaynakları direktörü, bu olayların başında olan kişi. Yani insanların işten çıkarılması gerektiğini söyleyen ve onların iş haklarını fesheden kişi, aynı zamanda gelip orada şahitlik yapıyor. Çok bariz yalanlar var ortada... Kamuoyuna çağrımız şu: Bizler burada altı ayımızı geride bıraktık. İlk günkü inancımızla ve kararlılığımızla direnişimizi sürdürüyoruz. Burada sadece kendimiz için direnmiyoruz; hem içerideki arkadaşlarımız için direniyoruz hem çevremizdeki diğer sendikasız işyerleri için direniyoruz. Havalimanı, SEKA, TARİŞ, market işçileri adına da direniyoruz. İşçi sınıfından yana kesimleri, bu bilinçle hareket edip direnişi daha büyütmeye, burada yaktığımız meşaleyi elden ele Türkiye sathına yaymaya çağırıyoruz."

AV. ÖZVERİ, DAVALARDA GELİNEN NOKTAYI ANLATTI

Flormar işçilerinin avukatı Murat Özveri, soL'a yaptığı açıklamada, davanın geldiği noktayı şöyle özetledi: "Açtığımız davada 132 işçinin dosyaları sekiz ayrı iş mahkemesine bölündü. Duruşmalar sürüyor. Ön inceleme aşamaları hepsinde tamamlandı. Tanık dinleme aşamasına geldik. 2. İş Mahkemesinde, 5. İş Mahkemesinde, 1. İş Mahkemesinde tanık dinleme aşamalarını geçtik. Güvenlik kamerası kayıtlarının çözümü için ve dosyanın sendikal açıdan değerlendirilmesi için bilirkişiye göndermeye karar verdiler. Çarşamba günü 7. İş Mahkemesinde duruşma var. Sırasıyla devam ediyor. 20 Ocak'a kadar duruşma günü olanlar var. Hakimi yeni atanan mahkemelerde biraz daha uzağa gün verdiler. Gelinen durum bu noktada." 

1908'den beri işçiler ne zaman hak arayışına girseler, o dönemde iktidarın baş düşmanı neyse işçilerin onunla ilişkilendirildiğini anımsatan Av. Özveri, "Ya komünistlikle suçlanıyorlar, ya irticayla suçlanıyorlar, şimdi moda 'FETÖ' olmuş. İşçileri şikayet eden dilekçede bile '15 Temmuz'da FETÖ göstermiştir ki...' diye başlayan klişe cümleler konulmuş... İşçiler çok haklılar, o haklılığı duruşma salonunda ifade edememe endişesi, kaygısı yıpratıcı bir süreç oluşturuyor. Yargı aşamasında olduğu için şimdilik bu kadarlık bir değerlendirmeyle yetinmiş olalım" dedi.