Dünya Çocuk İşçilikle Mücadele Günü: Düzenin yükü hâlâ çocuk işçilerin sırtında

Bugün BM tarafından çocuk işçiliğe karşı 'farkındalık' yaratmak üzere kabul edilen 12 Haziran Dünya Çocuk İşçilikle Mücadele Günü. 2018 verilerine göre dünyada 152 milyon çocuk işçi bulunuyor, bu çocukların yarıya yakınıysa tehlikeli işlerde çalışıyor. Kapitalist dünya 'farkındalık' yaratmaya çalışıyor gibi gözükedursun, 21. yüzyılda hâlâ çocuklar iş cinayetlerinde ölmeye…

Gülçin Uz

12 Haziran; Dünya Çocuk İşçilikle Mücadele Günü. Birleşmiş Milletler tarafından "çocuk işçiliğe karşı farkındalık yaratmak" ve çocuk işçiliğine engel olmak için 2002 yılında ilan edildi. Gözle görünen gerçek, bu "farkındalığın" tüm dünyada kağıt sayfalarında kalmış durumda olması. Her yıl pek çok araştırma kurumu tarafından derlenen verilere dayalı çalışmalar bu çarpıcı gerçeği hatırlatmaya devam ediyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “2018 Çocuk İşçiliği Küresel Tahminler Raporu”na göre, tüm dünyada 73 milyonu “tehlikeli” işlerde olmak üzere halen 152 milyon çocuk işçi bulunuyor. Tarım yüzde 70,9’luk oranla çocuk işçilerin en fazla olduğu sektör durumundayken, tarımı sırasıyla hizmet ve sanayi sektörü izliyor.

TÜRKİYE'DE 2 MİLYON ÇOCUK İŞÇİ

Geçtiğimiz yıl Çalışma Bakanlığı tarafından Türkiye’de de çocuk işçilikle mücadele yılı ilan edildi. Aynı yılı ülkemiz, tespit edilen 2 milyon, iş cinayetinde yaşamını yitiren onlarca çocuk işçiyle kapadı. Bir bütün olarak, AKP döneminde Türkiye’deki çocuk işçilik yaklaşık yüzde 20 oranında artış gösterdi.

AKP DÖNEMİNDE ÇOCUKLARIN GÜVENLİKSİZ ÇALIŞMASININ ÖNÜ AÇILDI

Bu yıllarda çocuk işçilikle mücadele bir yana, çocukların işgücü piyasasında güvenliksiz ve korumasız şekilde çalıştırılmalarının önünü açan yasal düzenlemeler arttı. Durumun vahametini, yalnızca, çalışma yaşamında çocukların görünürlüğünün artmasından ibaret yorumlamak ve değerlendirmek elbette yeterli olmamakta.

İnsanlık dışı çalışma koşullarının olduğu her sektör ve alanla paralel şekilde çocuk işçi sayısının; iş cinayetlerinin arttığı oranda çocuk işçi ölümlerinin de arttığı söylenebilir. Kongo’daki Kobalt madenlerinden, mevsimlik tarım işçiliğine kadar pek çok alanda çocuk işgücü, emeğin en "kötü" biçimlerinde kullanılmaya devam etmekte.

Türkiye’de son yıllarda çocuk emeğinin yaygınlaşmasına yol açan yasal düzenlemelerden bazıları şu şekilde;

STAJYERLİK DEĞİL SÖMÜRÜ

Çıraklık ve “mesleki eğitim” adıyla, meslek öğrenme olarak gerekçelendirilen yasal düzenlemeler, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinden uzak ancak genellikle yetişkinlerle aynı işleri yapmaya mecbur bırakılan çocuk çalışan sayısını, patronlar açısındansa aynı işi asgari ücret ödeme zorunluluğu olmadan daha ucuza yaptırma olanağını artırdı. Bu düzenleme, "Çalışma hayatının taze gücü liseliler olacak" sevinciyle basında yerini almıştı.

14 YAŞINI DOLDURMUŞ ÇOCUKLARIN ÇALIŞMASI YASA GÜVENCESİNDE

14 yaşını doldurmuş çocukların, Türkiye’de çalışmalarının önünde yasal bir engel bulunmuyor. 2015 yılından itibaren 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış çocukların çalışması; bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okula devamına engel olmayacak "hafif işlerde" tanımıyla yasal hale getirildi. Ancak hiçbir yasa ya da yönetmelikte, "hafif iş" tanımına rastlayamıyoruz. Hafif iş, işin sahibinin kişisel tanımına göre değişiklik gösterebilir vaziyette.

ORTAOKULU BİTİRME YAŞI 13, AĞIR İŞLERDE ÇALIŞMA YAŞI 16

Ortaokulu bitirme yaşının 13’e inmesiyle birlikte, eğitimine devam edemeyen her çocuk, 13 yaşını doldurmuş ve eğitimine devam edemeyen her çocuğun çalışma yaşamına katılmasını kontrol eden herhangi bir yasal düzenleme bulunmuyor. Ortaokuldan sonra eğitimine devam edemeyip, açık liseye giden öğrencilerin oranın son 5 yılda yüzde 65 arttığı düşünüldüğünde, ortaokulu bitirir bitirmez iş yaşamına giren çocukların sayısı ülkemizde hiç de azımsanmayacak oranda.

Öte yandan, Türkiye’de hiçbir yasa ya da yönetmelikte "çocuk ve gençlerin çalıştırılamayacağı ağır işler" diye bir liste yok. 16 yaşından gün alanlar her türlü işte bir ön koşul ya da sınırlama olmaksızın çalıştırılabiliyor.

GÖÇMEN ÇOCUK İŞÇİLER

Özellikle Suriyeli göçmen çocuklar, tekstil sektörü başta olmak üzere, küçük işletmelerde, ucuza ve uzun saatlerle, karın tokluğuna çalışıyor.

Türkiye’deki göçmen sayısının artışıyla birlikte çocuk işçilerin sayısında ciddi oranda artış olmasının yanı sıra göçmen çocuklar daha tehlikeli işlerde çalışıyor, ayrımcılığa, saldırıya maruz kalıyor.

İŞ CİNAYETLERİNİN EN 'ACIMASIZ' VE ‘KÖTÜ’ HALİ

İSİG Meclisi verilerine göre; 2013 yılında 59 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015 yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017 yılında 60 çocuk, 2018 yılında 67 çocuk ve 2019 yılının ilk 5 ayında ise en az 26 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Çocuk iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı iller Şanlıurfa, İstanbul, Gaziantep, Antalya ve Adana.

Mardin Nusaybin-Kızıltepe yolundaki bir işyerinde balans ayarı yapılan TIR’ın bir tekeri tamir kanalına düştüğü sırada kanalda olan 14 yaşındaki Hıdır Önder, Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde bir inşaatın kazı alanında meydana gelen kazada göçük altında kalan Selami Gürbüz, Gaziantep’te tahta palet satışı yapan bir işyerinin deposunda çalışırken kamyonet ile duvar arasında sıkışan 14 yaşındaki İsrafil Sarı bunlardan yalnızca bazıları.

Türkiye’de yaklaşık 1 milyon çocuğun tarikatların baskısı altında eğitim gördüğü, ülkemizin çocuk istismarında dünyada 3. sırada olduğu düşünüldüğünde, çocuk emeği gerçeğinin kendi başına bir sorun olmaktan çok, kriz halindeki bir düzenin yarattığı sonuçlardan bir tanesi ama en kötüsü olduğunu söylemek yanlış olmaz.