Vişne Bahçesi - HASAN ANAMUR

Değerli okur,

Aşağıda okuyacağınız yazı için sevgili Hasan Anamur'a teşekkür ederiz.

Türkiye Tiyatrosu'nun tiyatro eleştirmenine gereksinmesi olduğu açık.

Sahnelerimiz üzerinde, "ben yaptım oldu" diyerek seyirci ile buluşturulan onlarca oyun var.

Uzunca zamandır, belki de ilk kez hem seyirciye hem oyun yaratıcılarına katkılar sunan bir eleştiri yazı ile karşılaşancı, sizlerle paylaşmak istedim.

O.Aydın

ÇEHOV ADINA YİTİRİLMİŞ BİR FIRSAT

Hasan Anamur

İstanbul Şehir Tiyatroları'nda 2008-2009 mevsiminin yeni oyunlardan biri de tiyatroya yeni bir yaklaşım, yeni bir anlatım ve yeni duyarlılıklar getirmiş olan Çehov'un başyapıtlarından 'Vişne Bahçesi'. Çeviri Belgi Paksoy sahneye koyan Ali Taygun.

'Vişne Bahçesi' seyircisini 19. yüzyıl sonları-20. yüzyıl başları Rusya'sında yaşanan ekonomik ve toplumsal değişim sürecinin ortasına çeker ve şiirsel gerçekçiliğiyle biçimlendirdiği kişileri aracılığıyla, çeşitli duygular, düşünceler, tavırlar, amaçlar, amaçsızlıklar arasında kurulan gelgitlerle gelişen, acı ve hüzün yüklü bir yaşam dilimini canlandırır. Yaşam biçimlerini sürdürmekten başka bir şey istemeyen, ancak yükselen para güçleri karşısında hazırlıksız yakalanan bir aileyi tüm çaresizliği, aynı zamanda da umursamazlığıyla, aile bireylerinin ve çevrelerinin olumlu olumsuz yönleriyle, alışkanlıkları, saplantılarıyla ve yaşamın her türlü rengi içinde getirir sahneye. Bu toplumsal çalkantılar ve geleneksel temeli kemiren sözde masum hesaplar bütünü aslında evrenseldir. 'Vişne Bahçesi'nde toplumsal dengeleri altüst eden gerçekler ve yıkım, para güçleri karşısında doğal yaşamın çöküşü, 50'li yıllardan beri, biraz değişik boyutlarda da olsa, Türkiye'de de yaşanmamış mıdır? Yaşanmamakta mıdır?

'Vişne Bahçesi'ni sahneye koyan Ali Taygun, Çehov'a farklı bir açıdan yaklaşmış. Dolayısıyla Çehov'un bu havasını sahneye yansıttığını söylemek kolay değil. Program broşüründe Stanislavski'nin yorumunu eleştiren Taygun, Çehov'un bu oyun üzerine görüşü olarak ileri sürdüğü bir yaklaşım üzerine kurmuş bütünü: "Elimden çıkan oyun bir dram değil bir komedi, hatta yer yer bir fars." Oyunda yer yer farsa kaçan durumlar gerçekten olsa da bunlar yaşanan 'dram'ın bilincine tam varamayan uşak ve hizmetçilerin davranışlarıyla sınırlıdır: Mürebbiye Şarlotta hüzünlü bir biçimde yaşamından yakınırken cebinden bir hıyar çıkarıp yemeye başlar ve bunu ayrıca vurgular. Ancak, "Her şey basit olmalıdır, teatral olmamaktır esas" diyen Çehov'un bir yaşam dilimini sahneye tüm boyutlarıyla ve doğal haliyle yansıtma düşüncesini benimsersek, oyuna serpiştirilmiş birkaç 'fars' öğesine karşın, Stanislavski'nin görüşüne katılmamız, çevremizdeki tüm aykırılıklara karşın hüznü, acıyı ve ironiyi içimizde yaşamamız gerekir. Oyuncuları zaman zaman önsahnede seyirciye dönük yerleştiren Taygun'un nedeni anlaşılmayan bir başka uygulaması da perde açılmadan başlayan, oyun bittikten sonra da süren müziğin seçimi. Olayı döneme ve ortama götürmekte etkili bir yol olan bu uygulama nedense seyrettiğimiz 'Vişne Bahçesi'nde seyirciyi 20. yüzyıl başları Rusya'sına değil, Giora Fieldman'ın klarnetiyle üflediği Yahudi müziği parçalarıyla ayrı bir dünyaya götürüyor. Taygun, metinde bir kez sözü geçen ve müziği uzaktan duyulduğu söyenen 'Yahudi orkestrası'ndan esinlenlenerek evrenselliği vurgulamak istemiş olabilir mi? Bu arada, çeviride, Anya'nın babası için 'rahmetli' denmesi de herhalde herkesin gözünden kaçmış. Oyuna göre hafif kalan çevre tasarımının (Atıl Yalkut) yarı geleneksel, yarı stilize oluşu da başka bir ilginç uygulama.

Fermuarlı çizmeler

Giysilerse dönem Rusya'sının zengin sınıfı ile genelde yanlarında çalışanların giysilerini yansıtacak nitelikte (Giysi tasarımı: Canan Göknil), ancak, biri dışında bütün çizmelerin neden fermuarlı oldukları pek anlaşılamıyor. Bir de -uşak ve hizmetlileri bunun dışında tutarsak- olay sanki aynı gün içinde geçiyormuş gibi, Andreyevna dışındakilerin çiftlikte geçirdikleri süre boyunca, akıp giden zaman içinde, neden hep aynı giysileri giydikleri.

Taygun'un, oyun kişileri arasındaki ilişkilerin, kişilik özelliklerinin sahnede abartılmadan, tüm doğallığıyla yaşanmasını isteyen Çehov'un anlayışıyla yer yer örtüşmeyen yorumu sahneye de yansımış. Usta oyunculardan oluşan ana kadronun, Jülide Kural'ın gözlerinden sessizce süzülen yaşlar dışında (Andreyevna: Jülide Kural Gayev: Salih Sarıkaya Lopahin: Yıldıray Şahinler) yorumu pek benimsemiş olmadığı, karakterine genel olarak mesafeli durduğu, bir yerde 'oynadığı' hissediliyor. Tabii Pişçik'i canlandıran Ali Taygun dışında. Böyle olunca da oyun kişileri arasındaki ilişkiler bütününde bir iletişimsizlik, uyumsuzluk, kopukluk, hatta genel bir yapaylık gözlemleniyor.

'Vişne Bahçesi'ni Çehov'un sıcak ve hüzünlü dünyasını vermekten uzak yitirilmiş bir fırsat olarak görüyorum.

HASAN ANAMUR :1940'da Ankara'da doğdu. Saint Joseph Fransız Lisesi'ni (1959) ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Kürsüsünü bitirdi (1965) ve aynı Kürsüye asistan atandı (1965). Doktor (1971) ve doçent (1979) oldu. Uludağ Üniversitesi'ne geçti. Profesör oldu (1989). Üniversitede Gösteri Sanatları Etkinliği'ni kurdu (1983). Topluluk Bursa Devlet Tiyatrosu sanatçılarının da katkılarıyla Bursa, İstanbul, Ankara, ve İzmir'de "Keşanlı Ali Destanı", Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım", "Barış", "Fizikçiler", "Kel Şarkıcı" gibi oyunlar sahneledi. Fransa'da François-Rabelais (Tours) Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümünde konuk profesör olarak ders verdi (1991). Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Fransızca Mütercim-Tercümanlık Bölümünü kurdu (1992) ve 2003 yılına kadar başkanlığını yaptı. Aynı yıl kendi isteğiyle emekli oldu. Aynı Bölümde ders vermeye devam etmektedir. 1992 yılında Fransız hükümetinin "palmes académiques" nişanını aldı. 2001-2006 yılları arasında Afife Jürisi Seçici Kurul üyeliği yaptı. 2001-2002 mevsiminden beri "Radikal" gazetesindeki köşesinde oyun eleştirileri yazmaktadır. "Tiyatro... Tiyatro" dergisinde ve başka kaynaklarda da tiyatro üzerine incelemeleri yayınlanmaktadır.
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Yönetim Kurulu üyesi PEN üyesi Çeviri Derneği kurucu üyesi ve Yönetim Kurulu başkanı FİT (Uluslararası Çevirmenler Federasyonu) Yürütme Kurulu Üyesi SİEG (Uluslararası Giraudoux İncelemeleri Derneği) onursal başkanıdır.
İlgi alanlarında 200'ün üzerinde ulusal ve uluslararası yayını ile kitap ve oyun çevirileri vardır