Erwin Piscator SİYASAL TİYATRO

NULL

Sevgili okur,

Bu hafta, Erwin Piscator&rsquoun SİYASAL TİYATRO başlığı ile yayımlanan ve 1993 yılında Yal&ccedilın Baykul &ccedilevirisi ile dilimize kazandırılıp, &ldquo20. y&uumlzyılda Tiyatro&rdquo başlığı ile bir Aziz &Ccedilalışlar &ccedilalışması olarak Mitos Boyut tarafından basımı yapılan kitaptan, kısa bir b&oumll&uumlm bulacaksınız. E. Piscator&rsquoun Politik tiyatro tanımlamasını, kendi &uumlrettiği oyunlardan hareket ederek anlatmasının ilgin&ccedil olacağını umarak.&nbsp&nbsp&nbsp&nbsp&nbsp&nbsp

O.Aydın&nbsp

SİYASAL TİYATRO

Siyasal belgenin ilk kez metin ve sahneleme olarak b&uumlt&uumln&uumlyle ve yalnız başına bir temel oluşturduğu oyun, Trotz Alledem! (Herşeye Karşın!, Grosses Schauspielhaus, 12 Temmuz 1926).

Oyun, aynı yılın ilkbahar aylarında Gosen Dağlan iş&ccedili K&uumllt&uumlr Birliği'nin g&uumlnd&oumln&uumlm&uuml şenlikleri i&ccedilin sahnelemem gereken dev bir tarihsel rev&uumlden kaynaklandı. Metnin bir taslağını oluşturması i&ccedilin Gasbarra'yı g&oumlrevlendirdiğim rev&uuml, tarihsel maddeciliğin b&uumlt&uumln gelişmelerini, Spartak&uumls Ayaklanması'ndan Rus Devrimi'ne dek, insanlık tarihinin &oumlnemli devrimci y&uumlkselişlerini kısaltılmış bi&ccedilimde ve aynı zamanda &oumlğretici g&oumlr&uumlnt&uumllerle vermeyi ama&ccedillıyordu. Bu oyunu olağan&uumlst&uuml boyutlarda planlıyorduk. Yapıma 2000 kişinin katılacağı &oumlng&oumlr&uumllm&uumlşt&uuml. Yirmi b&uumly&uumlk spot arena sahneyi aydınlatacak, bazı durumların &oumlne &ccedilıkarılabilmesi i&ccedilin b&uumly&uumlk ve simgesel olarak yoğunlaştırılmış yapılar (&oumlrneğin, İngiliz emperyalizmini g&oumlstermek i&ccedilin yirmi metrelik bir savaş gemisi) d&uumlş&uumln&uumllm&uumlşt&uuml. &Ccedilalışmaları s&uumlrekli olarak ve yerinde denetleyebilmek amacıyla Schm&oumlckwitz'e taşınmıştım. Senaryo tamamlanmıştı, yine Edmund Meisel'in olan m&uumlzik genel &ccedilizgileriyle hazırdı durum b&oumlyleyken, Ernst Niekisch'in (defalarca y&oumln değiştirdikten sonra bug&uumln &quotırk&ccedilı sosyalizm&quotin &oumlnc&uumls&uuml olan) y&oumlnetimindeki K&uumllt&uumlr Birliği ansızın siyasal kararsızlık i&ccediline girdi. Tartışmaların s&uumlrd&uumlğ&uuml anlarda Alman Kom&uumlnist Partisi, Berlin Kongresi kapsamında, Grosses Schauspielhaus'da g&oumlsterilmek &uumlzere bizden bir oyun yapmamız isteğinde bulundu. Bi&ccedilim ve i&ccedilerik &uumlzerinde hen&uumlz bir karara varılmamıştı, ama sonraki g&uumlnlerde Merkez B&uumlro'da yapılacak g&oumlr&uumlşmelerde her şey ortaya &ccedilıkacaktı. B&uumlt&uumln bu g&uumlnlerin yapılması d&uumlş&uumlncesi, eski dostumuz ve Roten Reve g&uumlnlerindeki &ccedilalışma arkadaşımız ve kom&uumlnist milletvekili Ernst Torgler'den &ccedilıkmıştı.

Gasbarra ile ne yapılması gerektiği &uumlzerine konuştum. G&oumlsterimizi Gosen Dağları'ndan Schauspielhaus'a aktarmamız olanak dışıydı. Ayrıca, haftalar boyunca s&uumlren rev&uuml &ccedilalışmalarımız s&uumlresince, b&uumly&uumlk tarihsel boyutlarda d&uumlş&uumlnmeye &oumlyle alışmıştık ki, hazır bir oyunu alıp yapma d&uumlş&uumlncesi hafif geliyordu. Gasbarra, şimdiye dek oluşturduğumuz taslaktan bir b&oumll&uumlm alıp, &oumlrneğin savaşın başlangıcından Liebknecht ve Rosa Luxemburg'un &oumlld&uumlr&uumllmelerine dek olan sahneyi, ayrı bir rev&uumlye d&oumln&uumlşt&uumlrmemizi &oumlnerdi. Rev&uuml, ismini, 1919 yılında yaşanan korkun&ccedil yenilgiden sonra bile toplumsal devrimin s&uumlrd&uumlğ&uumln&uuml dile getirmek amacıyla Liebknecht'in &quotHerşeye karşın! sloganından aldı. Merkezdeki &oumlnemli toplantıda bu tasan Parti'nin &uumlst d&uumlzey g&oumlrevlilerinin hoşnutsuz bakışlarına neden oldu, &ccedil&uumlnk&uuml Liebknecht ve Rosa Luxemburg gibi kişilerin sahnede canlandırılması gerekiyordu. Ayrıca, bir&ccediloğuna da Ebert, Noske, Scheidemann, Landsberg gibi y&oumlnetim &uumlyelerinin rev&uumlde yer almaları tehlikeli g&oumlr&uumln&uumlyordu. Sonunda kabul edildi, &ccedil&uumlnk&uuml kimsenin daha iyi bir &oumlnerisi yoktu. Ama, herkes kuşkuluydu, &ccedil&uumlnk&uuml b&uumlt&uumln bu iş i&ccedilin g&oumlsteri g&uumln&uumlne dek yalnızca &uuml&ccedil haftamız vardı.

G&oumlsteri ortaklaşa bir &ccedilaba ile ger&ccedilekleşti. Yazarın, y&oumlnetmenin, m&uumlziğin, sahne tasarımcısının ve oyuncuların tek tek &ccedilalışma s&uumlre&ccedilleri birbirleriyle &ccedilakıştı. Metin yazılırken, sahne yapıldı ve m&uumlzik oluşturuldu, reji &ccedilalışmasıyla birlikte metin yeniden d&uumlzenlendi. Daha metin oluşmamışken, tiyatronun değişik yerlerinde sahneler &ccedilalışıldı. Film, ilk defa olmak &uumlzere, sahnede ge&ccedilenlerle bir b&uumlt&uumln oluşturularak biraraya getirilecekti. (Bu, Fahnen'de d&uumlş&uumln&uumllmesine karşın ger&ccedilekleştirilmemişti.)

G&oumlr&uumln&uumlrde birbirlerinin karşısında duran iki sanat bi&ccediliminin biraraya getirilmesi, eleştirmenlerin tartışmalarında ve kamuoyunun yargılarında epey yer tuttu, işin bu yanını ben hi&ccedil de &oumlyle ilgin&ccedil bulmuyordum. Olay, ya b&uumlt&uumln&uumlyle yadsınmış ya da g&oumlklere &ccedilıkartılmıştı, ama bu nokta ger&ccedilek anlamıyla &ccedilok ender değerlendirilmiştir. Filmin kullanımı, Fahnen'deki projeksiyon kullanımıyla aynı yolu izlemiştir. (Daha o g&uumlnlerde K&oumlnigsberg'de, sahneyi film yoluyla başka bir bi&ccedilime sokmak konusunda etraflıca &ccedilalışmalar yaptığım bir yana, de-korativ a&ccedilıdan belli başlı sınırlamalar da koymuştum.) Her şey yalnızca aracın geliştirilmesi ve inceltilmesinden oluşuyordu, ama ama&ccedil hep aynı kalıyordu. Daha sonraları bu d&uumlş&uumlnceyi Ruslardan aldığım sık sık ileri s&uumlr&uumlld&uuml. Ger&ccedilekte, o d&oumlnemlerde Sovyet Rusya sahnelerinde neler olup bittiği konusunda hi&ccedil bilgim yoktu, g&oumlsteriler vs. &uumlzerine haber olarak &ccedilok az şey ulaşıyordu bize. Daha sonraları bile, Rusların o zamanlar filmi benimle aynı işlevde kullandıklarını bilmiyordum. Ayrıca, burada &oumlnc&uumll&uumlk sorununu tartışmak t&uumlm&uumlyle yersiz. Bununla birlikte, sorunun teknikle oynama sorunu olmadığı, paylaştığınız ortak d&uumlnyag&oumlr&uumlş&uuml olan tarihsel maddeciliğe dayalı yeni bir tiyatro bi&ccediliminin oluştuğu kanıtlanıyor yalnızca. &Oumlyleyse, benim b&uumlt&uumln &ccedilalışmalarımda &oumlnemli olan nedir? &Oumlnemli olan, bir d&uumlnyagor&uumlş&uumln&uumln bildik kalıplar ve g&oumlsterişli savlarla a&ccedilık propagandasını yapmak değil, d&uumlnyag&oumlr&uumlş&uumlm&uumlz&uumln ve ondan kaynaklanan her şeyin, g&uumln&uumlm&uumlz&uumln tek ge&ccedilerli yaklaşımı olduğu kanıtının savunulmasıdır. &Ccedilok şey &oumlne s&uumlr&uumllebilir, ama bir takım savları yinelemek onu daha ger&ccedilek ve daha etkili kılmaz. İnandırıcı bir kanıt yalnızca sorunun bilimsel &ccedil&oumlz&uumlmlemesi &uumlzerine oturtulabilir. Bunu, sahne dilinde s&oumlylemek gerekirse, &oumlznel yaşam kesitlerini, kişilerin bireyliğini, yazgının rastlantısal &oumlzelliğini aşabilirsem yapabilirim. Doğal olarak, sahnedeki olaylar ile tarihsel etkisi b&uumly&uumlk olan g&uuml&ccediller arasında bağıntı kurarak olur bu. Ger&ccedileğe dayalı malzemenin oyundaki en &oumlnemli şey olması rastlantı değildir. Ondan, insanın &oumlzel yazgısına daha derin bir anlam veren yaşamın ilkeli yanı ve zorunluluklar doğar. Ben bu y&uumlzden insani ve insan&uumlst&uuml etkenlerin sınıflar ya da bireylerle nasıl karşılıklı bir etkileşim i&ccedilinde olduklarını ortaya koyabilecek ara&ccedillara gerek duyarım. Bu ara&ccedillardan biri de filmdi. Ama film de yarın daha iyisi bulunduğunda değiştirilecek olan bir ara&ccediltan başka bir şey değildir.

Trotz Alledem'de da kullanılan film belgeydi. Reich arşivlerinden bir arkadaşımızın yardımlarıyla elde ettiğimiz bu filmlerden &oumlzellikle canlı savaş &ccedilekimlerini, savaş sonunu, Avrupa'nın egemen devletlerinin bir resmi ge&ccedilitini ve bunlara benzer g&oumlr&uumlnt&uumlleri kullandık. Bu g&oumlr&uumlnt&uumller savaşın acımasız yanını b&uumlt&uumln dehşetiyle g&oumlzler &oumln&uumlne serdi: Alev silahlarıyla yapılan saldırılar, par&ccedilalanmış insan yığınları, yanan şehirler savaş filmleri hen&uumlz &quotmoda&quot olmamıştı. G&oumlsterdiğimiz bu resimler iş&ccedili sınıfı &uumlzerinde y&uumlz seminerden daha etkili olmalıydılar. Filmi b&uumlt&uumln oyun boyunca kullandım, yetişmediği yerlerde projeksiyon yardımıma koştu.

Dekorun temel bi&ccedilimi i&ccedilin 'praktikabel' adı verilen, teras bi&ccediliminde, bir yanında eğilimli bir d&uumlzlemin ve merdivenlerin, &oumlb&uumlr yanındaysa &ccedileşitli y&uumlkseltilerin bulunduğu &uumlst&uuml d&uumlz, şekilsiz bir yapı kurdum. Bu yapı d&oumlner sahne &uumlzerinde yer alıyordu. Tek tek oyun alanlarını, teraslara, girintilere ve koridorlara yerleştirdim. B&oumlylelikle oyun i&ccedilinde t&uumlm sahneler b&uumlt&uumlnl&uumlk kazandı her şeyi beraberinde s&uumlr&uumlkleyen g&uuml&ccedill&uuml bir akıntı gibi, oyun da baştan sona aktı.

Sahne dekorundan arınma &ccedilabamızda, 'Fahnen'de olduğundan daha b&uumly&uumlk adımlar atmıştık. Amaca y&oumlnelik oyun dekoru yapımında temel ilke, eyleme a&ccedilıklık getiren, olayı destekleyen ve vurgulayan pratik bir yapı oluşturmaktı. Kendi başlarına dekorlar, d&oumlner sahne &uumlzerinde kendine yeten bir d&uumlnya oluşturdu, bu da burjuva tiyatrosunun &ccediler&ccedileve sahnesini ortadan kaldırmaya yetti. Bu dekor a&ccedilık alana da konulabilirdi. D&oumlrtk&oumlşe sahne kesimi yalnızca rahatsız edici bir sınırlamadır artık.

B&uumlt&uumln g&oumlsteri, ger&ccedilek s&oumlylevlerin, makalelerin, gazete kup&uumlrlerinin, il&acircnların, bildirilerin, savaştan ve devrimden fotoğraf ve filmlerin, aynı zamanda tarihsel kişiliklerin ve sahnelerin toplamından oluşan bir kurguydu. &Uumlstelik b&uumlt&uumln bu saydıklarım bir zamanlar Max Reinhardt'ın burjuva (klasik) tiyatroları sahnelemek i&ccedilin kurduğu Grosses Schauspielhaus'da oluyordu. M. Reinhardt da kitlelere ulaşmak gerektiğini sezmişti, ama o kitlelere &oumlb&uumlr kıyıdan, yabancı &uumlr&uumlnlerle geliyordu. Lysistrata, Hamlet, hatta Florian Geyer ve Danton'un &Oumll&uumlm&uuml bile, şişirilmiş ve kabalaştırılmış manej g&oumlsterilerinden &oumlteye gidememişlerdir. B&uumlt&uumln bunların sonucu olarak, bi&ccedilim enflasyonundan başka bir şeye ulaşılamadı. Kitlelerin, izleyici salonundan oyuna katılmaları programın bilin&ccedilli bir par&ccedilası değildi ve izleyici i&ccedilin &quoty&oumlnetmenin zekice buluşları&quotndan daha &oumlnemli olmadı hi&ccedilbir zaman. Karlheinz Martin'in &quotdışavurumcu hareketi&quot bile bu amaca ulaşamadı, ne klasik oyunlarda, ne de Maschinenst&uumlrmer'de.Yalnızca Dokumacılar'da arena sahne ve izleyici &oumlzdeşleşmişlerdi. Bunda belirleyici olan etken şuydu: Beye, s&oumlz&uuml ge&ccedilen yaz mevsiminde sendikalar i&ccedilin toplu g&oumlsteriler ayarlamıştı. Sınıf bilin&ccedilli iş&ccedililer &oumln sıralarda oturuyorlardı ve fırtına patladı. Her zaman salonun dolmamasından yakınır dururdum ve hangi ara&ccedillarla ger&ccedilek kitlesel tiyatroya ulaşabileceğimizi d&uumlş&uumln&uumlrd&uumlm. İşte, kitle salonumuzdaydı ve bug&uumln bile orası Berlin'de kitle tiyatrosu i&ccedilin tek olanaktır.

İlk kez kendi yaşantılarımızdan tanıdığımız mutlak ger&ccedileklikle karşı karşıyaydık. Ve bu ger&ccedileklik, şiirsel yazılmış oyun gibi, yazınsal tiyatro sanatıyla aynı gerilimde dramatik doruklara ve benzer sarsıntılara sahipti. Kuşkusuz, bunun politik (temel anlamda, &quotherkesi ilgilendiren&quot) bir ger&ccedileklik olması koşuluyla.

İtiraf etmem gerekirse, ben de g&oumlsterinin ilk akşamı yaklaştık&ccedila gerginleşiyordum. Gerginliğimin iki nedeni vardı: Birincisi, sahne &uumlzerinde kullanılan &oumlğelerin nasıl bir karışılıklı etkileşim i&ccediline girecekleriydi, ikincisiyse, ama&ccedillanandan ne kadarı ger&ccedilekleşecekti.

Genel prova h&acircl&acirc tam bir karmaşa i&ccedilindeydi. 200 insan ortada koşturup duruyor, birbirlerine bağırıyorlardı. O zamanlar zenci m&uumlziği yapması i&ccedilin zar zor g&oumlnl&uumln&uuml aldığımız Meisel, yirmi kişilik orkestrasıyla anlaşılmaz bir cehennem konseri veriyor, Gasbarra da her fısatta yeni yeni sahnelerle geliyor (ta ki onu bir projekt&oumlr&uumln başına bağlayana dek), Heartfield buruşturduğu suratıyla sahnedeki t&uumlm destekleri yukardan aşağı kahverengiye boyamaya kalkıyor, film par&ccedilalarının hi&ccedilbiri doğru &ccedilıkmıyor, oyunculardan bir kısmı da ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlardı bense, d&uumlzene sokulması gereken bunca malzeme karşısında kendimi kaybetmiştim. Prova s&uumlresince salonda oturup izleyenlerin sabaha karşı &uuml&ccedil sularında evlerine giderken, sahnede neler olduğu &uumlzerine hi&ccedil bir d&uumlş&uumlnceleri yoktu. Hazırlanan sahneler de bizi doyurmuyordu artık. Eksik olan bir şey vardı: İzleyiciler.

G&oumlsterinin ilk akşamında binlerce kişi Grosses Schauspiel-haus'u doldurmuştu. Salon t&uumlm&uumlyle doluydu, merdivenler, koridorlar, girişler tıklım tıklımdı. Bu canlı kitlede &oumlnce orada bulunmanın ve izlemenin coşkusu vardı, tiyatroya ancak iş&ccedili sınıfıyla birlikteyken duyulabilecek bir istek fark ediliyordu.

Ama &ccedilok ge&ccedilmeden, i&ccedilten gelen bu isteklilik ger&ccedilek bir etkinliğe d&oumln&uumlşt&uuml kitleler y&oumlnetmenliği ele aldılar. Salonu dolduran insanlardan b&uumly&uumlk &ccediloğunluğu, oyunun ge&ccediltiği yerlerde etkin olarak olayların i&ccedilinde bulunmuşlardı bizim onları g&oumlrmelerini sağladığımız ger&ccedilek anlamda kendi yazgıları, g&oumlzlerinin &oumln&uumlnde oynanan kendi trajedileriydi. Tiyatro onlar i&ccedilin bir ger&ccedileklik olmuştu. Ama bir s&uumlre sonra izleyicinin karşısında duran sahne, sahnelikten &oumlte, b&uumly&uumlk bir toplantı salonuna, b&uumly&uumlk bir savaş alanına, dev bir g&oumlsteriye d&oumln&uumlşm&uumlşt&uuml. Siyasal tiyatronun etkili bir uyarma olabileceğini o akşamki birlik kanıtladı.

Film kullanılmasının vurucu etkisi, her t&uumlrl&uuml kuramsal değerlendirmenin &oumltesinde, yalnızca i&ccedilerik a&ccedilısından siyasal ve toplumsal bağlamları g&oumlzler &oumln&uumlne sermekle kalmayıp, daha &uumlst d&uumlzeyde, bi&ccedilim a&ccedilısından da doğru olduğunu g&oumlstermişti. Bu noktada, Fahnen' deki deneyim kendini yineliyordu. Filmden canlı sahne oyununa ge&ccedilişlerde yaşanan şaşkınlık anları &ccedilok etkileyiciydi. Ama daha da g&uuml&ccedill&uuml olan bir yansa, canlı sahneler ve filmin birbirlerinden aldıkları dramatik gerilimdi. Karşılıklı etkileşerek, birbirlerinin g&uumlc&uumln&uuml artırıyor ve eylem bazan, benim şimdiye dek benzerine &ccedilok az rastladığım bir canlılığa ulaşıyordu. &Oumlrneğin, Sosyal Demokratların savaş harcamaları i&ccedilin yaptıkları oylamanın (canlı sahne) ardından gelen, savaştaki baskını ve ilk &oumll&uumly&uuml g&oumlsteren film, yalnızca durumun siyasal karakterini de a&ccedilıklamakla kalmıyor, aynı zamanda sarsıcı insani bir etki de yaratılıyordu, . yani sanatsal ağırlıklıydı. Bundan, siyasal propagandanın en g&uuml&ccedill&uuml etkisinin, g&uuml&ccedill&uuml sanatsal bi&ccedilimlendirme yoluyla ger&ccedilekleşeceği sonucu &ccedilıkıyor.

&quot20. Y&uumlzyılda Tiyatro&quot, Hazırlayan: A. &Ccedilalışlar, Mitos Boyut Yay., 1993