Yaz aylarının rahatı kaçtı, AKP yine yılana sarıldı

AKP döneminde, Türkiye’deki tüm insanlar, her on aylık gelirlerinden bir tanesi büyüklüğünde bir parayı, giderek artan borçlarını “finanse etmek” yani faizini ödemek için kullanmış oldu.

soL (HABER MERKEZİ) Krizli yıllar - krizsiz yıllar, küçülünen dönemler, büyünülen dönemler, tek partiler, koalisyonlar hep daha fazla borçlandık, daha fazla faiz ödedik. Ödedikçe borçlar daha fazla birikti.

Turizm gelirlerinin yılın en yüksek düzeyinde olduğu Temmuz ve Ağustos ayları, Hazine'nin uzun vadeli borç ödemek için tercih ettiği bir dönem. Ancak tüm dünya piyasalarında faiz oranlarının yükselmekte oluşu, enflasyon korkuları, bir de üstüne hesapsız bir ödeme yığılması bu aylara denk gelince, eşine pek rastlanmadık bir "yaz ortası" kabusu görülmeye başlandı.

AKP, krizden yeni çıkmakta olan bir ekonominin başına geçtiğinde Hazine'nin 150 milyar YTL iç borcu, 64,5 milyar dolar da dış borcu bulunuyordu.

AKP iktidarı boyunca tam 837 milyar YTL iç borç faiz ve anaparası ödenmesine rağmen (Temmuz ve Ağustos aylarında 44,3 milyar YTL daha ödeniyor), iç borçların toplamı (iç borç stoğu), 150 milyar YTL'den 255 milyar YTL'ye yükseldi.

Hükümet, bu acıklı tabloyu örtebilmek için dikkatleri hep dış borca çekti. Çünkü dış borç azalmasa da, değerlenen YTL yüzünden yerli para cinsinden hesaplanan milli gelire oranı düşüyordu. Ayrıca artışındaki yavaşlamanın en büyük nedeni de ekonominin dış kaynak ihtiyacının artık dış borçlanma yerine özel sermayenin doğrudan yurt dışından borçlanmaya başlamasıydı.

Nitekim son yıllarda özel sektör 115 milyar dolar karşılığı dış borç alarak bununla yatırımlarını ve ihracat finansmanını gerçekleştirmeye çalıştı. Şimdi tarihinin en yüksek seviyelerinde seyreden YTL'nin değerinde ani bir düşüşün tüm irili ufaklı üretimi birkaç gün içinde baltalayabileceği söyleniyor. Üstelik bu uyarı, İMF'nin bizzat kendisi tarafından dile getiriliyor.

Bu arada dış borçlar da yine 2002 sonundan 2007 sonuna 64,5 milyar dolardan 73,5 milyar dolara yükseldi. Borcumuzun büyüklüğü 9 milyar dolar yükselirken, bunun çok kısa vadeli ve yüksek faizli olması nedeniyle tam 142 milyar dolar anapara ödemesi ve 42 milyar dolar da faiz ödemesi gerçekleşti. Yani Türkiye'deki tüm insanlar, her on aylık gelirlerinden bir tanesi büyüklüğünde bir parayı, giderek artan borçlarını "finanse etmek" yani faizini ödemek için kullanmış oldular.