“Ya serbest ticaret ya açlık”

Türk-Amerikan İşadamları Derneği tarafından düzenlenen toplantıda Türkiye’nin tarım ürünleri ticaretini serbestleştirmesi konusunda telkinler yapıldı.

soL (HABER MERKEZİ) Türk-Amerikan İşadamları Derneği (TABA) Ankara Şubesi tarafından haftalık olarak düzenlenen "Perşembe kahvaltıları"nın bu haftaki konusu "Türk-Amerikan İlişkilerinde Tarım Sektörünün Yeri ve Önemi" idi. Toplantıda Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson ve ABD Türkiye Büyükelçiliği Tarım Ateşesi Ralph Gifford birer konuşma yaptı.

Toplantıda yükselmekte olan gıda fiyatları ve bunun giderek daha çok insanı açlıkla karşı karşıya bırakıyor olması tartışıldı ve gıda fiyatlarının yükseliyor olmasında kuraklık kadar biyoyakıt üretiminin de etkili olduğu dile getirildi. Hatta Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker, "Dünyada 850 milyon aç veya açlık sınırında yaşayan insan var. Sadece geçen sene 100 milyon ton tarımsal ürün biyoyakıt üretiminde kullanıldı. Bu miktarın kaç milyon insanı doyurabileceğini düşünebiliyor musunuz?" şeklinde duygulandırıcı sözler sarf etti, ancak tek bir kişi çıkıp bunun sebebinin ABD'nin ölçüsüz yakıt tüketimi olduğunu dile getirmedi.

"Daha serbest bırakın"

Toplantıda bir konuşma yapan ABD Türkiye Büyükelçiliği Tarım Ateşesi Ralph Gifford ise, gıda ticaretinin serbestleştirilmesi, bu sektördeki vergilerin indirilmesi ve ihracatın kısıtlanmaması gerektiğini, aksi takdirde gıda krizinin derinleşeceğini iddia etti.

Gifford ayrıca, Türkiye ile Amerika arasındaki tarımsal ilişkilerin cumhuriyetin ilk yıllarına kurulduğunu ve Marshall planı ile güçlendirildiğini hatırlattı.

Marshall Planı'ndan bugüne 2. Dünya Savaşı'ndan sonra oluşturulan Marshall planı, hayali bir Sovyet istilası gerçekleşmeden savaş nedeniyle yerle bir olmuş Batı Avrupa'yı hızla kalkındırmayı hedefliyordu. Savaşa girmemiş olmasına rağmen İsmet İnönü'nün ricalarıyla plana dahil edilen Türkiye'ye de Avrupa'ya bol biktarda tarımsal ürün ihraç etme görevi verilmiş, hatta Türkiye'nin sanayi değil tarıma yatırım yapması konusunda ciddi baskılar yapılmıştı.

Ancak zaman içerisinde roller değişti. Kurucusu olduğu Dünya Ticaret Örgütü'nün tüm kurallarını hiçe sayarak kendi çiftçisine büyük miktarda sübvansiyon veren ABD, bugün ihtiyacının çok üzerindeki tarımsal üretimi ile dünyanın bir numaralı tarımsal ürün ihracatçısı konumunda bulunuyor. Bu yüzden tarımsal ürünlerin ticaretinin tamamen serbestleşmesini savunan ABD, böylelikle hiçbir engelle karşılaşmadan üretim fazlasını dünyaya satabilmeyi hedefliyor.