TÜİK işsizlik oranını düşürmeyi başardı

Türkiye'de yapısal, kalıcı ve yaygın hale gelen ve özellikle genç nüfusun mücadele ettiği önemli bir psikolojik ve toplumsal sorun olarak karşımıza çıkan işsizlik, resmi rakamlarla yine düşürüldü.

Dar bir tanımla oluşturulan örneklem ile hesaplanan resmi verilere göre, Türkiye genelinde işsizlik oranı 0,7 puan azalışla yüzde 8,4 düzeyine geriledi. Oysa kısmen de olsa daha doğru bir tahmin imkânı veren mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranına bakıldığında, temmuz ayında işsizlik yüzde 9,1 olarak gerçekleşti.

Evlilik iznine çıkan işçiyi işten çıkaran, 4/C ile çalışanları güvencesiz bir biçimde istihdam eden ve kadın personelin etek boyunu kontrol eden AKP’nin “güvenilir” istatistik kurumu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Temmuz 2012 dönemi Hanehalkı işgücü istatistiklerini açıkladı.

Buna göre Türkiye genelinde işsizlik oranı, 2012 yılı Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 0,7 puan azalışla yüzde 8,4 düzeyine geriledi. İşsizlik oranı bir önceki aya göre 0,4 puan artış gösterdi. Buna göre işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 186 bin kişi azalarak 2 milyon 323 bin kişiye düştü.

Temmuz döneminde kentsel alanlarda işsizlik oranı 2011 yılının aynı dönemine göre 1,1 puan azalarak yüzde 10,4, kırsal yerlerde ise 0,2 puan azalarak yüzde 4,5 olarak belirlendi.

Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre işsizlik oranı 0,2 puan arttı
Resmi veriler ve basında çıkan haberler yüzde 8,4 olarak açıklanan işsizliği büyük bir düşüş kaydetmiş gibi gösterirken, önceki aya göre azalmanın mevsimsel olduğu, işsizliğin halen kriz öncesi dönemin altında olmadığı görülüyor.

Dolayısıyla işsizlik oranlarındaki değişimin esas itibariyle her yıl bahar aylarından itibaren tarım, inşaat ve turizm gibi sektörlerde yaşanan mevsimsel istihdam artışından kaynaklandığı, kalıcı bir duruma işaret etmediği söylenebilir.

2012 yılı Temmuz döneminde mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam edilenlerin sayısında bir önceki döneme göre 103 bin kişilik azalış, işsiz sayısında ise 48 bin kişilik artış yaşandı. Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0.2 puanlık azalış ile yüzde 49.5, istihdam oranı 0.2 puanlık azalış ile yüzde 45, işsizlik oranı ise 0.2 puanlık artış ile yüzde 9.1 seviyesinde gerçekleşti.

Mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlar baz alındığında işsiz sayısının 2 milyon 323 bin kişi değil, 2 milyon 476 kişi olurken istihdam edilenlerin sayısı ise 25 milyon 498 bin kişi değil, 24 milyon 638 olarak gerçekleşti.

Resmi veriler neden güvenilir değil?
Resmi işsizlik oranları ile fiili işsizlik oranları ve istihdam düzeyi arasındaki uçurum temel olarak dar anlamda yapılan işsiz tanımından kaynaklanıyor. TÜİK’in istihdam istatistiklerinde Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) işsizlik tanımını temel alıyor. Buna göre işsizlik şu şekilde tarif ediliyor:

“Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan) kişilerden iş aramak için son üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan tüm kişiler işsiz nüfusa dahildirler. Ayrıca, üç ay içinde başlayabileceği bir iş bulmuş ya da kendi işini kurmuş ancak işe başlamak ya da işbaşı yapmak için çeşitli eksikliklerini tamamlamak amacıyla bekleyenler de işsiz nüfus kapsamına dahildirler.”

Bu tanım “umudunu kaybedip iş aramayan ancak çalışmaya hazır olanları”, eksik ve yetersiz istihdam edilenleri, mevsimlik çalışanları kapsamıyor. Bu kesimleri de işsiz ve işgücü tanımlarına dâhil ederek hesaplanan “gerçek işsizlik oranı”na bakıldığında, dar kapsamlı resmi işsizlik oranının eğilimleri korunsa da, bulunan rakamların resmi veriden çok daha yüksek olacağı su götürmez bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor.

(soL- Ekonomi)