Toplu İş İlişkileri Kanunu ne getirecek?

12 Eylül darbesinin ürünü Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun yerine getirmesi düşünülen yeni kanunun, küçük iyileştirmeler dışında eski kanunlardaki kısıtlamaları devam ettirdiği görülmekte. Buna karşın taslağın bu hali bile işverenlerce fazla bulunmakta.

12 Eylül Darbesi'nin ürünleri olan 1983 tarihli 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun yerine getirilmesi söz konusu olan Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı Taslağı'nın eskisine oranla ciddi bir iyileşme getirmediği görülmekte.

12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği referandumu sonrasında yapılan anayasa değişikliklerinin göz önünde bulundurulmasıyla hazırlanan tasarı sendikaların itirazlarına rağmen Bakanlar Kurulu’na sunulmuştu. Pek çok sendika tasarının uluslararası standartların altında olduğunu savunarak, tepki göstermekte.

E-devlet uygulaması güven vermiyor
Taslakta, sendikaya üye olmak için noter şartının kaldırılacağı, yerine üyelik ve istifaların e-devlet uygulamasıyla elektronik ortamda işleme geçirileceği belirtiliyor. Böylece sendika ve işçiler arasındaki ilişkilere devletin müdahale edebilmesinin önü açılmış olacak. Tek Gıda İş Sendikası Genel Başkan Danışmanı Dr. Engin Ünsal bu konuda kaygılarını şu sözlerle dile getirmişti:

"E-devlet kapısı ne kadar güvenceli olacaktır? Ergenekon davası şu gerçeği gözler önüne sermiştir ki bilgisayar ortamında dışarıdan yüklenebilen virüsler aracılığı ile gerçekler değiştirilebilmekte, yanlış bilgiler yüklenebilmektedir. Özetle söylemek gerekirse bilişim ortamı asla güvenli değildir ve dışarıdan rahatlıkla müdahale edilebilmektedir. Böylesine güvenli olmayan bir ortamada işçilerin özgürce sendika seçimi nasıl sağlanacaktır? Yapay üyeliklerin sisteme yüklenmesi veya gerçek üyeliklerin sistemden silinmesi nasıl önlenecektir?"

İşkolu barajı inse de işyeri barajı yüzde 50’nin üzerinde
Taslakta işkolu düzeyinde toplu sözleşme yapmak için getirilen yüzde 10 barajının binde 5’e indirilirken işyeri düzeyinde toplu sözleşme için barajın yüzde 50+1, işletme düzeyinde ise yüzde 40+1 olması öngörülmekte. Bu yüksek oranların ILO standartlarına aykırı olduğu, dolayısıyla taslağın yasalaşması durumunda örgütlenme özgürlüğü açısından yaşanan sorunların devam edeceği görülüyor.

Tek düzeyli toplu sözleşme devam ediyor
Taslakta tek düzeyli toplu sözleşme düzeninin devam ediyor ve sendikalara çerçeve sözleşme hakkı tanınmıyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) düzenlemeye ilişkin talepleri arasında çok düzeyli pazarlık sisteminin oluşturulması, toplu iş sözleşmelerinin işyeri ve işkolu düzeyinde yapılması önerileri de bulunmaktaydı. Buna göre, işkolu sözleşmesinin, işyeri sözleşmesinin yanı sıra sektörel düzeyde çözümler üretme amacıyla, asgari norm ve kurallar getirmek için işkolundaki bütün işçileri kapsayacak bir çerçeve sözleşme niteliğinde olması istenmişti.

Yetki sorunu çözülmüyor
Taslağın uzun yıllardır yetki konusunda yaşanan sorunlara da çözüm getirmediği görülüyor. Bilindiği üzere işverenlerin çalışma bakanlığının yetki kararlarına itiraz amacıyla açtığı davalar yıllarca sonuçlanmıyor. İşçi sendikalarının toplu sözleşme yapmak için yeterli çoğunluğa sahip olmadığı iddiasıyla açılan bu davalarla, sendikaların etkin faaliyet göstermesi engellenmek isteniyor.

Grev hakkının ihlaline devam ediliyor
Grev yasaklamaları ve engellemeleri konusunda da tasarının yenilik getirmediği görülüyor. Taslağın 63. maddesinde grev yasağının korunmuş olması dikkat çekiyor. Taslakta bazı alanlarda konulan grev yasağı şu şekilde ifade ediliyor:

“Can ve mal kurtarma işlerinde cenaze ve defin işlerinde elektrik, doğalgaz, petrol üretimi, tasfiyesi, dağıtımı işlerinde bankacılık hizmetlerinde kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ile şehiriçi toplu taşıma hizmetlerinde ve hastanelerde grev ve lokavt yapılamaz.” (Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarı Taslağı, Madde 63)

Taslağa göre yasakların yanı sıra “genel sağlık”, ”ulusal güvenlik” ve benzeri gerekçelerle Bakanlar Kurulu kararnamesi ile grev hakkının ihlal edilmesi uygulamasına da devam edilecek.

Taslakta grev hakkı tanımında da bir değişikliğe gidilmiyor. Genel grev, siyasi grev, dayanışma grevinin yasak olması uygulamasının korunmuş olması dikkat çekiyor.

Patronlar ve Bakanlar Kurulu tasarıya sıcak bakmıyor
Taslağın işçi sendikalarının önemli bir bölümünce beğenilmemesinin yanı sıra sermayedar örgütleri ve Bakanlar Kurulu’nun da taslağa sıcak bakmadıkları görülmekte. Taslağın patronlara getireceği kimi ufak tefek yükümlülükler, patronlar ve Bakanlar Kurulunun önemli bölümünde çekince yaratmış durumda. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan başta olmak üzere çok sayıda bakanın ekonomik kriz beklentisi nedeniyle önümüzdeki yılın zor geçeceği ve yasanın işletmelere getireceği ekonomik yükün daha fazla sorun yaşanmasına neden olacağı türü gerekçelerle yasayı TBMM’ye sevk etmedikleri iddia ediliyor.

Sendikaların Toplu İş Sözleşmesi yetkisi tehlikede
Tüm eksikliklerine karşın tasarının TBMM’ye gönderilip yasalaşmaması durumunda çok sayıda sendika toplu iş sözleşmesi imzalama yetkisini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. 17 Ocak’ta açıklanması beklenen yeni işkolu istatistiklerin Toplu İş İlişkileri Kanunu çıkmadan açıklanması durumunda sendikaların toplam üye sayısı yaklaşık 3 milyondan 1 milyonun altına düşecek. Yasanın çıkmaması durumunda yürürlükte kalacak olan yüzde 10 işkolu barajıyla pek çok sendikanın barajın altında kalması sonucunda sendikaların üçte ikisinin toplu sözleşme yetkisini kaybetmesi bekleniyor.

(soL-Ekonomi)