Keramet efendide değil uşakta

Devlet Bakanı Şimşek, ekonomik gidişattaki "kerametin" IMF programından değil, onu uygulayan AKP hükümetlerinden kaynaklandığını söyledi.

soL (HABER MERKEZİ) Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, önceki gün Uluslararası Para Fonu (IMF) İcra Direktörleri Kurulu'ndan yapılan Türkiye'ye dair "program sonrası değerlendirme" açıklamasının ardından uzun bir beyanat verdi.

IMF açıklamasında AKP'nin gösterdiği "siyasi irade"ye yapılan vurguyu tekrarlayan Şimşek, "hiçbir program güçlü bir reformcu hükümetin yerini alamaz. Yani keramet, hükümetin kararlı uygulamalarında" dedi.

Karşılıklı birbirlerini aklıyorlar
Şimşek açıklamasında, Türkiye için iki ekonomik kriz yılı olarak tanımlanan 1999 ve 2001'deki temel sorunun, siyasi irade sahibi bir hükümetin iktidarda olmaması sonucunda kamu finansman dengelerinin bozulması olduğunu söyledi.

"Bizden önce yapılmış 17 tane program var, bu programların kalıcı kazanımlar edindirmediği ortada" diyen Şimşek'in açıklamaları iki amaç güdüyor. Bu açıklamalar ile bir yandan AKP dönemindeki özelleştirme talanlarını, emekçilerin kazanılmış haklarına yönelik saldırıları ve görülmemiş boyutlara ulaşan dış borcu bir "başarı öyküsü" olarak sunan Şimşek, diğer yandan da, Türkiye'nin AKP öncesi dönemde yaşadığı, başta 2001 krizi olmak üzere tüm ekonomik felaketlerde IMF'nin oynadığı rolü unutturmayı hedefliyor.

Aynı çürük elmanın iki yarısı
IMF'nin önceki gün yaptığı açıklama ile Şimşek'in dün yaptığı açıklama, aynı çürük elmanın birbirini tamamlayan iki yarısını andırıyor. IMF AKP'nin kararlılığını övüp, gerek AKP dönemi talanlarında, gerekse AKP öncesi felaketlerdeki rolünü saklarken Şimşek ise "IMF değil biz becerdik" açıklamasıyla aynı çarpıtmayı tersten yapmış oluyor.

Böylelikle AKP öncesi felaketlerin tek suçlusu o dönemin siyasileri, AKP döneminin "başarılarının" tek mümessilinin ise AKP olduğu öne sürülüyor. Sonuçta, seçimlere girecek olan IMF değil AKP ve IMF'nin temsil ettiği uluslararası finansal sermaye boyunduruğunun Türkiye'nin boynunda kalmasının bugünkü en kestirme yolu AKP'nin tek parti iktidarının sürekliliğinden geçiyor.

Cari açığın sebebi "itibar"
Bütün bunların yanı sıra, IMF'nin açıklamasında altı kalın biçimde çizilen cari açık sopası, Şimşek'in açıklamasında "IMF programının bir yan ürünü" olarak betimleniyor.

Ancak Şimşek'in kurduğu bağlam hayli ilginç: Türkiye'nin IMF programı sayesinde kredibilite sağladığını ifade eden Şimşek "kredibiliteyi sağladığınız zaman, güven artışı olduğu zaman, iç dengeler lehine önemli düzeltmeler gerçekleştirdiğiniz zaman, bunun yansıması yatırım artışı, tüketim artışıdır. Yatırım artışı, tüketim artışı beraberinde daha yüksek bir cari açık getirmiştir" diyerek cari açığı "IMF'nin Türkiye'ye sağladığı itibar"a bağlıyor.

Öte yandan Şimşek, cari açık sorununun krizsiz çözülebilir olmadığını da anlaştırmayı ihmal etmiyor. Cari açığı "ciddiye aldıklarını" söyleyen Şimşek, "ancak bunun kolaycı bir çözümü yok" diyor.