IMF direktifleri harfiyen uygulanıyor

IMF Türkiye ekonomisinin 2012’de ciddi şekilde hız keseceğini, büyümenin yüzde 2 olacağını öngördü. Maliye politikalarını sıkılaştırma, emek piyasalarını esnekleştirme gibi “tavsiyelerde” bulunan kurumun direktiflerinin harfiyen uygulandığı görülüyor.

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) dün yayımladığı Kamu Bilgi Notu’nda, Türkiye ekonomisi hakkında kötümser öngörülerde bulunuldu. Öngörülerine dayanak olarak cari açığın milli gelirin yüzde 10’una ulaşmış olması, enflasyonun beklentilerin üzerinde artması, vergi artışları ve iç talebin dış kaynak girişleriyle finanse edilmesi gibi unsurları sıralayan IMF, Türkiye ekonomisinin 2012’de ciddi şekilde yavaşlayarak büyüme hızının yüzde 2 seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiğini belirtti.

Dış kaynak girişleri azalacak
Dış kaynaklarla finanse edilen talep artışının Türkiye’nin bazı alanlarda direncini azalttığının tespit edildiği notta, sermaye girişlerinde oynaklık potansiyeli yüksek finansman kalemlerinin ağırlık taşıdığı ve kısa vadeli dış borcun büyük artış gösterdiği vurgulandı. Söz konusu sermaye girişlerinin büyük ölçüde bankacılık sektörü tarafından soğurulduğunu belirten bilgi notu, dış kaynak girişlerindeki bir yavaşlamanın kredi artışını da yavaşlatacağının altını çizdi. Mali olmayan şirketlerin net döviz yükümlülüklerinin büyük artış gösterdiği söylenirken, bu şirketlerin kur riskinin büyüdüğü de ifade edildi.

Sermaye girişlerinin azalması sonucunda büyüme hızının 2012’de yüzde 2’ye ineceğini öngören IMF, sermaye girişlerinin kısmen cari açıkla ilgili endişeler nedeniyle zayıflayacağını ifade etti. Dış kaynakların azalmasının cari açığın milli gelire oranını yüzde 8 civarına, yılsonunda yüzde 9,5 olması beklenen enflasyonu ise yüzde 6,5 seviyesine çekeceği öngörüldü.

Bildik reçeteler
Kamu Bilgi Notu’nda bu öngörülerin ardından IMF’nin alışıldık reçeteleri sıralanıyor. Maliye politikalarının sıkılaştırılması ve ihtiyatlı makroekonomik politikalar aracılığıyla sistemik riskin azaltılması enflasyon hedeflerinin tutturulması, aşınan rekabet gücünü artırmak üzere yapısal reformlar yapılması ve iş ortamının iyileştirilmesi…

Dolaylı olarak emekçileri ilgilendiren bu kalemlerin yanı sıra, emekçi sınıflara yönelik doğrudan saldırı çağrısı anlamına gelen emek piyasasının daha fazla esnekleştirilmesi, mesleki eğitimlerin “işverenlerin gereksinimlerine” uygun hale getirilmesi ve bölgesel asgari ücret uygulaması da dahil çeşitli yöntemlerle emek maliyetlerinin “hizaya sokulması” gibi tavsiyeler de unutulmadı.

IMF ayrıca kredi artış oranında ani bir düşüşün engellenmesi için bankaların direncinin artırılması tavsiyesinde de bulundu.
Yapılan tavsiyelerin özeti şu şekilde verilebilir: Sosyal harcamalar kısılsın, sermayeye ve bankalara destek olunsun ve “esnekleştirme”, bölgesel asgari ücret gibi yöntemlere hız verilerek sömürü oranı artırılsın. Yeri geldiğinde “IMF’den kurtulduk” demeye cüret eden AKP, aslında bu tavsiyelerin hepsine harfiyen uyuyor. Giderek daha fazla bozulacağı öngörülen iktisadi koşullar altında ise bu reçetenin daha büyük bir iştahla uygulanacağı söylenebilir.

(soL – Ekonomi)