Dubai modeli çöktü

AKP'ye yakın medya organlarının Türkiye'ye model olarak pazarladığı Dubai iflas edince "Dubai modeli" de çöktü.

"Çok hukuklu, batı sermayesiyle barışık ve islamcı" oluşu nedeniyle Türkiye'ye model olarak sunulan Dubai, geçtiğimiz günlerde borçları için erteleme istedi. Dış borcu 100 milyar doları bulan Dubai Emirliği, kontrol ettiği büyük holdingler Dubai World ve Nakheel için altı aylık borç erteleme istedi. Bu talep sonrasında emirliğin ihraç ettiği borçlanma araçlarından bir kısmının notu, önde gelen derecelendirme kuruluşları tarafından "batık" seviyesine indirildi. Bu durum dünyada Dubai modelinin çöküşü olarak değerlendirildi.

"Dubai mucizesi" neydi?
Dubai'nin ekonomik yapısı ve yönetimin zihniyeti TÜrkiye'den bir çok kalem tarafından defalarca övüldü, bu yönetimin "başarı"larına da "Dubai mucizesi" dendi. Bu deyimi ilk kullananlardan Taha Akyol, ilk olarak petrole dayanan bir ekonomi ile yola çıkan el Maktum'un, artık petrole dayanmayan bir ekonomi kurmayı başardığını yazmıştı. Petrol zengini diğer ülkelerin Dubai'deki gibi bir mucize yaratamadığını iddia eden Akyol, "Dubai'de ilk atılımı petrol vermiş ama ekonomik mucizenin temelinde "iş zihniyeti" var, liberal piyasa anlayışı var. Bu zihniyet petrolden de, altından da değerlidir. Belki de siyasi ihtiraslara kapılmayacak ya da siyasi kavgalara dalmayacak kadar küçük bir ülke olduğu için, ülkeyi "şirket" gibi düşünmüşler ve turizm, finans ve emlak sektörlerinde mucize yaratmışlar." demişti.

Ülkeyi şirket gibi yönetmenin ve piyasacı bir zihniyetin önemli olduğunu iddia eden Akyol, "Dubai'den alınacak dersler var. Bunların başında "iş zihniyeti" geliyor. Gerçekten bu zihniyet petrolden değerlidir. Elbette Dubai orta ve büyük ülkelere bir model olamaz çünkü şirket gibi düşünülmesi mümkün, küçük bir ülke...Ama Türkiye'nin Dubai gibi yaratıcı çok sayıda şirkete ihtiyacı var, bu da kesin" demişti.

Yenişafak yazarı Melikşah Utku da Dubai'nin "başarı"sını, "Burası, Ortadoğu'nun en liberal kültürünün, en açık ekonomisinin barındığı bir kaçamak. Burası, petrolle yükselmiş, ama geleceğini petrolde aramayan bir macera." sözleriyle anlatmıştı.

Her ne kadar petrol üretimi söz konusu olsa da, yabancı sermayeye ve dev inşaat projelerine dayanan gösterişli büyüme modelini turizm ile de besleyerek Dubai'nin içinde bulunduğu durum bu modelin çöküşü olarak değerlendiriliyor. 26 Kasım'da soL Haber Portalı'nda yayınlanan "Dubai batıyor, AKP yasta" başlıklı haberimizde AKP'nin bu modele neden sarıldığına genişçe yer vermiştik:

AKP ne buluyor?
"Çok hukuklu, batı sermayesiyle barışık ve islamcı" yönetimin prototipi olarak gösterilen emirlik, sık sık AKP'nin önde gelenleri tarafından şehircilik, belediyecilik, hukuk gibi alanlarda örnek gösterilmişti. Ölçüsüz gayrımenkul yatırımları ve sermayeye sınırsız özgürlük modelinin Dubai'yle birlikte çökmekte olduğu düşünülüyor.

BAE'nin başbakanlığını da El Maktum ailesinin bir ferdi yürütüyor. Dubai'nin bir kısım siyasi nüfuz devri karşılığında komşu emirlik Abu Dabi tarafından kurtarılabileceği iddia ediliyor.

AKP'lilerin cenneti, emekçinin cehennemi
Nüfusu 2,5 milyona dayanan Dubai, Birleşik Arap Emirliklerinin en kalabalığı. Nüfusun sadece yüzde 17'si emirlik vatandaşlarından oluşuyor. Asya kökenli işçilerin nüfustaki oranı yüzde 70'in üzerinde. Örneğin Hintli, Pakistanlı ve Afganların nüfus içindeki toplam oranı yüzde 63. Kentte musluklardan para aktığı imajı hakimken, en az 250 bin kişinin günde 10 doların altında çalıştırıldığı biliniyor. Ortalama sekizer kişinin kaldığı bekâr odalarında temel ihtiyaçlarını gidermekten yoksun olarak yaşayan bu emekçiler, karın tokluğuna çalışarak kazandıklarını evlerine göndermeye çalışıyor ve ailelerini yıllarca göremiyorlar. 2006 yılında Burj otelinin inşaatında çalışan işçiler, ağır çalışma koşulları nedeniyle ayaklanmıştı. Kentin hapishaneleri, çalışma koşullarına isyan eden yabancı işçilerle dolu.
(soL - Haber Merkezi)