"Devrim" tamam, yağma başlasın!

Libya, ekonomisiyle “Arap baharı”nı yaşayan ülkeler arasında en göz kamaştırıcı olanı. Perşembe günü Paris’te toplananan ve kendilerini “Libya’nın dostları” olarak adlandıran 60 ülke, zengin petrol yatakları ve düşük kamu borcuyla iştah kabartan bu ülkenin siyasi ve ekonomik geleceğini tartıştı.

Kaddafi sonrası Libyası’nın iştahları bu derece kabartmasını sağlayan nedenlerden biri son yıllarda yüksek seyreden petrol fiyatları. Libya, diğer Kuzey Afrika ülkelerinden farklı olarak çok zengin kaynaklara ve küçük bir nüfusa sahip. Bilinen petrol ve gaz rezervi 46,6 milyon varil olan Libya’nın nüfusu yaklaşık 6,5 milyon. Bu haliyle Libya, bir Afrika ülkesinden ziyade, petrol zengini Körfez ülkelerini andırıyor.

Kaddafi döneminden devralınan Libya pastasının büyümesine yol açan diğer neden ise oldukça ilginç: Bu ülkeye yönelik uluslararası ticari yaptırımların kaldırılması. J. P. Morgan’ın verdiği rakamlara göre bu iki koşulun yan yana gelmesi, GSYİH’in 2003 yılına göre üçe katlanarak 2010 yılında 74,2 milyar dolara ulaşmasını sağladı. Kaynakların bu kadar bol olması sayesinde kamu borcu oldukça düşük bir seviyede gerçekleşti. Düşük kamu borcunun yanı sıra, Kaddafi yönetimi bu süreçte 132 milyar dolarlık net yabancı varlık edindi. Halbuki “Arap baharı”nın sarstığı diğer iki Kuzey Afrika ülkesi olan Mısır ve Tunus’ta kamu borcunun GSMH’ye oranı sırasıyla yüzde 83 ve yüzde 47,7 olarak gerçekleşti. Özellikle Mısır’da borçluluk oranının yüksekliği dikkat çekici.

Yine J. P. Morgan tarafından yapılan tahminlere göre, yaşanan savaşın yol açtığı yıkım Libya’ya 80 milyar dolara mal olacak. Kaddafi rejimini devirmek için Libya’nın yurtdışındaki varlıkları dondurulmuştu. Şimdi bu varlıkların tekrar serbest bırakılması ile, yeniden inşa maliyetlerinin karşılanması sağlanacak. Özellikle NATO tarafından havadan yapılan bombardımanların Libya’ya ağır hasar verdiği tahmin ediliyor. NATO operasyonuna katılan ve destek veren ülkeler, önümüzdeki dönemde, öncelikle yol açtıkları bu yıkımı onarma yoluyla Libya’yı soymaya hazırlanıyorlar.

Batılılara göre şu anda Libya’nın göz kamaştıran ekonomisine gölge düşüren tek şey, ülkedeki siyasi istikrarsızlık. Eğer Libya’da Batılı bir askeri gücün kalması sağlanabilirse, bu askeri varlık ülke ekonomisinin Batılılar tarafından yağmalanmasını da gözetebilecek.

Fransa’nın iştahı çok açık
Perşembe günü Paris’te buluşan ve Libya’nın zengin kaynaklarından olabildiğince büyük bir pay kapmak isteyen 60 ülke, Fransa ve İngiltere’nin davetlisiydi. Ev sahiplerinin bu göz kamaştırıcı pastadan aslan payını kapmaya çalışacakları konusunda kimsenin şüphesi bulunmuyordu.

Toplantıdan hemen önce Fransız Liberation gazetesi bu konudaki ilk bombayı patlattı. Gazetenin haberine göre, Libya Ulusal Geçiş Konseyi tarafından kaleme alınan ve Katar yönetimine gönderildiği ifade edilen 3 Nisan tarihli bir mektupta, Libya'daki petrolün yüzde 35'inin Fransa'ya verileceği konusunda anlaşmaya varıldığı yolunda ifadelerin yer alıyordu. Bu mektuptan haberdar olmadığını öne süren Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe ise, niyetini saklamaya gerek görmeden, "muhalifleri destekleyen ülkelere Libya'nın inşasında öncelik verilmesi de gayet mantıklı bir durum. Ulusal Geçiş Konseyi de, resmi bir şekilde yaptığı açıklamada, kendilerini destekleyenlere öncelik verileceğini duyurmuştu" diye konuşmuştu.

Ulusal Geçiş Konseyi’nin Fransa ile tam olarak nasıl bir pazarlık yaptığı bilinmese de, Kaddafi’yi devirmekte kendilerine yardımcı olanlara pek çok vaatte bulundukları biliniyor.

Bu ve benzeri gelişmeler, Sarkozy yönetiminin Libya konusunda işleri ağırdan alacağa benzemediğini gösteriyor. Fransız hükümeti şirket temsilcilerini çoktan bu ülkeye gönderdi. Aralarında petrol şirketi Total ve EADS’ın da bulunduğu şirket temsilcileri, Haziran ve Temmuz aylarında durumu yerinde incelemek ve muhaliflerle görüşmek üzere Bingazi’ye gitti. Eylül ayında ise Libya’da iş yapan tüm Fransız şirketleri ve Ulusal Geçiş Konseyi temsilcileri gelecek dönemde hayata geçirecekleri projeleri görüşmek üzere Paris’te buluşmaya hazırlanıyorlar.

Fransa attığı agresif adımlarla, daha önce büyük oranda İtalya’nın kontrolünde olan Libya pazarına hakim olmak istiyor.

Öte yandan, İngiltere’nin de Libya’ya ekonomik bir sefer düzenlemeye hazırlandığı anlaşılıyor. Henüz İngiliz ticari temsilcileri bu ülkede boy göstermemiş olsa da, İngiltere’de hükümetin İngiliz şirketleriyle Libya projeleri konusunda görüşmeler yapmakta olduğu bildiriliyor.

Paris’teki konferansta Libya’ya karşı düzenlenen NATO operasyonunu desteklemeyen Rusya ve Çin de katıldı. Bu iki ülke operasyona destek vermemiş olsa da, Ulusal Geçiş Konseyi’ni tanıyarak masaya oturma hakkı kazanmıştı. Bu iki ülke şirketlerinin de başta petrol olmak üzere çeşitli sektörlerde iş yapmak üzere fırsat kolladıkları tahmin ediliyor.

Konferansta Libya’nın kaynaklarının yağmalanması başlığında öncelik enerji, inşaat ve telekomdaydı. Pazarlıklar başlamış olsa da, Libya’da ekonomide devletin sahip olduğu kamu ağırlığının ortadan kaldırılması, bu sektörlerin özel sektöre açılarak emperyalist şirketler arasında pay edilmesi için öncelikle güçlü bir hükümetin kurulması bekleniyor.

Muhalifler arasında çatlak
Konferans, ekonomi gündemi dışında, Libyalı muhaliflerin siyasi olarak birlikte hareket etmesi yönünde mesajlar verdi.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, konferansta yaptığı konuşmada Ulusal Geçiş Konseyi’ne “kapsayıcı bir demokrasi” kurmalarını telkin etti. Fransa ve İngiltere de sürekli olarak Irak’taki hataların tekrarlanmayacağını, eski rejime bağlı seküler unsurların dışlanmaması gerektiğini vaaz ettiler.

Ancak bir süredir Libya’da Ulusal Geçiş Konseyi, Misratalı muhalifleri dışlamakla suçlanıyor. Misrata Askeri Konseyi, konseye kendilerinden herhangi bir temsilci çağrılmadığını belirtilirken, Bingazi ve Doğu Libya temsilcilerinin kazandığı ağırlıktan şikayetçi. Misratalı muhaliflere göre, kendilerinin “devrim”de oynadıkları rol görmezden geliniyor. Buna örnek olarak, Ulusal Geçiş Konseyi tarafından kontrol edilen televizyon yayınlarında Misratalı savaşçıların katkılarından çok az bahsedilmesini gösteriyorlar.

(soL - Ekonomi)