Bir darbe de Fed'den!

Amerikan merkez bankası Fed, aylık tahvil alım programını Ocak'tan itibaren 10 milyar dolar düşürme kararı aldı. Parasal sıkılaşma kararının Türkiye gibi yüksek dış açığı olan ekonomileri olumsuz etkilemesi bekleniyor.

(soL - Ekonomi) Fed, beklenen kararını bugün alarak, aylık tahvil alım programını Ocak ayından itibaren 85 milyar dolardan 75 milyara düşüreceğini açıkladı. Parasal sıkılaşma kararına temel gerekçe olarak "ABD ekonomisinin istikrarlı ama ılımlı bir büyüme izleğine girmesi" gösterildi.

Böylece Fed başkanlık koltuğuna Janet Yellen'in oturmasından önce yapılan son toplantıda tahvil alım programından tedrici bir geri dönüş süreci başlatıldı. İki gün süren toplantı sonucunda, tahvil alım programının ılımlı bir düzeyde istihdam yaratılmasına katkıda bulunduğu ancak Fed'in daha önce denenmemiş bir para politikasına uzun süre bağlı kalmasının yarattığı risklerin büyüdüğü ifade edildi. Ocak ayından itibaren, kısa vadeli faiz oranlarına dayanan geleneksel para politikası araçlarına geri dönüş sürecinin başlayacağı kaydedildi.

Toplantı sonrasında yapılan açıklamada, "Kurul, iktisadi faaliyet düzeyinde ve emek piyasası koşullarında izlenen dönem boyunca gerçekleşen gelişmeleri, ekonominin arka planında yatan gücün artışıyla tutarlı bulmaktadır" denildi. Son bir yılda 1 trilyon doların üzerinde tahvil alımı gerçekleştiren Fed, bu politika değişikliğiyle iktisadi tahminlerini de güncelledi. Kısa vadeli faiz oranlarının 2015'ten önce artırılmasının beklenmediği kaydedilirken, yapılan tahminlerin 1,125 ile 1,25 puan arasında kaldığı ifade edildi.

Enflasyon oranının önümüzdeki üç yıl boyunca yüzde 2'yi geçmesini beklemediği ifade edilen Fed, işsizliğin ise daha önceki beklentilere kıyasla daha hızlı düşeceği tahminini yaptı. Fed, işsizlik tahminini yüzde 6,4-6,8 bandından yüzde 6,3-6,6 bandına çekti.

Tahvil alım programına ayrılan kaynağın 10 milyar dolar azaltılması dünya ekonomisinde likidite bolluğunu kısmen sınırlandıracak. İktisatçılar, özellikle Türkiye gibi kronik dış açığı bulunan ve dışarıdan sermaye girişlerine bağımlı ekonomilerin zorluk yaşayacaklarını, kur ve faizler üzerindeki baskının artacağını belirtiyor.