Vaclav Havel’i nasıl bilirdiniz?

Vaclav Havel öldü, kapitalistler arkasından methiyeler düzdü. Peki, Havel'i öven solcuları anlamak mümkün mü?

“Kadife Devrim”in lideri, sosyalizmin çöküşünden sonra Çekoslovakya’da ve bölünmeden sonra Çek Cumhuriyeti’nde toplam 13 yıl başkanlık görevini yürüten Vaclav Havel 18 Aralık tarihinde vefat etti. Ölümünün ardından dünya medyasında Havel’in demokrasi ve özgürlük mücadelesine yaptığı katkıları anlatan bir dizi methiye düzüldü. Taziyelerini sunanların başında Barack Obama, David Cameron ve Angela Merkel bulunuyordu. Emperyalist liderlerin ve anaakım medyanın sosyalizmin çözülüşünde kilit bir rol oynayan bir tarihsel figüre borçlarını ödemelerinde şaşılacak bir yan yok. İlginç olan, muhaliflerin ve solcuların da “Özgürlük Savaşçısı Havel” mitinin altına imzalarını atmalarıydı.

Sözgelimi, Birgün’den Tarık Günersel Havel’in mücadele ve eser dolu hayatından sitayişle bahsederken, Yaşar Seyman işi kendisine “Heval” (Kürtçe arkadaş) diye hitap etmeye kadar vardıracaktı. Sadece egemenlerin değil muhaliflerin de arkasında saf tuttuğu bu mit yaygınlığı ölçüsünde eleştirilmeyi hak ediyor. Gelin bu yorulmak bilmez “özgürlük savaşçısı”nın iktidardaki icraatlerine daha yakından bakalım.

- 1992 yılında ülkedeki kamucu ekonominin tasfiyesini öngören serbest piyasa reformlarını daha rahat ve hızlı bir şekilde geçirebilmek için parlamentoyu askıya alıp ülkeyi kararnamelerle yönetti. Aynı yıl Çekoslovakya’da komünizmi savunmayı, cezası 8 yıla varan bir suç haline getiren yasayı onayladı. 1995 yılında komünistlerin ve eski KP üyelerinin kamu kurumlarında çalışmalarını yasaklayan bir başka karara imza attı. ABD destekli anti-komünist Radio Free Europe ve Radio Liberty adlı kuruluşların yayınlarının devamı için uluslararası bir kampanyaya önderlik etti.

- Yine 1995’te tüm devlet kuruluşları özelleştirilmeden komünizme karşı “devrimin” başarıya ulaşamayacağını ifade etti. Yaygın protestolara rağmen, Sosyalist Gençlik Birliği’ni kapattı, malvarlığını özel sektöre peşkeş çekti.

- Başkanlığı döneminde ülkede ulusal, dinsel ve sınıfsal kini körüklemeyi suç sayan bir yasaya öncülük etti. Dinsel ve ulusal nefret vurgularına rağmen, yasa aslen sınıf politikasını kriminalize etmeyi amaçlıyordu. Sendikaların siyasete bulaşmasının zararlı olduğunu düşünen Havel’in döneminde, birçok muhalif sendika kapatıldı, malvarlıklarına el kondu.

- Başkanlığı döneminde yapısal uyum ve yeniden kuruluş programları dahilinde kamuya ait fabrika, mal, arsa ve araziler yok pahasına yabancı ve yerli sermayeye satıldı. Daha ilginci, 1918’den önce ünvan ve arazi sahibi olan aristokratların ailelerine bu mal ve ünvanlar geri verildi. Aynı şekilde Çekoslovakya’da sosyalizmin kuruluşu sırasında kamulaştırılan topraklar da binlerce insanın mağduriyetine yol açacak şekilde eski mülk sahiplerine iade edildi. Varlıklı bir aileden gelen Havel bu uygulamalardan yararlanarak bir dizi kamu mülkünün sahibi oldu.

- Kendisini bir barış aktivisti olarak lanse eden ve baskıcı rejimlere asla destek vermeyeceğini ilan eden Havel, faşist rejimlerin iktidarda olduğu Filipinler, Tayland ve Şili’yle kapsamlı bir silah ticareti yürüttü.

- Birinci Körfez Savaşı’nda tüm gücüyle ABD’nin yanında saf tutan Havel, BM’de ABD’nin sıkı bir müttefiği olarak Küba’ya karşı yaptırımlara destek verdi.

Tüm bu örneklerde görüldüğü gibi Havel, serbest piyasa ekonomisinin ve özel mülkiyetin militan bir savunucusu, inançlı bir anti-komünistti. Oyun yazarlığı, bir rock grubunda çalması ve genel olarak entelektüel kimliği, klasik bir politikacı portresinden farklı bir imaj oluşturmasında etkili oldu. Medyanın bu imaj etrafında ördüğü “isyankar aydın” ve “özgürlük savaşçısı” miti, başka türlü savunulması güç reform sürecini yönetmesinde kendisine büyük kolaylık sağladı. Bu nedenle Havel’in muhasebesini yaparken “özgürlük savaşçısı” mitinin ötesine geçip icraate bakmakta fayda var. İnsanlık onu sosyalizmin çözülüşüne ve ardından gelen neoliberal yıkım sürecinde oynadığı aktif rolle hatırlayacak.

(soL - Dış Haberler)

Kaynak: Michael Parenti “Blackshirts and Reds” 1997