Türkiye Suriye'ye 30 yıl önce de aynısını yapmış

ABD ordu istihbaratının 1982 tarihli bir raporu, Müslüman Kardeşler'in Suriye'nin Hama şehrinde başlattığı isyana katılan silahlı militanların bir bölümünün Türkiye'den gittiğini ortaya koyuyor.

(soL - Dış Haberler) ABD ordu istihbaratının (DIA) 1982 tarihli bir raporu, Türkiye'nin 12 Eylül'den hemen sonra Suriye'ye yönelik kanlı bir plana örtülü desteğini ortaya çıkarttı. Raporda Suriye Müslüman Kardeşler örgütünün, bir darbeye zemin hazırlamak amacıyla Hama'da başlattığı ayaklanmaya katılan silahlı militanların ülkeye sızdıkları ana rotalardan birinin de Türkiye olduğu belirtiliyor.

Raporda Müslüman Kardeşler'in 1981 başında bir darbe planı yaptığı, örgütün sürgündeki liderliğinin bir yandan ülke çapında isyan başlatırken, diğer yandan örgütle işbirliği yapan bir grup Esad karşıtı Alevi subayın hükümeti bir darbeyle devirmesini planlandığı anlatılıyor. Hafız Esad'ın darbe planını 1982 başında öğrenerek Müslüman Kardeşler'e yönelik operasyonlarını sıklaştırdığını söyleyen rapor, örgütün buna karşın 2 Şubat 1982'de Hama isyanını başlattığını kaydediyor.

Müslüman Kardeşler'in darbe planı
1980'de 10 bin üyesi ve bin silahlı militanı olduğu tahmin edilen Suriye Müslüman Kardeşler örgütü, 1980 sonunda İslam Cephesi kurduğunu ilan ediyor ve bu dönemde Irak hükümetiyle temaslarını yoğunlaştırıyor. 1979-1980'de Suriye yönetimiyle girilen çatışmalarda Müslüman Kardeşleri, Bağdat yönetimi destekliyor. Bağdat'la kurulan bağlantı, Suriye Baas Partisi içindeki “ayrılıkçılarla” da ilişki kurulmasını sağlıyor. Bu dönemde örgüt, Suriye'nin önde gelen Alevi aşiretlerinden biri olan Haddadun'un reisi Salah Cedid'le işbirliği yapmaya başlıyor. ABD ordu istihbaratının raporunda, “Suriye Müslüman Kardeşleri'nin Esad'ı devirme planıyla Suriye Baas'ı içindeki ayrılıkçılar arasındaki koordinasyon, muhtemelen Irak'ın arabuluculuğuyla sağlandı” deniyor.

Rapor, Müslüman Kardeşler'in darbe planının iki adımı olduğunu anlatarak devam ediyor. Birinci adımda, Hama merkezli bir isyan başlatılması ve bunun Halep, Şam ve diğer büyük şehirlere yayılması amaçlanıyor. İkinci adım ise, bu kargaşadan istifade eden Salah Cedid'in ordu içindeki destekçilerinin Hafız Esad'ı bir darbeyle devirmesi. Ayaklanma başlatıldığında dünya çapında bir propaganda kampanyası başlatılması ve ordunun büyük kısmının “muhalefete” katıldığının ilan edilmesi de planlanıyor. Buna paralel olarak 1981'de Irak'ta El Minbar adlı bir dergi yayımlanmaya başlıyor. Dergi, sistematik biçimde Suriye'deki insan hakları ihallerini konu ediyor, Suriye'nin Esad yönetimi altında Arap dünyasında izole olduğu propagandası yapıyor.

Irak ve Türkiye'den militan akışı
1981 Temmuz'unda örgüt, Suriye'ye silahlı militanlarını sızdırmaya başlıyor. Militanlar özellikle Irak ve Türkiye üzerinden Suriye'ye sızıyor.

Ancak darbe planı Ocak 1982'de ortaya çıkıyor ve Esad yönetimi özellikle Ürdün sınırındaki Dera'da yüzlerce Müslüman Kardeşler üyesini tutukluyor. Ancak örgüt, isyan başlatmanın Baas yönetimini hem Arap dünyasında daha fazla yalnızlaştıracağını hem de Suriye Alevileri içerisindeki çatlakları derinleştireceğini hesaplıyor. İsyan Şubat ayında başlatılıyor.

Camiler cephanelik oluyor
Hama'daki ayaklanma 2 Şubat'ta başlatılıyor. Bazı camilerin minarelerinden halka cihat çağrısı yapılıyor ve belirlenen camilerden silah temin edilebileceği duyuruluyor. Eş zamanlı olarak Müslüman Kardeşler'in silahlı militanları hükümet binalarına saldırı başlatıyor.

Örgüt bu süreçte uluslararası propagandaya da hız veriyor. Propaganda merkezlerinden biri de Ankara. Rapora göre 14 Şubat 1982'de Müslüman Kardeşler'in Ankara'daki kaynakları Hama-Şam-Halep otobanının örgütün kontrolüne geçtiğini iddia ediyor.

Aynı günlerde binlerce Suriye askerinin taraf değiştirdiği, Lazkiye'deki bir deniz üssünün ele geçirildiği, Humus, Lazkiye ve Halep'te genel grev ilan edildiği gibi iddialar da propaganda ediliyor. ABD ordu istihbaratı raporunda ise, “Propagandanın aksine Suriye'deki ayaklanma, Şam'daki bazı bombalı eylemler dışında, hiçbir zaman Hama'nın dışına hiçbir zaman sıçramadı” diyor.