Türkiye Kafkaslar’da yeni düzen peşinde

Davutoğlu, Ermenistan'la protokoller için "Bu getirmek istediğimiz yeni düzendir" dedi. Hem Davutoğlu'nun tarifi, hem de büyük tablo, bahsedilen yeni düzenin "batının düzeni" olacağını gösteriyor.

Türkiye ile Ermenistan arasında İsviçre’nin arabuluculuğunda “Diplomatik İlişkilerin Tesisi Protokolü” ve “İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Protokolü” başlıklı iki protokol üzerinde anlaşmaya varıldı. Meclislerde onaylanmadığı için henüz geçerlilik kazanmamış olan protokoller, iki ülkenin somut bir takvime bağlı olarak sınırların açılmasına giden bir yolda adımlar atmasının öngörüyor.

Süreç sonunda bir anlaşmanın imzalanması için iki ülke altı haftalık bir süre tanıdı. Protokoller, diplomatik ilişki kurulması ve iki ülkenin diplomatik temsilcilik açmalarını öngörüyor. Sınırların açılması için takvim ise anlaşmadan iki ay sonrasına işaret ediyor.

Fatih Çekirge’nin uçakla seyahat ettiği Ahmet Davutoğlu’ndan aktardığına göre Dışişleri Bakanı, süreçle ilgili olarak şunu söylüyor: “Attığımız bu adım Kafkasya’ya getirmek istediğimiz yeni düzenin adıdır. Bu düzen içerisinde sınırların kalktığı, ekonomik ilişkilerin yoğunlaştığı, karşılıklı bağlılıkların arttığı bir vizyon vardır.”

Uzlaşma batı menşeli
Protokol metinlerine bakıldığında, varılan uzlaşmanın batı kaynaklı olduğu göze çarpıyor. Metin, iki ülkenin işbirliği için adres olarak batıyı gösteren şu ifadeyi içeriyor: “Uluslararası ve bölgesel örgütlerde işbirliğinin, iki ülke arasında özellikle BM, AGİT, Avrupa Konseyi, Avrupa-Atlantik İşbirliği Konseyi ve KEİ kapsamında geliştirilmesine destek vererek…”

Bu listede özellikle Avrupa-Atlantik İşbirliği Konseyi dikkat çekiyor. 2007 Yaz tarihli NATO resmi dergisinde, Konsey’in kuruluşu sırasında ABD temsilcisi olan Robert F. Simmons Jr. NATO’yla iç içe olan Konsey’in, “diğer ülkelerin NATO üyeliğinin getireceği sorumluluğa hazırlanmalarına yardımcı olduğunu” belirtiyor.

Ermenistan sıkıştırılıyor
Ahmet Davutoğlu’nun Kafkasya’ya getireceklerini açıkladığı yeni düzenin kendi ağzından çıkan tarifi, neo-liberal söylem içerisinde dünya kapitalist sistemiyle bütünleşmiş ülkeler oluşturmaya dayanıyor. “Karşılıklık bağlılıkların artacağını” belirten Davutoğlu, dünkü açıklamalarının satır aralarında bu bağlılığın, bölgenin büyük ülkesi Türkiye lehine sonuçlanacağını ifade ediyordu.

Kafkasya’da Davutoğlu’nun tarifine en uygun düşmeyen ülke bugün Ermenistan gibi gözüküyor. Türkiye ve Azerbaycan’la arasındaki sorunlar bir yana, Ermenistan’ın bu modele oturmamasının ardındaki temel sebep, bu ülkenin ABD ve batıyla yeterince bütünleşmemiş olması ve hâlâ Rusya’yı gözeten, batıdan bağımsız bir dış politika izleme çabasını sürdürmesiydi.

Türkiye’nin son görüşmeleri, batı adına Ermenistan’a dönük müdahalenin bir ayağını oluşturuyor. Müdahalenin öbür ayağında ise doğrudan ABD var. Gürcistan ve Azerbaycan üzerinden Kafkasya’ya dönük muazzam bir trafik içerisine giren ABD, bu süreçte de sıklıkla atıfta bulunulan ve görüşmelerde önemli bir rol üstlenen Minsk Grubu’nun Eşbaşkanı olan Matt Bryza üzerinden sürece dahil oluyor. Daha ziyade sürecin Ermenistan-Azerbaycan ihtilafı kısmından sorumlu olan Bryza, üç hafta önce Azeri-Ermeni görüşmelerinde “çözüme çok yakın olunduğunu” söylemişti. Bryza’nın çözüm önerisi, Dağlık Karabağ’ın tümünün Azerbaycan’a verilmesini öngörüyor, dolayısıyla Türkiye ve Azerbaycan’ın pozisyonuyla örtüşüyor.

Bölgedeki sorunlarla çok daha tarihsel bir bağa sahip olan Rusya da bu süreçte rol oynuyor. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki görüşmelerde eskiden beri başrolü oynayan Rusya, Azerbaycan’ın giderek batı çizgisine kayması ve Türkiye’nin ABD öncülüğünde yaptığı girişimle inisiyatifi ABD’ye kaptırmış gözüküyor.

Ermenistan’ın eski Başbakanı, Demokrat Parti lideri Aram Sarkisyan, Temmuz ayında yaptığı bir basın toplantısında, 2008 Ağustos ayında Gürcistan’da çıkan savaş sırasında Azerbaycan’ın da Ermenistan’a saldırmayı planladığını, ancak Rusya Gürcistan’ı ezince bu planın boşa çıktığını iddia etmişti. İddiaların gerçekliği ne olursa olsun, ABD’nin tezgahladığı bilinen bir savaş sırasında NATO’yla yakın ilişkilere sahip Azerbaycan’ın da Ermenistan’a karşı plana dahil edilmiş olma olasılığı hemen göz ardı edilebilecek gibi değil.
(soL - Haber Merkezi)