Tunus'ta seçimlerin asıl mesajı: 'Devrim' hayal kırıklığı yarattı

Tunus seçimlerinde islamcı Nahda'nın yüzde 41'lik oy alarak büyük bir galibiyet elde edildiği yazılmıştı. Oysa seçim sonuçlarının ayrıntıları, farklı gerçeklere işaret ediyor. Nahda aslında oyların dörtte birini aldı, halkın yüzde 40'ı ise seçimlerde oy kullanmak için kayıt dahi yaptırmadı.

Geçtiğimiz Pazar günü Tunus'ta seçimler düzenlendi. Seçimlerden, islamcı en Nahda partisi galip çıkmıştı. Ancak seçim sonuçlarının ayrıntıları, ilk haberlerde yansıtılandan oldukça farklı bir tablo olduğunu ortaya koyuyor.

Seçimlerin resmi sonuçlarının açıklandığı gün uluslararası basındaki birçok kaynak, Nahda'nın oyların yüzde 41'ini aldığını, böylece 217 koltuklu mecliste 90 koltuğu garantilediğini yazmıştı. Oysa Nahda oyların yüzde 41'ini almadı, meclisteki koltukların yüzde 41'ini kazandı. Oyların ise yüzde 25 kadarını aldı.

Mesele, Tunus'taki seçim sisteminde düğümleniyor. Vekil sayısı ve nisbi hesaba dayalı seçim sistemi, yerelliklerde çok sayıda oyun boşa gitmesini sağladı. Bunda özellikle islami cephede Nahda'nın tek temsilci olarak öne çıkması, ancak laik anayasa taraftarı çok sayıda parti bulunmasının etkisi oldu. Bazı yerelliklerde bu sistemden dolayı oyların üçte birine yakını boşa gitti.

Ancak tablonun yanlış okunmasını getiren sadece bu da değil. Asıl dikkat edilmesi gereken nokta, seçmen sayısıyla nüfus arasındaki farklılıkta. Zira Tunus'ta seçimlere, sadece seçmen kaydı yaptıranlar katıldı. Toplam oy sayısı da, bu kayıtlara göre hesaplanıyor. Tunus'ta seçimlere girebilme ehliyetine sahip nüfus 7 milyon civarında. Kayıt yaptırarak seçimlerde oy kullananların sayısı ise 4 milyon 439 bin. Yani nüfusun yaklaşık yüzde 40'ı, seçimler için kayıt yaptırmaya dahi uğraşmadı.

Durumun böyle olacağı, aslında seçimlerin öncesinde belliydi. Ağustos ayında istatistik kurumu ISTIS tarafından yapılan anketler, halkın siyasi partiler hakkındaki hoşnutsuzluğunu Nisan ayındaki oran olan yüzde 64'ten, Ağustos'ta yüzde 70'e çıktığını gösteriyordu. Aynı anketin manidâr bir diğer sonucu, ankete katılanların yarısından fazlasının Tunus'ta Bin Ali'nin gitmesinden sonra yaşanan geçiş sürecini "anlamsız" bulduğunu söylemesi idi.

Seçimlere katılmayan yüzde 40'lık nüfus içerisinde, yaşları 18-35 arasında değişen gençlerin ve kadınların yoğunluğu özellikle dikkat çekiyor. Oysa Bin Ali'nin devrilmesine giden süreçte eylemlerin başını, gençler çekiyordu. Dolayısıyla apolitik denemeyecek bir nüfusun, kendini temsil edecek bir parti bulamadığı ve geçiş sürecinde ortaya çıkan siyasi tablodan hoşnutsuz olduğu anlaşılıyor. Bu veriler, Bin Ali'nin devrilmesinden sonra ülkenin batı desteğiyle Nahda'nın ağırlığını koyduğu ılımlı islamcı bir rotaya girmesi sürecinde en büyük sıkıntının, örgütsüzlük olduğuna işaret ediyor.

Tam veriler ışığında incelendiğinde, Tunus'ta Bin Ali'nin devrilmesinin heyecanına rağmen, birkaç ay içerisinde halkın umudunu kesmesini beraberinde getiren bir siyasi sistemin egemen olduğu görülüyor. Nahda, dörtte birlik bir destekle parlamentonun yüzde 41'ini kazandı. Seçim sistemi, küçük devrimci örgütlerin ise aleyhine sonuç verdi. Örneğin Tunus Komünist İşçi Partisi, parlamentoda 3 koltuk elde edebildi.

Seçim sisteminin birtakım iyi yönleri de vardı. Örneğin Bin Ali'nin partisinde görev almış kişilerin girmesinin yasak olduğu seçimlerde, her yerellikte her parti ya da koalisyonun aday listesinin yarısının kadınlar, yarısının erkeklerden oluşması ve 30 yaşının altında en az bir kişinin bulunması gerekiyordu. Fakat kadınlar ve gençler genel olarak geri sıralara itildikleri için, bu oranlar parlamentoya da arzu edildiği şekilde yansımadı.

(soL - Dış Haberler)