'Suriye'nin Dostları' hangi gizli kararları aldılar?

En son Katar'da yapılan "Suriye Halkının Dostları" toplantısının içeriği hakkında Kuveyt'ten bir ifşaat yapıldı. soL Portal yazarı Cemil Fuat Hendek'in konu hakkındaki yazısını paylaşıyoruz.

Kuveyt Ulusal Partisi Genel Sekreterlik üyesi’nin ifşaatı Faysal al-Hamad’ı zora sokar mı? Hiç sanmam. Çünkü bunların bin türlü fitne, yalan, manipulasyon, inkâr, hile ve huda dolu oyunlarını reklama koyarak milyonları serseme çevirme yarışındakimedya çevremizi öylesine sarmış ki... Üstelik bunların entrikaları, sunı gündemleri, iftira haberleri, yüzsüzlükleri insanları öylesine bıktırdı ki, ifşa edecek biri çıksa dinleyecekinsn da giderek azaldı. Ben yine de yazayım istedim.

Kuveyt’li politikacı, Katar’daki son "Suriye’nin Dostları Konferansı"nda biraraya gelen "Suriye’nin düşmanları"nın gizli planlarını fısıldadı dünya kamuoyuna. ABD, Türkiye, Katar Dışişleri Bakanı Hamad Bin Csim el-Tani, T.C. Dışişleri Bakanı Davudoğlu, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al Nahyan, Müslüman Kardeşler’i temsilen Muhammed Riyad Şukfa, Suriye’deki rejim muhaliflerinin Türkiye sözcüsü Riyad Saif’in katıldığı konferansı kim yönetiyordu dersiniz? Tabii ki ABD elçisi Robert Ford. Bir masa çevresine toplanmış bu karanlık çevrenin gizli bir takım şeyler fısıldaştığını ve bölge halkları için hiç de hayırlı olmayan bir dizi karar aldığını tahmin etmek zor değildi ama... Şimdi bunu resmi olarak Kuveyt’li bir politikacıdan duymak/okumak başka bir anlam taşıyor.

Bu kararlar, bağımsız bir devlet olarak Suriye’nin tamamen yıkılmasının da ötesinde amaçlar taşıyor. Konferansın tüm içeriği ve üzerinde anlaşmaya varılan noktalar, ABD ve müttefiklerinin Ortadoğu’daki son saldırı planları ve orta vadeli hedefleriyle ilgili.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin bölgeden kovacaklar
Suriye’nin Cin Halk Cumhuriyetiile yaptığı tüm anlaşmalar iptal edilecek. 2008 yılında Suriye dış ticaretinin sadece % 8,8’ini kapsayan ve halen de büyük bir patlama yaşamamış olan bu ilişkinin sonlandırılması, aslında daha çok İran’a saldırı öncesi alınacak önlemler paketi içinde bulunuyor. Suriya’nin düşmesiyle İran’ın stratejik bir ortak kaybederek emperyalist güçler için kolay yutulur lokma haline geleceği hesaplanıyor.

Çin’e karşı da derin hesapları var
Çin Halk Cumhuriyeti petrol ithalatının % 48’ini kalitesinin çok yüksek olduğu bilinen İran’dan yapıyor. İran’ın düşmesiyle bu ilişkiye de son verilecek, Çin, bu koşullarda petrol ihtiyacını başka ülkelerden ve çok daha pahalıya sağlıyacak. Üstelik, İran’la ticarette ülke parası üzerinden hesap görürken, yine ABD dolarıyla ödeme yapmak zorunda kalacak.

Zaten bilindiği gibi, petrol ticaretinde doların dışında bir para biriminin kullanılması ABD emperyalistleri için idamla cezalandırılacak bir suçtur. Eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in de dolar hesabını bırakma kararının ardından Birinci Irak savaşının ilan edildiği çoktan unutulmuş olabilir. Ama Libya’nın başına gelenler henüz dün oldu. Böylece, diğer petrol ihraç eden ülkelere de bir gözdağı verildi.

Bu arada Rusya’ya da bir tokat atacaklar
Bahsi geçen anlaşmaya göre Rusya ile yapılmış tüm anlaşmalar da geçersiz kılınacak. Her ne kadar Lavanta çanağında bulunan gaz rezervlerinde Suriye de bir Akdeniz ülkesi olarak hak talep edebilirse de, burada da sorun Suriye’nin yeraltı zenginlikleri değil. Ülke, Rusya Federatif Cumhuriyeti için iyi bir pazar oluşturuyor. Özellikle, askeri uçaklar, karadan fırlatılan füzeler, gemilere karşı Jachont roketleri gibi büyük çapta silah alımı yapıyor.

İsrail’e arka çıkmadan olmaz
Bu anlaşmaya göre, Suriye Golan Teleperi’ndeki tüm hak taleplerinden vazgeçecek. Dahası ve en önemlisi Atatürk Barajı’ndan İsrail’e gönderilecek tatlı su Suriye topraklarından geçecek.

Talanda Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de payı olacak
Bu iki ülke, Suriye’nin yeniden inşası görevini yükleniyorlar. Bir şartla: Bu işlerde sadece iki ülkenin işletmeleri imtiyaz sahibi olacak, Suriye ve Akdeniz’deki petrol ve gaz aramaları da bu iki ülkenin tekeline bırakılacak.

Dahası da var. Suriye, büyük petrol ve gaz rezervlerine sahip bir ülke. Buna Kıbrıs yakınlarındaki rezervlerden elde edilen milyarlarca metreküp gaz da eklenerek Avrupa anakarasına sevk edilecek. Bu borular tabii ki, bu iki ülkenin de gazını taşıyacak. Yukarıda tek tek adını saydığımız baylar, şimdilik zorunlu olarak şileplerle yapılan ticaret için çok daha akılcı bir çözümde anlaşmış bulunuyorlar. Pipeline’ın rotası şöyle olacak: Katar, BAE, Irak, Suriye, Türkiye, Yunanistan ve Avrupa’nın gerikalanı... Buna karşın, emperyalistler tarafında oluşturulmuş iki yapay körfez ülkesi Rusya ve ÇHC iele ilişkilerini sıfıra yakın azaltacaklar, Hisbullah ve Filistin kurtuluş hareketiyle bütün ilişkilerini kesecekler.

İslamcılara da bir çalım
Şu anda Suriye cephesinde kafalarına göre bir islam devleti kurmak için sağdan soldan derlenenek silahlandırılan El Kaide mensupları, Nusa cephesi, Salafistler, Vahabiler, Tekfurcular falandan oluşan pek özgürlük sevdalısı olduğu malum savaşçılara da bir piyango çıkacak gibi görünüyor. Anlaşılan, kirli planlarla yıkılacak olan devletin yerine bir müslüman devleti kurulması kararlaştırılmış, ama bu devletin islamcı olması öngörülmüyormuş. Demek ki, bu gerçekleşirse, şu anda çarpışarak ölenler boşuna ölmüş olacaklar, geri kalanlar da burunlarını çekerek dağılacaklar.

Sam Amca’nın Türkiye’ye rüşveti yok mu?
Tabii var. Bu arada, Suriye’nin, Hatay bölgesi üzerine hak talepleri, emperyalistlerin bir sonraki oyunlarına dek tamamen rafa kaldırılacak.

En önemlisi: Kürt ulusal hareketinin kimi unsurları “çözerse Erdoğan çözer” derken, Abdullah Öcalan devletle pazarlık ettiğini zannederken, PKK güçleri Suriye’den sürülüp çıkarılacak, komutan ve yöneticileri tutuklanarak Türkiye’ye teslim edilecek PKK tüm Batı dünyasında terörist ilan edilecek.

Bunları ben uydurmadım. Faysal el-Hamad tweet’ledi. Suriye konusunda uzman bir barış aktivisti olan Jürgen Apitzsch de Internet’te bir kez daha dünyaya ilan etti. Ben sadece haberi derlemiş oldum.

Cemil Fuat Hendek (soL)