Suriyeli rahibeler pazarlık için kullanılıyor

Suriye'nin Malula kasabasından İslamcılar tarafından kaçırılan rahibeler, İslamcılar tarafından önce fidye, daha sonra da esir takasının konusu haline getirildiler.

(soL - Dış Haberler) Suriye'de geçen Aralık ayında El Kaide bağlantılı militanların tarihi Hıristiyan köyü Malula'dan kaçırdıkları 12 rahibenin pazarlık için kullanıldığı ortaya çıktı.

El Ahbar'ın haberine göre, Şam yakınlarındaki Malula'da Nusra Cephesi ve Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından kaçırıldıktan sonra Lübnan sınırındaki Yabrud'a götürülen rahibeler için, üç ayrı grup müzakere ediyor. İlk grup, Suriye'de etkili olduğu söylenen bir uluslararası örgüt. İkinci grup ise Lübnan, Katar ve Türkiye'den oluşan koordinasyon grubu. Üçüncü muhatap ise Beşar Esad ile iyi ilişkileri olduğu söylenen, aynı zamanda Yabrud'da da etkili olan Suriyeli işadamı George Hasvani.

El Ahbar'a konuşan kaynaklar, Suriyeli yetkililerin bu arabulucuların işlerini kolaylaştırmak için ellerinden geleni yaptığını, ancak Katar ve Türkiye ile işbirliği konusunda çekinceleri olduğunu söylediler. Bununla birlikte Suriye'nin, Lübnan istihbaratından Abbas İbrahim'in adı geçen diğer ülkelerle kurduğu temastan rahatsız olmadıkları da vurgulanıyor.

Hasvani'nin çabaları
İddiaya göre, rahibeleri kaçıran grubun lideriyle temas eden Yabrud'lu George Hasvani, militanların kendisine rahibeleri neden Yabrud'a götürdükleri konusunda açıklama yaptığını belirtiyor. Çetenin savunduğu tez, Suriye ordusunun Malula'ya operasyon düzenleyip rahibeleri öldüreceği ve suçu kendilerinin üzerine atacağı iddiası. Bu "bilgi" üzerine rahibeler Malula'dan Yabrud'a götürüldü.

Hasvani, grubu Suriye yönetiminin rahibelerin hayatı pahasına bir operasyona girişmeyeceklerinin garantisini verdiğini söyledikten sonra, kaçırılan Suriyeli ve Lübnanlı rahibelerin kendisine ait bir binada barındırmaları için de ikna etti. Binanın güvenliği ise silahlı militanlar tarafından sağlanmaya başladı. Hasvani ayrıca, Antakya Rum Ortodoks Piskoposu John Yazıcı ile rahibelerin telefonda görüşmesini de sağladı.

Müzakerelerin seyri değişti
İlk aşamada, müzakerelerin tek konusu, rahibeler için ödenecek fidye miktarıydı. Katar, fidyeyi ödemeyi kabul etti, rahibelerin Lübnan'a götürülmesini istedi.

Ancak tam bu sırada, militanlar rahibelere karşılık olarak Irak, Suriye ve Lübnan'daki İslamcı mahkumların serbest bırakılmasını talep etti. Bu üç ülkenin seçilmesinin nedeni, rahibelerin Irak, Suriye ve Lübnan uyruklu olması nedeniyleydi.

IŞİD ve Nusra Cephesi'ne bağlı unsurlar, Irak'ta hükümetin tutukladığı IŞİD'lilerin, Suriye'de ise binden fazla İslamcı tutuklunun serbest bırakılmasını istediler. Bunun yanı sıra Lübnan'daki Rumiye cezaevindeki tüm İslamcı tutukluların da salıverilmesi talep edildi. Bu cezaevindeki tutuklular, 2007 yılında Nahr el-Bared'de Lübnan ordusuna saldıran ve Ayn Alak'ta 2 yolcu otobüsünü bombalayan Fetih el-İslam örgütüne mensup İslamcılar. Bunlar arasında Suriyeli, Suudi, Libyalı, Filistinli ve Tunuslu cihadcılar yer alıyor.

Bunun üzerine Irak ve Lübnan hükümetleri talepleri reddederken, aracılar Suriye'deki mahkumlara odaklandı. Suriye yönetimi, elinden geleni yapacağını söyledi, ancak serbest bırakılan İslamcıların Suriye toprakları dışına gönderilmesini kabul etmedi.